“18 MART” ÇANAKKALE…
Vatan aşkı ile kutsallaşan direnişin dönemin yükselen aşırı milliyetçi ve sömürgecilik tutkularına vurduğu en anlamlı şamardır Çanakkale, 18 Mart…
Ve tek cümlede değerlenir o ilahi aşk; Dur yolcu,Çanakkale Geçilmez…
“ Geldikleri gibi gittiler…
Bir gün şafakla birlikte topraklarımıza, insanlarımıza ve mukaddesatımıza saldırmışlardı. İçlerinde nereye, niçin geldiğini bilmeyen masum zavallılarda vardı, haçlı ruhunu yüreğinin derinliklerinde gizleyenler de. Bir süre sonra savaştığı insanlara saygı duyanlar da oldu, kafataslarını memleketlerine kadar götürecek kadar nefret edenler de...
Zafer kazanma arzusuyla toprağımıza ayak basıp arkadaşlarını, ayaklarını, kollarını ve canlarını burada bırakıp, utanarak gittiler...
18 Mart denizde ve karada, siperlerde ve barikatlarda verilen altın yürekli bir direniştir. O altın yürekli direniş tam bir asır önce yedi düvele karşı ve tümünü hizaya getiren kutlu sonun başlangıcıdır…
101 yıl önce, İnsanlık tarihin en büyük siper savaşı başlarken 19. Tümen ve Anafartalar Grup Komutanı komutanı Mustafa Kemal yiğit Mehmetçiğe süngü taktırıp; “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” Emrinde saklıdır ülkenin geleceği.
Çanakkale’de yaklaşık 250.000 şehit verildi, vatan toprağı verilmedi.
Emperyalist ülkeler Çanakkale’yi geçemediler.
Ve Çanakkale Mustafa Kemal’in ileride Atatürk olacağı işaretinin tescillendiği yer olarak tarihe işlendi…
Albay Mustafa Kemal Conkbayırı’nda 10 Ağustos 1915 günü öğleden sonra 04.30′da taarruz emri verdikten kısa bir süre sonra harekâtı tepe üzerinden izlerken bir şarapnel parçası gelir göğsünün sağ tarafına isabet eder.
Mustafa Kemal parçalanan cep saati sayesinde kurtulur.
O sayede Ülke kurtulur…
Dört mermer top güllesidirbu ülkenin tarihini yeniden yazan bu milletin kaderini tayin eden an…
Toplama birleşik emperyalist güçler daha fazla zayiat vererek, bozguna uğrayıp arkalarına bakmadan kaçıp, çekip gittiler. Çanakkale yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri olarak tarihe geçti.
Çanakkale Emperyalist Avrupa’nın İstanbul’a ulaşma sevdasını geçici olarak önledi.
“Çanakkale geçilmez” ana başlığında tarihe şanlı bir destan sayfası eklendi.
Birleşik emperyalist güç birliği donanmaları “Denizlere hâkim olan dünyaya hakim olur”, düşüncesiyle 3 Kasım 1914 yılında Çanakkale boğazı açıklarına demirlediler. Kıyasıya Deniz savaşı 18 Mart 1915’e kadar sürdü.
Emperyal egemen güçler emellerine denizden ulaşamayacaklarını anlayınca Kara Savaşı başlatmak için 25 Nisan 1915’te alaca karanlıkta Gelibolu yarımadasına, her milletten her dinden “toplama askerlerini” çıkardılar. 9 Ocak 1916 yılına dek sürecek mesafesi dokuz on metre olan siper savaşları böylece başlamış oldu.
“Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre. Yani ölüm kesin. Birinci siper dekiler hiç kurtulmamacasına hepsi düşüyor, ikinci siperdekiler onların yerine giriyor. Fakat ne imrenilecek bir soğukkanlılık biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakika sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bie göstermiyor. Sarsılmak yok. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşı’nı kazanan, bu yüksek ruhtur…”
Kahraman Vatan evladı, Kadını erkeği, kızı kızanı siperlerde yan yana işgal kuvvetleri ile çarpıştılar.
Sonu zafer olan bir destan yazdılar…
“18 Mart Çanakkale Zaferi” altı yüz yıllık zenginliğin hapsedildiği fakir Anadolu’ya;
“ Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.”Diyen Büyük Kurtarıcıyı armağan etti.
Ve Emperyalist paylaşımcıların İzmir’de denize dökülmesiyle biten Kutsal savaşın, habercisidir “18 Mart Çanakkale zaferi”…
Sonun başlangıcıdır…
Çanakkale savaş sırasında ve sonrasında dünyada eşi benzeri olmayan barış, hoşgörü ve uygarlık mesajı veren destanlaşan kutsal bir direniştir…
Mustafa Kemal’in; ”Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanının toprağındasınız Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarımızı dindiriniz! Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır” sözü asla unutulmamalıdır.
Her 18 Mart geldiğinde siperlerde ve barikatlarda verilen o altın yürekli direniş mutlaka hatırlanmalıdır; O 18 Mart küllerinden doğacak bir devleti muştulamış ve muştu gerçeğe dönüşmüştür.
“Çanakkale Savaşı kutsallaşan bir özgürlük direnişidir. Ülkeyi ve ülke insanlarını bağımsızlığa taşıyacak adımların ilkidir. Bu onurlu zaferin 18 Mart’ın 101. yılı kutlu olsun!
Şehit ve gazilerin ruhları şad olsun…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder