Alev saçlı bir yıldız düşer
sahipsiz koruya
kor gibi yakan
sahici mi sahici
adam gibi adam.
Buram buram aşk kokan…
Işık pınarından mavi mavi içerken zamanı haydutlar
yeşil gözlerinden devrim akan.
İşte o an keşmekeşin kucağına
yanıtsız her soruya yanıtçasına
taş duvar.
Alnının çatındaki mühür
ezelden ebede
ılım ışık yanar.
Ellerinde yasemin kokusu
Dalgalanan saçlarında beyaz bahar.
Ufku öptü diyedir sanıklığı
dudağındaki güneş yanığı.
cankurtaranlık artanıdır gülüşü
bakır yelelerinde
özgürlük haykırışı.
Alev saçlı bir yıldız düşer dünyaya
çoban yıldızı doğuştan sahiplenir
tahsine durur akıllar
akan kan durulur.
Akan alevi tutabilmektir yiğitlik
kızıla yakın emsalsiz döngüde delice sevmek
uzun bir yolculuktan dönmemek.
İri kıyım bir emek.
Alev saçlı bir melek düşer dünyaya
alev saçlı bir yıldız peşine düşer
ciğerinden yakalar çoban yıldızını
savuruverir sonsuzluğa.
Ölümsüzlüğü alev saçlının emrine sunar
her bahar her yaz
bembeyaz.
Dönemeyebilirim diye başlar yürek burkan dost anılar
dönülmez akşamın ufkunda
susmaz asla alkışlar
ve o dönmedi ve susmadı diye biter film.
Yeşilliğin orta yerinde güller açmışçasına alev saçlı
açılan kapıdan içeri
duvarlarında satır satır o eski şarkılar.
Sahipli koruda perdeler kıyıcığından tutuşur
çam kozalağı filmler yanar.
Uğranılan han o eski hanlardan değildir artık
tek notadan sıcağı sıcağına türemiş şarkılar da.
Akan alevi içebilmek zordur artık
nefes nefes içine çekmek de.
Tek plan çekim siyah beyaz filmdir artık hayat
sahici mi sahici
nasipsiz doğaya kanıtçasına alev saçlı
benizler al beyaz.
Alev saçlı bir yıldız kayar
ciğerleri paralar
çoban yıldızı yanar söner sonra
sonrası akan alevi tutmaktır mesele
en sonrası ise sonsuzluktur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder