ŞİİR SUYU…
MAVİ GÜNEŞE DEVAM
Mavi güneş doğuyor değişik
gözlerde
Fotoğraf kanarya sarısı
Hasretlik sarılışta köy seyri
Ucundan tutulan tutku ötesi
yalnızlık.
Masal bunalımında kadınlar
Sezgisi ezgisi altıncı duyu
Beden Türkçesiyle çalışıyor
cinsellik
Sel gibi topluyor beyin içi
dağınıklığı
Üçgen temeller üzerine
yaratılmışlık dürtüsüyle
Göz ardı ediliyor mahşerin dört
atlısı
sinemalar uçan kamerayla
Bütün seyirler alacaklı
Dağlardan romantizmin romanı
akıyor
Ay müziği çalınıyor viran
köylerde
Ölüsüne bir tas suyu dökeninde
Oy anam oy dökmeyenin de
Kaygusuzca karanlığa işeyen
bacaksız
Demiri işleyenin de
Sırtına dokunacak yabancı bir el
beklentili
Bacaklarda peşin fikir
kurgulaması
Uç anıların dağınık öfkesi
Suskunluk çekirdeğinde
Çift tabancalı muhtar çekincesi
Ve Yaz geleneğine ayarsız işgal
Vurgusu durgusu altıncı his
Nice vurgunlardan dönmüşlük var
Sağlıkla sağılmışlık
Esenlikle mavi güneşe dağılmışlık
Ortada yamalı bohça yaşam artığı
Sonsuz çölde gezinti temaşasıyla
devamlı
Yapay göllerde dirilen ay mavisi.
Ucundan tutuşluyor masal
bunalımlı sezgiler
Mavi düşlerde altıncı duyu
Duyurunun mihengi altıncı his
DEĞİRMEN SUYU
Ersiz dilsiz bölgelerde şiirle
flörtleşiyorum
Eşsiz dağ köyünden kalkıp
gelen demirci gibi.
Şehir evlenmesine gün doğdu yine
Çekiçler öksüz,
orağı kırılmış yaşlı çiftçinin
Çarklarda inim inim inlenilesi
zirve sarhoşluğu
Başlangıcın bugününe dönük
Paydos saatlerinde serinlik
Hastalık dağından piyesler
sahnelenir.
Tolstoy’ dan kalın ciltler okunur
Oklar kırık dökük sineye saplanır.
Oya oya işlenmiş ışıklar geceye
savrulur.
Savunduğunca savun korkmadan
asla,
Değirmenin suyu çekildiğinde
Taşıma suyla ahbaplık
Şeker bombası sivri uçla ışınlara
takılır
Mahkemede cinnet geçirir izleyiciler
deniz köpüğüğünde saklanır emek
ekmek tel dolaplarda
Köpüren sularda tek atımlık emek
Ekmek tek lokmalık
Bir de hırka
Görmeden geçen yolcular boğulur.
Değirmenlerde kirli çizmeliler,
çizmeler günü devirir ve
açılırlar
Buğdayı öğüten akarlar akmaz
sükuneti savunur ersizler
dilsizler
arsız yarsız bölgelerde...
YETER Kİ DEĞSİN
Narin bedenini gevşeten bir yüz
olucam sana
Sesimi alçaltarak gözlerine
baktığımda
Ve Yavrum içini titreteceğim,
ağzımı ağzına kapadığımda
Korkma sakın kolumdaki çiçek
bozuğu şehvetten.
Sana sarıldıkça dört bir yana
taşınacaksın
Bir dileğin varsa dile
sergilediğim sevaba günah
silensin
katıla katıla bahtı yama.
Tahtına çıkanda ganimeti delice
yağmalamadan,
Bölüşelim, üleşelim
paylaştığımız zevk yarı yarıya
senin.
Senin eserindir
Kucağına oturacağım,
yüreğime sarıp sevdanı,
burçlarımda borçlanacağım
ilk ben ilk sen sevgiden ileri
düşkünlükten sıyrıldığımız an düş
çılgası
Düşlerde başlayan dayanışma dibe
vurduğunda
Kanımı kaynatan kurmaca yazılar
diyarında
Vurgun üstüne vurgun yiyeceğim
Doymaktan öte ölüm
Ne vaatler yerine gelecek sırayla.
Henüz ne yazıldı,
ne de yarından bi haber
yazılacak muhakkak
İstemeye istemeye açıp okuyacağın
kitap bende.
Devam et, devam et durma
zafer acıdır,acıtır ama zaferdir
Bütünleşemediğin tatlı
harcanışlar sana
Narin tenler ve günahlar
Tanrım tanrım
koca yangınlara küçücük kıvılcım
yeter.
Narin bedenimi gevreten bin söz
aşk üstüne.
Bin bir yüz olucam sana.
ALEMSİN VİRA
Fındık ocağında güç bela yevmiye
Ela gözlerde peştemallı evecenlik
tesirli zirve bir evlik
alemsin vira
Kafasının dikine erkeklik zira.
Eşek şakaları kuşatıyor bahçe
mera
Beli bükülmüş yatık bahçeleri de
Herkül zevke düşkün yamaklıktan
suçlu
Buhranın finalinde bana bak
mesajı
Bravo diyen dillere ot tıkalı.
Erika öfke bolluğunda şaşkın
Kürt kızı toplayıcı,
kardeşi aciz, yeni yetme acemi
Semavi inanışın kırık serçesi ekleniyor
Bekliyor erketede
Kantaşı izinde eğreti geçekler
dağılmış
Kadehlerde öbür dünya tınısı
Dayısı ölmüş
Çok büdük şakalar muazaamlığı
yutar
Siklet dayanmaz tolgaya, olgaya
Fındık küçümenliğinde yitik
alemler canlanır
Yalnız adaya yollanır
İri de ne ki, koskocaman, devasa hayatlar...
YUDUM YUDUM TURLADIM
Gamzelerine dolan hayatı
yudumladım
Kavrulurcasına içime çektim
sönmez ateşi
Ben iflah olmam artık
ciğerim tütüyor, yüreğim özlüyor.
Özgülüm özgünüm
Ayak bileğinden başlayıp beynine
törenle,
Özenle tanışır yudumlar
Bu tırmanışa sende katıl yolculuk
himalayalara
Everest te restleşmeler
Üsleniyorum beyin kanamalarını,
hiper tansiyonu şekeri
şekerim şekerliğinde
Yüksek basınçta daralan kutup yıldızına
kanmayarak.
Yargılanan heyecanlar benim kisi
Ayrı bir yerde duruyor hava
Duruşmaları izlemek senin işin.
Dur durak bilmeden göndere
çekiliyorum,
Her defasında bayraklar yarıya
Bir çocuğum olsun istiyorum kız,
kız çocuğum
Mutlu çocuk mutlu yarınlar için.
Cerrah şarkıcılar söylemesin ilk
ninniyi
Ben söylerim
Kulağına ismini ben sadece ben
İki kulağına da ezanla
Dünya güzeli annesi emzirsin süt
bağından,
Taçlansın pembe açlığı
Aşkı gerçeğe, gerçeği bana
kazısın yontucular
İkinci bahar dolsun mevsimlere,
uzun yaşansın.
Uzun çok uzun
Büyüdükçe büyüsün Sevgim
döksün içini endişe veren
yarınlara,
huzurla hazlanılsın
şaırtan rastlaşmalarda
İthal yakınlaşmaların duygusal
musluğu açık.
Öğleden sonra dostlukları masamda
yatıyor,
Sen soldan üçüncü çekmecedesin.
Bir yığın ıvır zıvırın arasından
kendini bulacaksın,
Arama arama boşuna
sen iflah olmazsın artık.
İçine çektiğin, gözlerime dolan
üzüm buğusudur.
Genlerinde var olan hayatı
yudumladım
Sokaklarda geze geze
KAÇKINLIĞA AÇIK
Bagajında aşk şapkası,
sehpası da idam sehpası
Çöpler arasında çay poşetleri
Uçurtmalar akıyor tembelce göğe
Rengarenk, allı yeşilli
uzun kuyruklarıyla elektrik tellerine
uçları jiletli
Pembeleşen düşlerde sirk
en hasından cambazlar
sirkli sirkçiler
Konaklayışın kapısında palyaçolar
Kapı açık hadi yıldızlara
Uzan ve dayan
Dayanmaz acılara yürek
Kaçıklığa kaçkın bu yürek
Sultan köşkünde uzun yolculuklar
Senle sabahlara kadar
kaptan senle ben ayni kamara
Hayale dalınan Cehennem
Cennet kaçkınlığında zabaniler
Billur cam kürede eşsiz görüntüler
Takma kırmızı burnun ardında
yeşil gözler,
Bagaj uğusunda koca dünya saklı
Paravan arasında aşk tanrısı
ve idam edilir aşk tanrıçası
sopası musa sopası
tek hamlede kızıl deniz
DEMİR YÜREK DEMİR
Görmeden geçmeyeceğim yıldızlı
gecelerde seni
Çoktan terk ettiğim yıldırım hızıyla
yıldızlara
Yalnızlığı da
mıhlayacağım
Son noktayı koyan çıplak göğüslü gecede
Çılgınlığımla yetinme
İzinsiz çıplaklığın kuru çölle
takasını tat
Nice açıklar affedilir,
nerde yerde yakalanmalar kuşkusu
korkusu her dem
Yıpranan fotoğraflarda tombul
ayrılık
Genç dönem diriliğinde acilen
elinden tutamayışın ellisi
Bu son gülmecedir ağlamadan
Mor yaratı fonundan beslenip
Umulan beraberlikler yine aksiliklerle
sevişir
Garipseme bu geçişleri
Sandalın dibi delik, kürek kırık
su alıyor hayat kovası
çeperince dibine dibine
Bir mahmur mavi yolculukta say ki
ergenlik
Veya keyfekederlik
Peteğinden bal deriliyor
yaşamadığınca ipekli kadife
gecelerde
Uzandığın hisar manzarasında
bıraktığın gönül üzgün
Çakmağının ateşinde bir arıbeyi aranıyor
Yanıyor ana kraliçenin ocağı
Kanıyor demir yürek, delikanlılık
Süzülüyor göğe dizi dizi
yıldızlar
ay kirli beyaz parlıyor
bedelsiz ezelsiz
Aynaya düşen silüetin gözleri
yaşlı,
Kan kırmızı
Tüm kırmızılıklara el konuldu
Görmeden geçeceksin ki kara
deliklerden
demir yüreğin erimesin
bulutlu günlerde güneşten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder