17 Temmuz 2013 Çarşamba

KIRKBİR ARTI KIKBİR ZOR-2-

KIRKBİR ARTI KIKBİR ZOR-2-

SIKILAŞTIRICI KAYNAK
Ondört sene olmuş
Dile kolay
Yağmurunda ıslanalı sırsıklam
Yatak döşek bir hafta yatalı sonra
Kaç ocak daha senden sonra
Dile kolay
Ne sen sor ne ben söleyim
Aynı tas aynı hamam aynı kubbe
Ve illaki takunya
On dört sene sonra ben belki olmam
Dile kolay
Yağmurunda ıslanırız sırsıklam
Yatak döşek lafta beraberliğin sonra
Özgürüz aynı safta
Bir mum aleviydi en başta
Dile kolay
Güneşinde ısınalı sıpsıcak
Kaç on dört seneye bedel bir bilsen
Ömrümden verirdim
Uğursuz kalmaktansa yıllarca

CEM İ CEMALİ NUR
Cem toplandı
Cem tek şiirle hayatını topladı
Ne derli toplu ve yamandı
Beyaz camla büyüdüm onunla
Elini sıktım dostça
Gözleri dermandı denizdi
Yüreği ipek çilesi
Halkını sevmekti çilesi
Halk toplandı
Cem tek şiirle halkına veda
El salladı dostça
Ne deli dolu ne zorbaydı
Güleryüzlü bir beyefendi ve sosyal demokrattı
Türkiyeden onca uzaktayım
Giremedim cemine
Renkli camda öldüm onunla
Elimi sıktı dostça
Ve ağlama ağlama dedi ısrarla
Gözleri deryaydı denizdi
Yüreği ipek kozası
Halkını sevmekti tekçe günahı
Halk toplandı
Cem tek şiirle halkına elveda

TEK SEFERDE
Ya veyli
Kurak mı kurak bir çöl dalgası
Nilüferler yüzdüren bir göl rüyası
Ve dahası
Esaret ayak bileğine halhal
Hal böyleyken hürriyet narası
Ya veyli
Sahrayı yakar uçuşan yürüyüşler
Ne yeryüzü ne gökyüzü var
Zaman saklanmış kovuğuna
Ve sonrası
Nihayete dek toprağı yırtan yağmur
Mahmur gözlerde yaşam pırıltısı
Ya veyli
Ateşten hayallerin yolcusuyum
Yanarsam yanayım
Anasını satıyım

ŞİİR YAŞI SIFIR
Şiirlerimle aynı yaştayım
Sözcük sözcük ihtiyarlamış
Sarhoş bir…
Alkolden fazlaca hazzetmeyen
Meltem sigarasından mentollenen
Duman duman dağılmışım
Vincesterden çıkan mermiyim
Adres şaşıran
Şiirlerimle aynı yaştayım
Dize dize emekleyen
Memede çocuk…
Emzikten fazlaca hazzetmeyen
Ağlama naralarından kaçan
Sayfa sayfa toplamışım
Ofsette renklenen boş kağıdım
Milad değiştiren
Şiirlerimle aynı yaştayım
Uyak uyak uyuklamış
Artık uyanan cüce…
Gücüme gidiyor şiirsizlik
Bu yaşta küçük küçük
Embesilce bir…
Biliyorum biliyorum ihtiyarcığım
Sorhoş bir…

GÜNEŞ ÖLÜNCE GÖR
Güneşe yürüyenlerin soyundanım
Fırtınalarla savrulan ruhtan
Tenim kör gözüm güneş
Toz kervanındayım
Aklımın kuraklığına tutsağım
Ateş filini içerim
Dilsizim dinsizim
Peygamberi nebilerin soyundanım
Fırsatları yaratan ruhtan
Etim toprak sözüm deniz
Zerre kervanındayım
Aklımın kuraklığına özgürüm
Ateşin gözünü öperim
Alım kızılım
Bayrağı bayraklaştıranların soyundanım
Farazaları yok sayan ruhtan
Elim solak aklım solak
Kum kervanındanım
Aklımın kuraklığını seveyim
Ateş topunu tutarım
Tenim güneş gözüm kör
Güneşe yürüyenlerin soyundanım

DÜŞYAKASINA DÜŞ
Önüm sıra gideceksen
Öncüm
Eksi kaçlarda ağlıyor dünya
Veya insülüne
Ve eksik şekere
Kanar mı bu rüya
Düş yakamdan düşler yakası
Gönlüm
İstinat duvarları yıkıyor
Babam yarenim
Yardan oldum ardan olmadım
Güller açılıyor sofamda
Güllaç sofrası
Cananı sardıkça sonbahar
Güneşe eş arıyor Samanyolu
Önüm sıra öleceksen
Ölümsüzüm
Çeltik tarlasında üşüyor dünya
Özlemektir vakitli vakitsiz üşenmeden
Aşka erişim saltanatı
Tunçtan heykellere aldırmadıkça
Ardımsıra geleceksin
Ardıç kuşum
Eksi kırklarda donuyor insan
Veya doğuyor
Ve eksik bedende
Yanar başka rüya
Düş yakamdan düş yakası

VASİYETİM HAYSİYETİM
Er doğdum geç ölürüm belki
Geç olsun ama güç olmasın
Uykumda
Uy…
Uy adamcaz ölmüş desinler
Ölüme yalnız gidilir sevgilim
Yiğitçe
Ak kefenlere sarıldıkça ruhlar
Sular seller gibi yaşanır
Er doğdum geç ölecem sanki
Geç olsun ama güç olmasın
Yatağımda
Yat…
Yattı adamcaz yatış o yatış desinler
Ölüme ağıtlar yakılır sevgilim
Yakma
Kara toprağa yatırılınca bedenim
Sular seller gibi yaşayabilirsin
Geç doğdun er ölebilirsin
Unutma
Erin öldü diye ölecek değilsin
Alabildiğine yaşa

KOKU
Adam gibi adam olmakla başlar
Damarda dolaşan sevgiyle
Çık salın öpücüklerle
Islak güneşi anlatırken masallar
Kayalar deniz kokar
Yosunlar kaya
Sen bi başka
Arştan marşa
Pul pul dökülür hayat
Zarftan mektuplara
Sıran geldiğinde adamlaşacaksın
Beklediğin doğum
Suspus gecelerde kara bi çığlık
Yarılır yüreği gecelerin
Sen adam gibi adam korkmayacaksın
İncinmesi yüreği masalların
Deniz balık kokar
Ihlamurlar doğa
Sen bi başka
Karman çorman
Babakolik bebekler ağlamaz
Adam gibi adam olmakla başlar
İçeri akıtılan gözyaşları
Çık salın sözcüklerle
Güneş tutulmasını anarken şiirler
Işıklar sen kokar
Karanlık ben

KAÇINCI SUNU
Kaç tonluk pres kalbimi zorlayan
Her gece her gece
İstemdışı
Kar suları içiyorum
Atabarı dönerken fırtına
Karşımda koskoca bir tablo
Ecinni fırçasından çıkan
Acınma sıram geldi
Kaç tonluk pres ciğerimi daraltan
Her gece her gece
Soluksuzum
Ucu yanık hayatı çekiyorum içime
İstemdışı
Camekanları donarken gecenin
Can cana susamış
Cam cama sabahlarda şah
Gürler ağlandıkça yarınlara
Kötürüm doğar kırkayaklar
Her güne her güne
Doğa dışı
Bacalar pusarken akdumanı
Karla yuğarım yüzümü
Kaç tonluk pres aklımı kurcalayan
Her gece her gece

GÜNEŞİ BALÇIKLA
Bacılar alınmayasınız
Duyarsanız günün birinde birinden
İnanmayasınız aldırmayasınız
Alnımın çatından öpün yine
Vurun gerekirse alnımın çatından
Ondörtlü yatağımın altında
Kar yığınları kararırsa erkenden
Unutmayasınız her şey iyi bir gelecek için
Duyarsınız günün birinde birinden
Alnımın akından öpüldüğümü
Çarşı pazarda aynı bilmece
Anamın taze sütünden emdiğim günü
Ezansız ezalara inanmayasınız
Asi kentin asimilasyonuna
Aşkı kaybettiren iç güdüdür hırs
Evet gülün adı yok
Vurun dilerseniz alnımın akından
Ondörtlü şiltemin altında
Şahin pençesi boğazlamadan yarınımı
Altüst olunca sevdalar
Keyfe keder yaşanır kader
Çilli horozların ötmediği gündür son
Sonsuz teşekkürler orağı paslı
Bacılar üzülmeyesiniz

ONURSA TAVIR
Bir ipucu ver dedimse
Uydu mu ya şimdi
Kuzeydoğudan batıyor güneş
Hafızama kayıtlı tarihler sırasıyla
Kibrit alevi gibi rakipler
Oldu mu ya şimdi
Hangi hayatta hangi yeni sayfa
Bir ipucu ver dedik diye
Pera da aşk
Bıçak ucu sırlar şimdi sırada
Saf güzelliğini sergiliyor
Hangi anlaşma hangi birlikte hayata
Şükür anı küfür anı zaman içinde
Çile dimdik hayatta
Çöle döndü geleceğime dokunuldu
Serada arz
Göle çaldığım maya tutmadı
İçime çektiğim her nefeste sana dair ne varsa
Beynelmilel bir ipucu
Okul yolunda deniz kokusu
Pis şiirler yazıyorum diye
Kuzeydoğudan batıyor güneş
Oldu mu ya şimdi

OCAĞIN ORTASINA
Tabancalar patlar sinsice
Havaya uçar barış
Sakın şaşırma
Ailem var korunacak
Günlerim var yaşanacak
Vargeçmesede kaybettiren gala
Tabancalar susar ateş gülü
Yere yığılır barış
Sakın unutma
Ailen var korunacak
Günlerin var yaşanacak
Rüzgardan bir hançer içini deler
Tabancalar kusar ateş dölü
Toprağa uzanır barış
Adım adım çaresizlik
Sakın inanma
Ailen var yaşatılası
Aklın var korunası
Yalanlardan bir demet elini yakar
Tabancalar kusar ateş topu
Sele kapılır barış
Sakın korkma
Ailen de var aklında

BUZ GİBİ RÜZGAR
Bir bayram günüydü
Mavi gökyüzü doyasıya ağladığında
Sessizlik çığı düşüyor düşlerin içine
Sokağa çıkma yasağı şaşkınlığı
Kolaçan seviyesinde zırhlılar
Mırıldanışlar demir elbiseli
Namlular çömelmiş tepkisizliğe
Korkudan sarardı yapraklar
Bir bayram günüydü
Şehrin ana caddesinde devasa uğultu
Kızıl kestane gökyüzünde direniş çarkı
Dağlar kayalar titriyor bu kapışmada
Tanrıçaların göğsünde küfür ve beddua
Beşikler sallanıyor büberonsuz
Nişanlar takılı koca gövdeler düşlerin içine
Mavi gökyüzü delicesine ağladı
Bir bayram günüydü

SİHİR SİSTEMİ
Aileler dağıldı
Çocukların büyükleri hapiste
Baskı güç getirdi
İç savaş gölgesi kapıda
Toprak duvarlar bile ördü
Damlar çöktü
Ölümün ilk akşamıydı
Kuran dan ayetlerin gözü yaşlı
Göğü dolaşan ilahiler esrik
Bilinçaltı denizinde öfkeli destan
Aylaklık eden yıldızlar uslandı
İç barış zedelenmesi pencerede
Toprak sıvalar bile döküldü
Camlar patladı
Can mı dayanır bu acıya
Aileler dağıldı
Çocukların büyükleri hapiste
Kardeşleri mektup yazıyor
Dağlar göçtü
Ölümün ilk akşamıydı
Kuran dan surelerin gözü yaşlı
Göğe terk edilen umutlar eksik
Ne yapsaydılar imamı reddetmeyip
Allah ın hakkı üçtü
Canlar düştü
Ölümün ilk akşamıydı
Aileler dağıldı

ÇIRPI KİRPİ SAÇ VE ARIZA
Bir bitim bile yok
Su yok
Çinko leğen ve çırpı çocuk
Arap sabunu ve gazyağı
Maşrapa naylon
Su aşırı sıcak
Soğuğu yok
Bir bitim bile yok dedi çocuk
Arkadaşları etti hediye
Yaş aşağısı yukarısı yedi
Ve anacığından dayak yedi
Çinko kazanın altına yakıldı ateş
Ortalık yerde çinko leğen
İçinde ayaküstü çırpı çocuk çıplak
Küllü arap sabunu
Ve kapkaynar su
Kafatasını kazıyan dişli tarak
Acıması yok
Bir bitim bile yok dedi çocuk
Gazyağı oldu parfümü
Yaş aşağısı üstü yedi
Akşamı gaz ışığında ders çalıştı
Bir biti var idi hediye
Anacığı ellinden aldı
Af yok

TATLI DİL
Sıkıldım
Sıkılaştırıcı kaynaktan içtim
Cemi cemali nurdan
Tek seferde
Sıyrıldım
Şiir yaşı sıfır yalnızlıklardan
Güneş ölünce gör sen beni
Düş yakasına düşünce güneş
Vasiyetim haysiyetimdir
Tek nefeste
Sıyrıldım
Gül kokunu içince canım
Kaçıncı sunu bitmez umu
Güneşi balçıkla sıvadıklarında gör beni
Onursal tavır düşünce kalbe
Kaç kalibrelik bir patlamadır
Düşüveren ocağın ortasına
Buz gibi rüzgarla palazlanan
Tek nesilde
Savruldum
Sihir sistemi buğulandıkça
Şiir yaşı sıfır yalnızlıklara
Çırpı bacaklı kirpi saçlı çocukla
Usulca çık dışarı
Tek başıma
Sıkıldım.

USULCA DIŞARI ÇIK
Bermuda şeytan üçgeni yalanı
Ve ütopya
Kaç yılımı çaldı
Geriye kaç yılım kaldı
Kör şeytanından bulası bermuda
Ve ütopiya
Kaç ülke kaldı
Geriye kaç yalan
Akıl yaşımda kırkbir
Kırkbir artı sonsuz artık bir masal
Kırkbir artı kırkbir zor
Geriye zavallı bir yalım kaldı
Salım kaç kişiyle acaba
Geriye sayım başladı
Gözlerimi kör eden ışık
Ve güneş
Uçsuz bucaksız deniz
Kapkara
Bilginin eteklerinde bir çocuk
Ve zamansız ölüm
Sihrini sayısız hikayeye sakladı
Bu safdışı bir neslin gücü
Şeytanı boğazladı
Ve ütopya
Kırkbir kere maşallah
Aşk türküsü söyleyerek yaşadı
Ve bilgelik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder