10 Eylül 2013 Salı

KARADENİZDE GEMİLERİM BATTI…2

KARADENİZDE GEMİLERİM BATTI…2
 
Herkes anılar haritasında kendine bir yer seçer batakhanelerin kıyısından, kenar mahallelerden yaşamın şarkısının söylendiği arzu dünyasına yollanır. O seçilen yere yalnız başına acı çekilen zihinsel yolculuğun kendine özgü gemisiyle varılır. O gemi uçamaz ve kara denizi de es geçemez. Saflığını ve coşkusunu asla yitirmeyenler yaşar o serüveni. Işıklar berraklaşır, düşünceler dile gelir ve davaları görülürken gerçek üstü komedi tadında toplumsal bir belge çıkar ortaya. O belgede karnaval yaratan  ne isimler vardır. İsim isim bu günün tipik hikayesini resmederler salona.
 
Kaygıdan arınmışçasına keskin virajlardan savrulurlar. İnsanı allak bullak eden bir sürecin geleceğe aktarılan ruhunu taşırlar yol boyu. O andan itibaren imkansız olmaktan çıkarmaya and içmişlerdir çünkü. Odaklandıkları yaşam tarzı ters yüz olmadan evvel, çok evvel kucaklamışlardır eşek şakası yapan sürprizci dalgaları. Karadeniz onlarla dans etti. Zaman tarlasından avuç avuç söktüğü filizlere sudan mezar oldu.
 
GÜN AŞIRI YENİ BİR KENT
HER GÜN BİR BAŞKA UYKULU LİMAN
KENDİNE ÖZGÜ
BENİMSENMİŞLER REDDETTİĞİMDİ ZORLA
ABARTILI BAKIŞLARDA YEŞERİNCE KÜSLÜK
UNUTULMAZ BİR DÜNYA MİRASI
ÜSTELİK BÜYÜLÜ
MİSAFİRPERVERLİĞİMİN EN ŞIK SEMTLERDE
KEYİFLİ BİR AKŞAM SOFRASI
KADEHLERİN BUĞUSUNDA GÜZELLİK SARHOŞLUĞU
MEZUNİYET MÖNÜSÜ ÖZENİYLE BANA EN YAKIN
YELPAZELENDİKÇE KARA SICSK SENİ YAKSIN
BU BAHARI BU KENT ZOR ÇIKARIR
GÜN AŞIRINCA KENTİ, ESKİDİK ...
 
Böyle geldi böyle gider, muazzam bir anektottur kaynakçada toplanan. Alışılmışın sınırını zorlayan geniş kapsamlı, karizmatik bir öfkedir elde kalan.sloganlarla ayakta kalmaya çalışılan yegane yoldur sorumluluk. Küreler çatlar ve gözüne batar su kürenin. Seçkinleri kutlayan bir demir yumruktur Karadeniz. Çoğunluğun konuştuğu dili konuşmaz, haklıdır, kışkırtıcı düşleri bedelini merak etmeden ıslatmakta. Öğrenilmesi gereken şeyi maharetle öğretir çünkü onun adı Karadeniz’dir. İyi öğretir.
 
Gülerim geçerim birlikte katlandığımız yavşamalara. Önce direği sonra kendi gözüken bütünü dopingli dedikodulara. Gülsün bize cildi balık parlaklığında yüzmekten aşınmış sarı kız. Sapsarı belirsiz tüylerinde çelikten direnç. Aşmaya az kaldı kara yağız dalgaları. Maksadına ulaşmamış sürüklenmelerin keşfine az kaldı. Kırık bir anı üzerine oluşan lirik bir öyküyü içiyorsun yavaş yavaş. Her türlü dürtüden yoksun bir yok oluşu taşıyorsun kulaçlarında. Güvenlikten uzak, uzak bir limandır aradığın. Peşinde yasadışı bir göç ve gönlünü o yalayacak kaba dalgalı Karadeniz, gelişi güzel bir aşk ilişkisi, ağzına kadar dolu yaşayamadan aşk da biter ilişki de.

Belleğini zayıflatan yalnızlıktır, vücuduna yönelmen de. Tüm tehlikeleri bertaraf edip en uç noktalara taşıyacağın hayat, göğüs gerdiğin bunca deneyime değer mi diyeceksin özetle ve ikna gücün yüksekse bu en özeline yolculuklarda eşlik edilmesine izin vereceksin. İzole edilmiş ucuzluğa sen de güleceksin, tek başına, anlayacaksın ki yapayalnızsın. Erkek gibi saçlarını kestirmiş sarı kız  ciddi bir sınava dönüşen sulu yakınlaşmalara, cıvımaya hatırı sayılır inatla karşı koyuyor. Önünde açılan kara delikten girip yep yeni bir dünyanın yorgun kollarına kendini bırakıyor. Gülüyorsun seyir zevki almışçasına. Oysa gülüp geçtiğin o yansıma gelecek hayallerin. Alaycı, moral bozucu kendi kendine gülüyorsun. Yolculuğun bedeli tüm organlarından vazgeçmektir aslında.
 
Koskoca dünya küçücük bir gemiye binmiş sanki. Şaşarsın öyle büyük diyet ödüyor ki, milyonlarca insan evlerinde huzursuz, itirafların sorgulandığı gece gerçek, hayale bağlanmış, hayaller geçmişe. Çarkçıbaşı, çoluk çocuk değme ahali güverte de. Güvercinler uçuruyorlar bu can alıcı düşlere. Koparıyorlar tarihi yaprak yaprak apayrı kuşaklar. Suç ortakları acı veren melek. Bu güzellik kalbime vuruyor.olacak iş mi diyenler yanılınca sahne şıp diye kesiliyor.

En duyarlı tanıtımlar uğultulu şikayetlerden utanıp belleklere nakşediyor aç gözlülüğü. Tek perdelik oyunun kahramanları Karadeniz’in orta yerinde uyuyan sarı kızla dudak dudağa. Tutunmaya çalışıyorlar farkına varışın kampında. Yüzyüze savunulamamış, inançlar sarsılmış ve kontrolünü yitirmiş. Ölüm döşeği dikenli tellerle sarmalanmış, yüzyüze olmaktan kaçınılan Karadeniz, tepeden tırnağa sakatlık, meslek gereği iddialar, başvurular af edilecek gibi değil. Anıların gölgesinde bir araya getirilmiş, uyarı niteliği gözden kaçırılarak o kayıp mürettebat benliğin yeniden keşfidir, insanlığın doğaya hükmen yenilgisi. Kısacık süren tatlı bir rüyadan artırılanlardır gerçek ve gerçek örselendikçe cam fanus çatlar. Özsaygı yitirilir çünkü içine kara su sızmıştır abartının, ötmüyor zili. Karadeniz’in ötesine, rüyanın gerçekleşeceği saçma fanteziler diyarına taşınır ilham. Cüzi gelirle yaşamaya çalışır.
 
Yoğun yağmur, kara dalgalar ve azgın hava şartları yolculuk etmek zorunda başka bir gemi yakalar.
 
KARADENİZ SESSİZ SAKİN GÜLÜMSER.
ELVEDA KOCA GEMİ...
KARADENİZDE GEMİLERİM BATTI...BİR VE İKİ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder