ÇOK GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE…
30 Mart itibariyle belediyeleri dağıttı halk. Belediye dağılımları irdelendiğinde; Bu seçimin net bir kazananı yok aslında. Mutlu ve umutlu, mutsuz ve inatçı konuşmalar yapıldı ama algılanan oydu ki mutsuzluk hat safhada. Hiçbir partinin mutlu olmadığıdır işin gerçeği.
Memleketimden seçmen yüzleri, memleketin seçim manzaralarını belirledi. Memleketimden seçim manzaraları talancının, yalancının, yalayan yutanın peşinde misali insanın kurtuluşuna engel sonuçlandı, geçip gitti. Ama havada hala tahammülsüzlük kokusu, geçim korkusu var.
Kimyası ve coğrafyası acayip derecede kaymış bir yerel seçim yaşandı.Muhalefetin kaybettiği, cemaatlerin pusulasının şaştığı, cemiyetlerin temsilde zorlandığı, feodalitenin yok olduğu, fundamantalizmin zirve yaptığı bir tablo ortaya çıktı. Allahtan denize kıyı, denize komşu şehirler var.
Aralık mucizesinden bu yana yaşanan keşmekeşte elbette iktidar açısından bir değerlendirme yapmak gereksiz ve bize düşmez. Ana muhalefette bir aile dramı yaşanacak ise ve yaşanıyorsa, cesur yorumlar yapmak da sadece bize düşer. Kıyı köşelere saklanıp, perde arkasından parti dizayn edip boylarının ölçüsünü alanlara değil. İktidara methiyeler düzüp devamında ana muhalefete çarık giydirenlere hiç değil. Yorum yapmak acıyı, sıkıntıyı, üzüntüyü çeken hüznü yaşayan bizlere sadece bize düşer.
Bir acayip çelişki var ortada. Zaten gerçekler değersizleşirse, değersizleştirilirse edepsizlikle gelen ediple gider. Bir deli bozgun yaşamadan düzelmez manzarayı umumiye. Birileri durum çok vahim diye inceden inceye gergefi dokusa da diğerleri keyif içinde sevinçle martaval okurlar. Milyonlar paslı kırık dünyaları kadar yaşarken, ölmek işte buna denir diyerek sabahın köründe sandığa koşmaların sonucu buysa eyvallah.
Balkon sefası nutuğuna bakarsak geçmişler olsun, çok geçmiş olsun Türkiye demek geliyor insanın içinden. Çok çalıştın yoruldun Türkiye’nin muhteremleri dinlenin. Nasıl olsa seni dinlemeyecekler bir daha, ilk seçime kadar. Balkon sefasında verilen sözler tutulur mu, Allah bilir, dön geri bak eskilere, tutulmadığı ortada.
İnsan olana El insaf dedirten bir seçim tufanından çıktı memleketim. Bu oy patlaması ve eğlence çıkmazı hizmet patlamasına mı dönecek, cadı avına mı göreceğiz. Balkon sefasında edilen yeminlere, anlaşmaları bozup giden rüyalara aldırmadan asıl birinci kim olacak bakacağız. Cumhur reisi kim olacak göreceğiz…
İçilen acı şerbetin dozunu ve yoğunluğunu iyi ayarlamak böyle ise, seçim galibiyetlerine ve bu yenilgilere artık damar dayanmaz. Çünkü herkese eşit paylaştırılamayan hayatlar belirliyor koskoca dünyayı. Sandıklar şeffaflaşsa ne olacak. Farklı ve Şarklı fantazisinden öteye gitmiyor hiç bir şey, oyların rengi ayni.
Birilerince iyi bilinmeli ki kızılcık şerbeti içenler tehlikelere tedbir almadan atılırlar. Sanal söylemler havalarda uçuşurken ikide biri cebine indirenler çılgın projeleri hemen işleme koymazlar, artık yeterli zaman var nasılsa. Belki tedavülden bile kaldırılır verilmiş sözler. Kızılca kıyamet koparacaklar uzlaşı peşine düşmezlerse eğer çok atasözü gerçek olur.
Muhalefetin, ana muhalefetin temel taşları yerli yerine oturtulana kadar, doğruları dillendirmeye direneceğiz. Çünkü bizim baba ocağımız burası. Onuncu köydeyiz. Biz de artık sıkıldıkça Allaha havale edeceğiz baş döndüren ama halkın bir türlü inandırılamadığı gerçekleri. Sığınacağız yaradanın büyüklüğüne artık ve büyüklenenleri takip edeceğiz.
Bu arada Türkiye siyaset fabrikasında kimileri tatile çıkar, kimileri erken mesaiye başlarken bize memleketimden garip seçmen tipleri ve seçim manzaraları, aklımıza da amiyane bir cümle düştü;
“Sağdan sollanmaz …”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder