BEN DE BABAMLA YÜRÜRDÜM…
Beynelmileldi benim babam. Laf siyaseten böbürlenme yarışına girdiğinde fırsatını bulup taşı gediğine koyardı ‘Ben Beynelmilelim’ derdi. Ve akan sular dururdu. Babamı enikonu tanıyanlar ‘ben beynelmilelim’ diyeceğini gayet iyi bilirler, sadece vakti zamanını beklerlerdi. Çocukken beynelmilelin anlamını bilemezdim, sormazdım da. Babam hakkında ilk öğrendiğim doğruluk ve dürüstlük abidesi bir kişi olmasıydı. Beynelmilelin de o anlamlara geldiğine inanırdım.
Babam benim, klas bir duruş ve asil bir ruhla yaşadı. Dinli imanlı bir beynelmilel olarak kahramanca, yiğitçe, gururla atlas maviliğe kanatlandı. Zamansız mekânız o sınırsız boyuta uçtuğu günden beri hayatın içinde debelenirken daima babamın beynelmilel duruşuna rastlarım. ‘Yolcu yolunda gerek yavrum’ diyerek en güler yüzlü ve sıcak ve de en samimi kucaklar benliğimi.
Şimdi bakıyorum da eğer yaşasaydı ve ALS olmasaydı denizi karartan imanla, fındık bahçelerini yeşerten inançla, hırslarını bir kenara koyup, ocak ocak atalarının ayak izlerini takip ederdi. Beynelmilel babam da ‘adalet’ için beynelmilelce yürürdü.
Kim bilir yürüyordur belki de veya görüyordur. Yaşasaydı eğer ben de babamla yürürdüm. Yürüyeceğim ben de…
Babam sayesinde beynelmilel oldum. Usulünce beynelmilellik bize de bulaştı. Adının başına ölene dek laz eklendi ama laz değildi. Çepni boyundan beynelmileldi. Beynelmileldi ama Kapıkule’den dışarı da çıkamadı ömründe. Olsun varsın. Biz çıktık da ne oldu. Babadan miras beynelmilel çıktık Dereköy’den dışarı. Döndük birincil neden beynelmilel babam içeri.
Babam beynelmilelliği nedendir neredendir bilmeden, belki de doğuştandır hep beynelmilelce yaşadı. On dört yaşında bir başına korkmadan kaçıp düştüğü gurbette mezarlıklarda bile yatmışlığı var. Sonra emeğiyle kurduğu bir düzen. Ve alın teriyle yetiştiği biz.
İyi bir Halk Partiliydi. Atadan babadan partiliydi. Yaş on on iki ilk mitinge babam götürdü beni. Karaoğlan mitingi. 12 Eylül faşist darbesine kurban giden gençlik yıllarımızdan sonraki partililiğimiz de baba yadigârı. Sekseniki de faşist anayasaya da hayırı çaktı. On yıllar sonra ben de. Lafın gelişi de olsa acayip hoşumuza giderdi bizim beynelmilelliğimiz. En babasından en alasından takılırdık birbirimize. Takıldık kaldık.
Düşünüyorum da yaşasaydı ve ALS olmasaydı yaşına başına bakmaz dere tepe düz ölümüne yürürdü beynelmilel babam da. Yıllar yılı yürüdüğü gibi…
Belki de şimdiki gibi bir makale yazmaya cebelleşirken evden onca ısrara karşın gazeteden çıkıp son nefesine yetişemedim. Ecele yakalanmış meğer garibim. Yanlış yaptım. Geç anladım ölebileceğini. Gerçi helalleşme gibi bir dert yoktu aramızda her ayrılışta helalleşirdik. Buluşmalarda ise capcanlı beynelmilelce kucaklaşırdık. Ondan sonra şu vahşi dünyada tek başıma kaldım. Tek başınalık koydu bana. Ölüm değil. Anladım ki insanın kendisi olması için babasını kaybetmesi gerekirmiş. Kendim oldum.
İnanıyorum ki babam yaşına erişebilir miyim bilinmez ama erişeceğim günlere dek beynelmilellik tek dayanağım olacak. Babama benzediğim için. Öyle söylense de o bir başkaydı, tekti ve şahsına münhasırdı. İyi, gerçekten iyi, çok iyi baba, baba insandı vesselam. Bizim daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Az buçuk ona benzesem de zorda kalmadıkça ‘Beynelmilelim’ lafını asla kullanmayacağım. Olur ya bir biçimde buluştuğumuzda yanımda beynelmilelliğimi götüreceğim hediye. Tek cümle: Beynelmilelliğimiz iki ruh bir beden, bir beden iki ruh; babam ve ben…
Bu arada en sevdiği renk beyazdı. Sade beyaz…
Asla senin düzeyine ulaşamayacağımı bile bile babalaşmaya çabalarken hayat denizi dalgalandıkça dalgalanıyor, durulmuyor babam. Daraldıkça daralan, her karaltıda yaralanan tam adaletsiz bir kısır döngü yaşıyoruz ne yazık ki. Oruca durmuş aklımda beynelmilellik ipine sarılıp kurtulan bir baba ve bir beynelmilel benlik var içimde. Evelallah. Bu benzeşme kutsallığı her baba ve evladına nasip olmaz. Bu beynelmilellik öylesine bir aşk ki her zorda kalış evremde bir defa daha yakınlaştırır beni sana. Beni babama.
Aklını seveyim beynelmilel babam, zamansız ve mekânsız o boyuta evrilmeseydin birlikte yürürdük akıl yolunda iki beynelmilel yolcu olarak. Babam ve ben. Ben de babamla yürürdüm beynelmilelce…
Hayat boyu karşılaştığım hat boyu karşılaşacağım ruhsuzluklara direniş yetkinliğine kavuşmamın mucidi babamdır. Yolculuğumun tek dayanağı ise beynelmilellik. Şu er doğmuşluğu yarım asra tam dayandırdığımız günlerde yine içim sızlıyor. Beynelmilel babam öyle bir ‘adalet’ sapması var ki millet yollara düştü. Eğer yaşıyor olsaydın dünyan, bölgen ve memleketinde dönen dolaplara, azgınlığa ve başıbozukluğa senin de için o biçim sızlardı. Adımı değiştirmediğime de hayıflanırdın. İçin sızlardı ama ‘ben beynelmilelim’ der işin içinden çıkardın.
Bu nedenle babamsın, o nedenle evladınım. Fakirmişiz ne gam, sen de ben de bir türlü iktidar olamamışız ne dert, bu memleket bizim. Dediğin gibi ‘geçer be yavrum’ çizgisinde baba oğul birlikte ebediyen yürürüz…
Yaşadığın sürece kalbine mühür, beynine mil çekilmişlere inat beynelmilel kelimesini kullandın. Ben de sana ait kılacağım. Babam da babası da en delikanlısından beynelmileldi diyerek. Ve kabrine her merhaba yollayışımda yenileneceğim. Kalbimde atacaksın harikulade. Sonsuz rahatlayacağım. Babam beynelmileldi, ben de öyleyim diye.
Belki de ileriki yaşlarımda senin gibi ‘Ben Beynelmilelim’ derim. Karadeniz yüzlü Denizim de bizden sonra, kendinden sonrakilere ‘Beynelmilelim’ der beklentisiyle…
Yine elimden tuttun dost adam doğruyu gösterdin. Sanki bir baba ve oğlu, bir baba ve kızı kol kola yürüyoruz. Her haliyle sonsuza. Beynelmilelce…
Beynelmileldi benim babam. Laf siyaseten böbürlenme yarışına girdiğinde fırsatını bulup taşı gediğine koyardı ‘Ben Beynelmilelim’ derdi. Ve akan sular dururdu. Babamı enikonu tanıyanlar ‘ben beynelmilelim’ diyeceğini gayet iyi bilirler, sadece vakti zamanını beklerlerdi. Çocukken beynelmilelin anlamını bilemezdim, sormazdım da. Babam hakkında ilk öğrendiğim doğruluk ve dürüstlük abidesi bir kişi olmasıydı. Beynelmilelin de o anlamlara geldiğine inanırdım.
Babam benim, klas bir duruş ve asil bir ruhla yaşadı. Dinli imanlı bir beynelmilel olarak kahramanca, yiğitçe, gururla atlas maviliğe kanatlandı. Zamansız mekânız o sınırsız boyuta uçtuğu günden beri hayatın içinde debelenirken daima babamın beynelmilel duruşuna rastlarım. ‘Yolcu yolunda gerek yavrum’ diyerek en güler yüzlü ve sıcak ve de en samimi kucaklar benliğimi.
Şimdi bakıyorum da eğer yaşasaydı ve ALS olmasaydı denizi karartan imanla, fındık bahçelerini yeşerten inançla, hırslarını bir kenara koyup, ocak ocak atalarının ayak izlerini takip ederdi. Beynelmilel babam da ‘adalet’ için beynelmilelce yürürdü.
Kim bilir yürüyordur belki de veya görüyordur. Yaşasaydı eğer ben de babamla yürürdüm. Yürüyeceğim ben de…
Babam sayesinde beynelmilel oldum. Usulünce beynelmilellik bize de bulaştı. Adının başına ölene dek laz eklendi ama laz değildi. Çepni boyundan beynelmileldi. Beynelmileldi ama Kapıkule’den dışarı da çıkamadı ömründe. Olsun varsın. Biz çıktık da ne oldu. Babadan miras beynelmilel çıktık Dereköy’den dışarı. Döndük birincil neden beynelmilel babam içeri.
Babam beynelmilelliği nedendir neredendir bilmeden, belki de doğuştandır hep beynelmilelce yaşadı. On dört yaşında bir başına korkmadan kaçıp düştüğü gurbette mezarlıklarda bile yatmışlığı var. Sonra emeğiyle kurduğu bir düzen. Ve alın teriyle yetiştiği biz.
İyi bir Halk Partiliydi. Atadan babadan partiliydi. Yaş on on iki ilk mitinge babam götürdü beni. Karaoğlan mitingi. 12 Eylül faşist darbesine kurban giden gençlik yıllarımızdan sonraki partililiğimiz de baba yadigârı. Sekseniki de faşist anayasaya da hayırı çaktı. On yıllar sonra ben de. Lafın gelişi de olsa acayip hoşumuza giderdi bizim beynelmilelliğimiz. En babasından en alasından takılırdık birbirimize. Takıldık kaldık.
Düşünüyorum da yaşasaydı ve ALS olmasaydı yaşına başına bakmaz dere tepe düz ölümüne yürürdü beynelmilel babam da. Yıllar yılı yürüdüğü gibi…
Belki de şimdiki gibi bir makale yazmaya cebelleşirken evden onca ısrara karşın gazeteden çıkıp son nefesine yetişemedim. Ecele yakalanmış meğer garibim. Yanlış yaptım. Geç anladım ölebileceğini. Gerçi helalleşme gibi bir dert yoktu aramızda her ayrılışta helalleşirdik. Buluşmalarda ise capcanlı beynelmilelce kucaklaşırdık. Ondan sonra şu vahşi dünyada tek başıma kaldım. Tek başınalık koydu bana. Ölüm değil. Anladım ki insanın kendisi olması için babasını kaybetmesi gerekirmiş. Kendim oldum.
İnanıyorum ki babam yaşına erişebilir miyim bilinmez ama erişeceğim günlere dek beynelmilellik tek dayanağım olacak. Babama benzediğim için. Öyle söylense de o bir başkaydı, tekti ve şahsına münhasırdı. İyi, gerçekten iyi, çok iyi baba, baba insandı vesselam. Bizim daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Az buçuk ona benzesem de zorda kalmadıkça ‘Beynelmilelim’ lafını asla kullanmayacağım. Olur ya bir biçimde buluştuğumuzda yanımda beynelmilelliğimi götüreceğim hediye. Tek cümle: Beynelmilelliğimiz iki ruh bir beden, bir beden iki ruh; babam ve ben…
Bu arada en sevdiği renk beyazdı. Sade beyaz…
Asla senin düzeyine ulaşamayacağımı bile bile babalaşmaya çabalarken hayat denizi dalgalandıkça dalgalanıyor, durulmuyor babam. Daraldıkça daralan, her karaltıda yaralanan tam adaletsiz bir kısır döngü yaşıyoruz ne yazık ki. Oruca durmuş aklımda beynelmilellik ipine sarılıp kurtulan bir baba ve bir beynelmilel benlik var içimde. Evelallah. Bu benzeşme kutsallığı her baba ve evladına nasip olmaz. Bu beynelmilellik öylesine bir aşk ki her zorda kalış evremde bir defa daha yakınlaştırır beni sana. Beni babama.
Aklını seveyim beynelmilel babam, zamansız ve mekânsız o boyuta evrilmeseydin birlikte yürürdük akıl yolunda iki beynelmilel yolcu olarak. Babam ve ben. Ben de babamla yürürdüm beynelmilelce…
Hayat boyu karşılaştığım hat boyu karşılaşacağım ruhsuzluklara direniş yetkinliğine kavuşmamın mucidi babamdır. Yolculuğumun tek dayanağı ise beynelmilellik. Şu er doğmuşluğu yarım asra tam dayandırdığımız günlerde yine içim sızlıyor. Beynelmilel babam öyle bir ‘adalet’ sapması var ki millet yollara düştü. Eğer yaşıyor olsaydın dünyan, bölgen ve memleketinde dönen dolaplara, azgınlığa ve başıbozukluğa senin de için o biçim sızlardı. Adımı değiştirmediğime de hayıflanırdın. İçin sızlardı ama ‘ben beynelmilelim’ der işin içinden çıkardın.
Bu nedenle babamsın, o nedenle evladınım. Fakirmişiz ne gam, sen de ben de bir türlü iktidar olamamışız ne dert, bu memleket bizim. Dediğin gibi ‘geçer be yavrum’ çizgisinde baba oğul birlikte ebediyen yürürüz…
Yaşadığın sürece kalbine mühür, beynine mil çekilmişlere inat beynelmilel kelimesini kullandın. Ben de sana ait kılacağım. Babam da babası da en delikanlısından beynelmileldi diyerek. Ve kabrine her merhaba yollayışımda yenileneceğim. Kalbimde atacaksın harikulade. Sonsuz rahatlayacağım. Babam beynelmileldi, ben de öyleyim diye.
Belki de ileriki yaşlarımda senin gibi ‘Ben Beynelmilelim’ derim. Karadeniz yüzlü Denizim de bizden sonra, kendinden sonrakilere ‘Beynelmilelim’ der beklentisiyle…
Yine elimden tuttun dost adam doğruyu gösterdin. Sanki bir baba ve oğlu, bir baba ve kızı kol kola yürüyoruz. Her haliyle sonsuza. Beynelmilelce…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder