28 Aralık 2011 Çarşamba

DAMARLARINDA IŞIK DOLAŞAN MENDERES


Erdoğan Aksu 

DAMARLARINDA IŞIK DOLAŞAN MENDERES
Email: yerelgazeteci@hotmail.com

Öykülerini yitirmiş, kandırmacalara asla aldanmayan, uyumak ve rüya görmek işlevini içinde hep uhde olarak taşıyan biriydi herhalde Aydın Menderes.







DAMARLARINDA IŞIK DOLAŞAN MENDERES


Öykülerini yitirmiş, kandırmacalara asla aldanmayan, uyumak ve rüya görmek işlevini  içinde hep uhde olarak taşıyan biriydi herhalde Aydın Menderes.

Eğrisi, doğrusu, yıldızı meteoru sarsıcı eleştirilerin uzağında yaşadı ömrü boyunca. Ve şimdi damarlarında ışık dolaşıyor. Cumhuriyet tarihinin en köklü ve en acılı aile edebiyatı onun gidişiyle tam tarih oldu. Yani düdüklü dünyanın volkanı patladı ve tarihte santim santim ölçülen bir yolculuk daha sona erdi.

İdam acısıyla kararan bir dünya vardı yaşamak zorunda bırakıldığı. Ancak altmışbeş yıl dayanabildi koca bedeni. Son on beş yıldır tekerlekli sandalyeye mahkumdu. Çıkılacak son yolculuğa 0tuzdört gün direndikten sonra evet dedi. Yolu adı gibi aydınlık olsun.

Biz atadan, dededen İnönücüyüz, halkçıyız. Demokratçı olmadık hiç. Kelime oyunu oynamaya da hiç gerek yok. Allahın bildiğini kuldan esirgeyecek de değiliz. Biz ailecek Menderesçi hiç olmadık. Baba Menderes’i severiz desek büyük yalan olur. İşin gerçeği 60 darbesi sonrası idam edilişine hayatımızın her döneminde keşke edilmeseydi diye şerh koyduk. O babanın çocuğu olmayı, o çocuğun babasızlığı yaşamaya mahkum bırakılışının ızdırabını yüreğimizde hissettik daima. İçimizde her darbede, her darbe girişiminde karşımızda baba Menderes’in o boynunu bükmüş halini bulduk, o kesif can sıkıntısını hep duyduk.

Çekmecelerinde anlatılmamış hikâyeleri bulunan birisi olan oğul Menderes’e de âcizane hep üzüldük. Kaderine içlendik birlikte büyüyerek. Büyüdükçe sola devrilen aklımızla kırk yıldan fazla merkez sağın bu gösterişsiz aktörüne saygıya benzer bir şeyler duyduk içten içe, içtenlikle. Bir solcu olarak, sağda başvurulan ender kaynaklardan biri olmasını yakından takip ettik. Üç dönem mecliste yer almasına tanıklık ettik yıllarca. Bakanlık yapamadı belki ama onun parti genel başkanlığını da gördük kısa bir süreliğine. Gönül gözümüz hiçbir zaman katarakt olmadı ve o nedenle de galiba sevdik oğul Menderes’i biraz.

Siyasetin son Menderes’i kurtlar arenasından çekildi gitti usulca. Babadan oğula siyasetçilerden bir çınar daha devrildi. Aslında apaçık vedadır içli dualarla, rüyasına riya karıştırmadan gidişi. Dilinde gereksiz söz, yüzünde sahte güler yüz olmayan bir adamdı. Ve biz de bu adamı kim ne derse desin olabildiğince sevdik galiba.  Çünkü bam telimize dokunda gerçekten, aramızdan ayrılışı.

Görüntüsü, duruşu zarafet simgesiydi. Siyasetteki nadir bulunacak şahsiyetlerdendi. Aynanın içindeki görüntüleri görüp tane tane anlatışı siyaset yolcularına görülesi, öğrenilesi bir dersti. Hiç sıkmadı mülakatları izleyenleri, dinleyenleri. Yaşanmışlıkların kıyıcığında arka bahçe sessizliğini her daim korudu. Oyunlara gelmedi hiç. Lafı gerekmedikçe uzatmayan mübareklerdendi rahmetli. Ve içi boşaltılmış görüşlerin tarafı olmadı kesinlikle. Siyasette istifa etmeyi de, çekilmeyi de bilen dürüstlerdendi. Kimseye zahmet vermeyen olgunluktaydı politik çizgisi. Son tahlilde doğruyu, doğru yolu bulanlardandı.

Güleryüzlü uğurlanmak ve uğurlamak en doğalından hakkıydı. Bize de düşen son görev budur işte, layıkıyla beceremesek de. Belki de kurtulunması zor bir boşlukta yaşıyordu, bilemeyiz. Hiç kimse bilemez kendisinden başka neler çektiğini. Son deminde ballı sulardan içti, mest oldu ve huzurla gitti.

Adam sende deyip geçemezdik. Çünkü ölüm sırtımıza eninde sonunda saplanacak bir kopuştur her şeyden. Yaşımız ilerledikçe ayrım gözetmeden duygulanıyoruz her kayıpta. Ve elimizden geldiğince de yazıyoruz.

Işık içinde uyu oğul Menderes…    
28.12.2011
Bu Yazı 135 Kez Okunmuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder