26 Eylül 2012 Çarşamba

ZAM DEĞİL AYARLAMA, ZUM DEĞİL GÜNCELLEME…

ZAM DEĞİL AYARLAMA, ZUM DEĞİL GÜNCELLEME…

Zam değil ayarlama, zam değil güncelleme belki ama işin aslı bütçe dengesinin tutturulamadığı. Yılsonunda beklenen bütçe açığı 35 milyar liraya vurdu. Şimdi hükümet Özel tüketim, katma değer vergi oranlarında oynamalarla, zam zumla 14 milyarın peşine düştü. Para denizinde batıkları oynayacağız bir süre yeniden.

Çünkü bu yıl için milli geliri 1426 milyar lira, bütçe açığını ise %1,5 tan 21,1 milyar lira öngörmüştü hükümet. Evdeki hesap çarşıya uymadı ve oran %2,5-3’lere sıçradı. Bütçe açığı da 35 milyarla tavan yaptı. Modern çile, çok başlı canavar yine yüzünü gösterdi.

Ve açık olan 14 milyar halka fatura edildi bir gece yarısı…

Vergi oranları arttırılsa da, yeni uydurma vergiler icat edilse de, bir kerelik denip yıllarca başa bela vergiler konulsa da, mesele çözülmüyor çözülemez de. İşte böyle diyor aklı başında ekonomistler. Tuhaflık içeren denklemlerle, kör kütük zam ve melankoli denizine itiliyoruz sanki.

Ve ekliyorlar; özellikle özelleştirme masallarıyla milletin değerlerini yok pahasına elden çıkarmak sadece o yılın bütçesini dengelemekten öteye gitmeyen bir tutum ve anlayıştır. Kıyamet kapıda bekliyor.

Yani hükümet devlet harcamalarını kısacak, halkı köşeye kıstırmayacak her açmazda, her çıkmazda. Hükümet daima en kolayına geleni, bütçeye yeni ve dolaylı vergilerle ayar çekme işini bir kenara bırakacak ve faiz dışı harcamaları azaltma yoluna gidecek. Emperyalist bulamacı hastalıklarla boğuşacak yiğitçe.

Zaten 2013 ve 2014 yıllarının baştan sona seçim modunda geçeceğini göz önüne alarak harcamalarda tasarruf yerine faturayı halka çıkartmayacak. Bütçe ekonominin temeli olduğuna göre bu yıllarda denk bütçeler planlayacak. Yoksa işler arap saçına döner. Etenesi zamansız kesilince paranın sonucu bu olur.

Çünkü bütçe açıkları seçimlerle birlikte ürkütücü rakamlara ulaşır ve gelecek iktidarlar o meşhur enkaz edebiyatına derhal başlarlar. Ezayı cefayı da yine halk çeker. Birileri çıkar külliyen direktör yanlışları der seslice.

Ayrıca dünyadaki kriz hani uğramazdı bize teğet geçerdi. Kriz hani vurmazdı gelişmekte olan ülkeleri. Büyümesini de bütçesini de etkilemezdi hani. Tahmin edilenin dışında ve üstünde olmazdı hani bütçe açıkları. Hepsini de gördük maalesef düşman başına. Zulüm safhasında bir keyfe kederliktir almış başını gidiyor.

Ekonomiyi idare eden bakanlar sürücü ehliyetini aralarında tartışmaya başladılar bile. Milletin gözü önünde şimdiden göstermelik çıkışlar. Ekonomik büyümeyi aşağı çeken bir anlayışla bütçenin delinmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Günü kurtaran önlemlerin acı faturasının ileriki günlerde ağırlaşacağı-derinleşeceği ayan beyan oysa. Ülke olarak birçok üründe dolaylı ödenen vergiler açısından ilk beşe oynuyoruz maşallah.

Aylık enflasyonu aydan aya kalem oynatmalar ve kaydırmalarla ötelemekle olmuyor demek ki. Yapılan zamların reel etkisi ekimden sonra tamamen hissedilmeye başlar, kel gözükür. Zaten halk da o zaman anlayacak işin rengini. Tel tel sarılındı kapitalizmin ipine, alın terinde boğulmak unutuldu sonuç bu.

Peki bitecek mi ekonomik kaos, hayır. Hayır diyor aklı bütün ekonomistler. Bu dolaylı vergi artırımlarını bir başka deyimle enflasyon ayarlaması-güncellemesi diye geçiştirmek de yanlış. Bu ve benzer ileri geri düzenlemeler ekonomistlere göre resmen enflasyonu körüklüyor.

Daha şimdiden bu zamlar 2012 için 0,6 puan, 2013 için ise 0,4 puanlık bir yük getirdi. Yani iki yolun sonunda her şey doğal seyrinde gitse dahi enflasyon bu zamlar neticesinde yaklaşık 2 puan artacak. İktidar daha da kemer sıkan önlemler alarak bu yükü hafifletebiliriz diyebilir. Diyebilir ama bu hesap da tutmaz görünüyor. Çünkü önümüz seçimler ve ardımız da yeni yeni ekonomik önlem paketleri iki-üç yıl yaşanacak besbelli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder