23 Temmuz 2013 Salı

BARIŞ HAREKÂTI VE “KIPRIS’IN TOROSU”

BARIŞ HAREKÂTI VE “KIPRIS’IN TOROSU”

Bu gün 20 Temmuz…

Ayşe’nin Kıbrıs’a tatile çıkmasının üzerinden tam otuz dokuz yıl geçti. Ve o günün siyasi aktörlerinden çok azı yaşıyor. Gazilerden bir çoğu bir daha göremedi o toprakları.

Bu gün 20 Temmuz... Türklerin can güvenliğini, hürriyetini ve bağımsızlığını sağlayan Kıbrıs Barış Harekatının yıldönümü. Başbakan Bülent Ecevit'in başkanlığında kurulmuş koalisyon hükümetinin tarihsel cesaretini simgeleyen kararlılıkla ve Rauf Denktaş'ın liderliğinde Kıbrıslı soydaşların cansiperane direnci ile gerçekleşti Kıbrıs Barış harekatı. Tüm dünyanın muhalefetine rağmen ikincisi de gerçekleştirildi. Ve Harekat Kıbrıs Türklerini sadece rum baskısından kurtarmadı, sonuçta Kıbrıs'ı özgür ve demokratik bir devlet düzeni içindeki yaşama da kavuşturdu. 

Şimdi "20 Temmuz Barış Ve Özgürlük Bayramı"nın kutlandığı anavatan ve yavruvatanda nutukların havada savrulduğu bu günde biz “Kıpırızın torosu, gönüllerin Rauf’u” nu  anarak kutlayalım istedik, tüm özgürlükleri…

“KIPRIS’IN TOROSU

Akdeniz’in en yeşil adasında bayraklar yarıya indi. Cumaya kadar resmi yas var yavru vatanda. Çünkü “ Beni oğlumun yanına defnedin” dedi ve gitti Denktaş. Yaşama veda ettiği gece “Burası bağımsız bir cumhuriyettir” sözleri son sözleri, Kuzey Kıbrıs’a veda busesi olmuş bir çınardı.

Hayata dair dipnotlarda gizlidir gerçekler. Şimdi Denktaş adına methiyeler düzülecek bu aralar. Sonra Kıprıs ne olacak, Kıprısı neler bekliyor göreceğiz. Ve yavru vatanda alevden kılıçlar yeminleri doğrayacak belki de.

20 Temmuz 1974’de Ayşe’nin Kıbrıs’a tatile çıkışını aklı başında bir birey olarak siyah beyaz televizyondan paraşüt paraşüt izleyenlerdeniz. Kıbrıs’ı o vakit hafızamıza kazıdık hiç çıkmamacasına. Ulusalcı damarımızı kabartan ilk olaydır, birinci ve ikincisiyle barış harekâtı.

13 Şubat 1975 Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildiğinde ise Rauf Denktaş’ı tanıdık. Seksen sekiz yılın kırk yılında hep beraberdik. O günden beri tanırız ve izleriz Denktaş’ı. Biz yaşlandık o hep ayni kaldı. Biz solcu olduk, sosyalist olduk, sosyal demokrat olduk o hep ayni kaldı.

Biz Kıbrıs’ta kim iktidar olursa olsun onu dinledik, ona inandık ve ona güvendik. Çünkü o kendini Kıbrıs’a adayan bir mücevherdi. Direnişin, mücadelenin, kavganın, münakaşanın, münazaranın, müzakerenin tartışmasız simgesiydi dünya kamuoyunda. Emperyalizme ve etnik yayılmacılığa karşı duruşun sembolüydü. Direndi durdu yaşamı süresince. Kıbrıs’ta Türk, dünyada Türk her yerde Türk tü en yılmazından.

Sallamazdı bu yolda, Rum, İngiliz, Amerikan. Çıkar anlatırdı her fırsatta Kıprız gerçeğini saatlerce. Akdenizin en büyük liderlerinden biri olarak tarihe maloldu. Çok bedeller ödedi, nice bedeller ödendiğini bilerek her oyuna, her dalavereye başkaldırdı yaşamı boyunca. Arkasında küçük ama çok büyük bir ülke bıraktı gitti.

Kuzeyliliğimizden ödün vermedik yaşamımızda. Kuzey Kıbrıs’ı da en bağımsız haliyle sevdik ve benimsedik Denktaş sayesinde. Kimler geldi kimler geçti Denktaş hep ayni kaldı yiğitçe, değişmedi. Kıbrıs üzerine hayalleri bitmedi ama ömrü bitti. Su üstünde yürünmez dediler o yürüdü. Ateş içilmez dediler o içti. Esas vazifesinden, bağımsızlık hevesinden hiç vazgeçmedi, uzaklaşmadı. Varoluşsal duruşu ve dengesi, her şeyi sadece Kıprıs içindi.

Ve şöyle derdi; “ Biz emanetçileriz. Üzerinde yaşayalım, hür yaşayalım diye atamızdan, babalarımızdan miras bu toprakları bir mirasyedi gibi, ne satabiliriz ne de bırakıp kaçabiliriz.”

Öyle işte, fazla söze ne hacet, uslanmaz bir cengâverdi. Ulusal bir kahraman, çark etmez bir ulusalcıydı. Kıprısın torosu, gönüllerin Rauf’uydu.

Huzur içinde yatsın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder