11 Ekim 2016 Salı

ME-FAZLA SÜRMEZ BU DÜZEN…

FAZLA SÜRMEZ BU DÜZEN…
 
Bu günlerde sanki toptan programlanmış robotlara döndük. Döndürüldük. Birileri aklı esince bizim nereye bakacağımıza neler düşüneceğimize kadar karar veriyor. Ayar çekiyor. Farklı bir düzen dayatıyor. Darbe girişimi sonrasında terörle kanla sınır ötesi savaşla geçiyor günlerimiz. Barış geciktikçe gecikiyor. Canlar yanıyor.
 
Her şeyimizi onlar düşünüyor. Bireysel ekonomilerimize kadaronlar tasarlıyorlar. Sanki ceplerimizde kendiliğinden eriyen paralarımıza kadar. Cebimizdeki parayı bile bize istedikleri gibi harcatıyorlar. Kimlere nerelere vereceğimize onlar karar veriyor. Yoksa kredi çektirtiyorlar. Ekonomik bağımlılığımızı gün geçtikçe daha da artırıyorlar. Bir türlü tam bağımsızlığın, barışın, sevgi ve dayanışmanın, birlik ve beraberliğin yaşanacağı evrensel değerlere yüzümüzü çeviremiyoruz.
 
Bu dayatmacı düzende özgürce düşünüp kutlandıracağımız, o bu nedenler yüzünden insanların kurban edilmediği Barış'ın, Sevgi'nin, Saygının egemen olduğu yarınlardan da giderek uzaklaşıyoruz. Hayat işte...
 
“İnsanlar için varlık içinde yaşamaksa hayat
Neden yoksulların ekmekleri sürekli bayat.
Açlık kol gezerken birileri sürer saltanat
Sakın yanlış anlama Tanrım sende…”
 
Bu bayat hayatın içinde insanların bilinçaltında yer etmiş yer bulmuş yanlışlarını düzeltmek hiçte kolay değildir. Çünkü onlar bilinçaltı eksiklerini başkaları üzerinden giderir. O yüzden bilinçaltı karanlığında kaybolmuşlar kendi bilincine yakınları sımsıkı düzensizliğe hapsederler. Yeni düzen bu diye dayatırlar. Aynaya baktıklarında gerçek kimliklerini asla göremezler. Başka yüz başka beden başka kimlik üzerinden yaşarlar. Binbir surat binlerce poz takınırlar. Hiçbir zaman kendileri olamazlar. Başkalarına bağımlı izin verildiğince yaşarlar ve hizmet ederler.
 
Toplumdaki kişilik erozyonunun ve moral değerlerin çöküşünün en önemli sebebi budur…
 
Son günlerde sanki hepten programlanmış robotlara döndük. Fabrika ayarlarıyla iyice oynandı devletin ve milletin. Birilerinin aklınca, kafası atınca, rüzgâr tersten düzden esince susmaya mahkûm edildik. Döndürüldük biraz da olsa.
 
Oysa; ‘Devrimciler halkının çıkarları için kendilerini feda ederler. Diktatörler kendi menfaatleri için halkını feda ederler.’ Bakarsınız gün olmuş devrimci diktatör olmuş, gün gelmiş diktatörler ise has devrimci. İkisi de yaramaz. İkisinde de çileyi doğrucular ve yoksul kesimler çeker. Tarihin diyalektiği işte.
 
Diyalektik bir örgüdür hayat. Çirkinlik olmasaydı güzellikte olmazdı. İkisi bir arada olmasa aşk olmazdı. Aşk olmasa kötülük doğmazdı. Kötülük olmasa iyilikte olmazdı. İkisi bir arada olmasa yalan olmazdı. Eşitsizlik olmasa eşitlikte olmazdı. İkisi bir arada olmasa para olmazdı. Para olmasa katil olunmazdı. Katil olmasa mazlumda olmazdı. Mazlum olmasa zulüm doğmazdı. İkisi bir arada olmasa masumiyet olmazdı. Buna benzer nice olgular olmasa mutluluk olmazdı.
 
Yarınlarımıza bile sebepsiz yere mutsuzluk dayatılıyor sanki. Farklı bir düzen dayatılıyor…
 
Ne çalındık ne çaldık
Dostun ettiklerine alınmadık.
Tek yanılgımız kalıbına bakıp
Adam sandık aldandık.
Olur, böyle şeyler.
 
Kim bize darbe yapan üst akıl
İster asıl, ister basıl
Apolitik olma politik takıl
İşler iyi gitmiyor velhasıl.
Olur, böyle şeyler.
 
Olur, böyle şeyler ve de gelip geçer. Biz ki donmuş sudan ateş yakıp ısındık, susmayız. Yılmayız asla ve inanırız; Dünü bugün yıkar, bugünü ise yarın. Zalimi ise zulmü yıkar. Savaşı barış yıkar. Yalanı gerçek yıkar. Fazla sürmez bu düzen…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder