27 Mart 2018 Salı

ocak-18

TEŞEKKÜRLER, CHP DELEGELERİ…

Sevgi saygı sözcüğü az gelir CHP delegelerinin yarısından biraz fazlası, toplam delegasyonun yüzde elli sekizi; Siyasal platformda on dakikada pusanlara, araya bir nazım ölçüsü sıkıştırıp onu da eline yüzüne bulaştıranlara, toplumda görünmez adam gibi kaybolanlara, kuru kalabalıkta ise kasım kasım kasılanlara onuncu kez kol kanat gerdiniz, el verdiniz. Hem de kılı kırk yaran bir maharetle, kırkları üzen bir meclisle veya her nasılsa, ucuna uyarına nasıl söylenebilir ise Esenler’e akordu bozuk ayar çektiniz…

Koskoca iki yıl boş boş durdunuz, ortalıklarda hiç görünmediniz, anca kongre zamanı meydana çıktınız. Sözde yol erkân öğütlendiğinizden, kulağınıza bir şeyler fısıldandığınızdan salonda sabırsızca oturdunuz. Birden fazla vurgularla dolu, bu yüzden bilinçli uzatıldığı besbelli, anladığınız ama anlamazdan geldiğiniz uzun konuşmadan sıkıldınız. Sandıklar kurulduğunda gözlerimi kaparım vazifemi yaparım tarzında, bir an evvel sözde demokrasi arenasını terk etmek için oy verme kuyruğunda oflayıp pufladınız. Başkaları için iki yılda bir güç bela kazanılan, sizin cepte bulduğunuz delege pozunda ve rolünde onuncu kez yine halk partisinde halkla kucaklaşamayacakları kazandırdınız.

Kazandırdınız ve sözde kazandınız. İlk kaybı ise bu elli sekizlik yüzdeyle neredeyse bir başına kalan çarpışanların ve onca ısrara rağmen davula tek tokmak vurdurmayanların aksine davul zurna halaylaşmaya yaşadınız. Ve gecenin zil zurna sarhoşluğuna ittiniz nice kayıpları da.

Davul zurna sevindiniz çünkü çok iyi biliyordunuz ki son dakikada bile ekipsiz, grupsuz tekleme oylarla karşınıza dikilenler elli sekizlik güruhtan bir kaçını ikna edip yanına çekebilseydi nal toplayacaktınız. Sınıfta kalacaktınız. Ama neyse ki olmadı ve siz bir kez daha yanıldınız. Bir kez daha yanılttınız. Olsun bakalım. Teşekkürler Esenler CHP.

Teşekkürler CHP Esenler delegasyonu, anladınız mı neyi söylemek istediğimizi?

Siyasetin ana gemisini en teklediği anda, dibi iyice delinmişken, arkada bıraktığı iki yıllık faaliyetler enkazına rağmen, denizde yüzen can yeleklerine hiç aldırmadan bir güzel akladınız. Yalandan kime öykündüğü belirsiz davudi şişinmelerin eline kozu verdiniz. Sorgusuz sualsiz o kozu verdiğiniz ise sanzatu el yapar şimdi malum yerde. Siz ilahi mesajı okuyanı da, okumayanı da birlediniz, derlediniz ama yarın toplumu dertlendireceğinizi unuttunuz. Bazen yalancı iktidarın iktidardan sayılmazlığını bilmezden gelip her defasındaki gibi sakınmadan bol kepçeden dağıttınız. Ele geçen son fırsatı da harcadınız. Aslında hiç de siz aldırmayanlara, makam koltuk kapıp keyfini sürenlere yeni bir fırsat daha yarattınız. Nerdeyse dibe çakılmaya ramak kalmışken, köhnelik erimeye yüz tutmuşken asırlık çınarda çıraklara çıta atlattınız. Çok çok teşekkürler.

Teşekkürler Esenler CHP,  neyi söylemek istediğimi siz hiç kuşkum yok anladınız…

Teşekkürler, çok teşekkürler Esenler’in köşe başlarını tutmuş, kılcal damarlara kadar yayılmış çarkçıbaşı politika cambazları. Siyaset ve kongre tüccarları. Tenekeden lafazan siyaset tellalları. Sıkıştığında kara kalpaklı, mavi gözlü sarı paşaya selam dua sallayanlar, yatsıya kadarlık yalancılar, ülke yansa elin balya balya samanını düşünenler, bu çağda hala din iman mezhep gözetenler, kimleri sevindirdiniz biliyor musunuz?

Onları sevindirdiniz, onları; Kasa başıcıları, köşe dönücüleri, feleği şaşan fesbuk fesleğenleri. fildişi sedef kakma kutucuları, kapalı zarf açık tasnif ihalecileri, yandaş yancıları, tüm kötülüğü ve şaibeleri, tek renkli kelebekleri, siyah laleleri, erenlerle ermeyenleri, üste verenlerle vermeyenleri, silkelendikçe sikkelenenleri, sirke küpüne bal çalanları, kutsalı puta puntalayanları, boş bulduğu mezara sıkışanlar, defteri kebiri sağdan almaya tapanları, soldan dinsiz imansız kafir diye bahsedenleri. Velhasıl kelam iki arada bir deredeki mir kelamları da sevindirdiniz…

Toptan topunuza, çok ama çok teşekkürler. Teşekkürler, CHP Esenler delegasyonu anladınız siz neyi söylemek istediğimi…


Ve teşekkürlerimiz özellikle yüzde elli sekizlik delegasyona teşekkürlerimiz bir sonraki makalemizde de devam ettirilecek…

14 Aralık 2017 Perşembe

DIŞA DÖNÜK GÜVEN VE İÇE DÖNÜK ÖZGÜVEN…

Artık sol, sosyal demokrasi hangi parti tabelası altında olursa olsun hiçbir zaman kolaylıkla iktidara gelemez, getirilmez saptamasını zorlayacak, alabildiğine tersine çevirecek eylemlilik hayata geçirilmelidir. Onurlu ve dürüst kalmaya beceren siyasetçiler işte bu kapsamda analitik zihnin gereği başka başka yollar açmalıdırlar.
 
Bu yolculuk kongre sürecini yönlendirme ve yönetme kararlılığında ve yeterliliğinde olunduğunu göstermekle başlar. Ama yetmez, emek ve cesaret de ister. Gerçekçi katılımı engellemeyen koşullu veya koşulsuz tüm ciddi katkı ve destek isteği aslında eleştirel bakışların bir süreliğine ertelenmesi ile olasıdır. Ayrıca sürecin seçimlik uzantısı da bir kenara koyulmalıdır. Düşünülmelidir.
 
Düşünülmelidir çünkü zaman boşa döğünmeler ve sonuçsuz dövüşler yerine doğrular doğrultusunda ve ilkeler ışığında net olma zamanıdır. Sağlıksız bir araya toplanma mücadelesi verenlerin haklı çıkacağı haklı çıkarılacağı kongre sonuna dek sürer. Gelen günler ve seçimler yanlışta ısrarcılığın acı gerçeğini perçinler. O nedenle bu süreç olumlu olumsuz tüm eleştirilerin sürdürüleceği ancak iç kavgaların da biteceği yapıcı ve yapıştırıcı bir dönemi başlatma yönünde işletilmelidir.
 
İşin özü tek amaç liste kavgası, siyasi ikbale dönük tercihler ve tercihleri yönlendirme zaafı olmamalıdır. Yıllarca hep böyle olmuştur. Bu tavır ilerleyen süreçte durağanlığı, yıkıcı durağanlığı getirmiştir. Yaşananlar hep bu durumdur. O yüzden bu kongre öncesinde ciddi değerlendirmeler yapmak gerekir.
 
Yıllardır dışa dönük güven ve içe dönük özgüven hızla yıpranmıştır. Artık kaybedilenler kazanılmalıdır. Ayrıca solun sindirildiği ve yok edilmeye programlandığı bir zaman aralığındayız. Ülke gündemini belirleyenler ve ülkeyi elinde tutanlar, toplumsal düzeneğin işleyişiyle oynamaya da başlamışlardır. Öyle ki muhalifliğin her türlüsü şiddetli baskı altındadır. Devlet oligarşisi her çeşit direncin üzerine yürümektedir.
 
O halde bu kongrelerde ortak hüznü ve artan sancıyı giderici toplumsal projelerin hazırlığında ve emrinde olanlar, barikat olan ve barikatlar kurmaktan çekinmeyenlere yol açılmalıdır. Yani partide sadece birileri için yönetme ve yönetilme derdi olmayanların aşağıdan yukarı sıralandığı bir süreç yaşatılmalıdır. Kongre süreci belirleyicileri de rasyonel yönetsel yapıya kavuşma gereğini savunmalıdırlar. İlkesi programı olmayan, olsa da birbirine asla uymayan, yılgınlık ve yorgunluk hissettiren, istem ve söylem kargaşasında kendini tek yetkili ve en yetkin görme hastalığından parti kurtarılmalıdır.
 
Kurtarılmadıkça iş çok zor. Zorluğu aşmak asla ötelemeden, dışlamadan, yok saymadan sadece ideolojik değerlendirmeler yapılarak, lider kadro, yönetici kadro, çatışmasına sahne olmadan, bilim dışılığa düşmeden yaşanacak bir kongre ile mümkündür. Sonucunda zor işler kolaylaşır. Parti içi değerlerin ve birikimlerin hangi yönde kullanılabilir olduğu, önceliği ve gerekliliği açıkça önemsenip belirlenirse kitlelere ulaşılır.
 
Yaklaşan kongrede aday destekleme konusunda envai çeşit tercih nedeni bulan emektar sosyal demokratların yıllardır partiyi tanıtımları, siyasi tutum ve sunumları dikkatle izlendiğinde yaşanan akıl tutulmaları açıkça belirginleşir. Tüm açılımlara katkıda bulunmak yerine nasıl direndikleri ortaya çıkar. Yılların birikimi gerçeklere göz kapandığı kulak tıkandığı için yıllar nasıl heba edilmiş anlaşılır. Ancak bu kez bu kongrede böyle olmayacak.
 
Çünkü gerçeği görme ve gösterme, halkın mevcut iktidar karşıtı isteklenmesini anlamlı bir çabaya ve toplumsal bir katılıma dönüştürme zamanıdır. En ağır meselelerin çözümlenmesi şartı yerine getirilmelidir. Ve bu tavırlılık demokrat, yurtsever ve solcu olgunluğun gereğidir.
 
Artık solun, sosyal demokrasinin bu parti tabelası altında kolaylıkla iktidara gelme, getirilme mücadelesi vereceklerin iktidara getirilmesi ertelenmemelidir…

9 Aralık 2017 Cumartesi

MEMLEKETTE SİYASET ZOR ZANAAT…

MEMLEKETTE SİYASET ZOR ZANAAT…
 
İnsanlık tarihi boyunca en büyük talanlara gelmiş bu eşsiz coğrafyada, en bariz şekilde en şiddetli soygunlara uğramış şu zengin memlekette, en hin ve hızlandırılmış yolsuzluğun dibine dek yaygınlaştırıldığı o doğa harikası diyarda bundan böyle siyasetle uğraşmak, siyasetçi olmak veya siyasal görevler üstlenmek zor iş, zor zanaat…
 
Her şey anormal seyrederken, hayat durağanlaşmışken, memleket resmen uçurumun eşiğindeyken, siyaset tamda yakınma noktasına zımbalanmışken,  kendini siyasal çözümler merkezi olduğuna inandırmaya çalışanlara inceden darbe. Zaten iktidar tüm siyasi tasarımların cılkını çıkarmış ve umulmadık manevralara bel bağlamış rotada. Yalandan ona buna nota sallıyor. Yani memlekette çaresizlik diz boyu arttıkça, peşi sıra olumsuzluklar yaşandıkça, belgelerle depremler yaşatıldıkça hemen bir bellek karışıklığı operasyonu.
 
Algısı salgısı bir yana her gün öyle gelişmeler oluyor ki akıllar şaşa. Yok, artık demeye ne güç ne takat kaldı. Direnmeye ne can yetiyor ne de cesaret var sanki. Üstelik malum şüpheli sıfatına bir çırpıda aktarım, yakalanma ve eriştirilme kolaylığı da cabası. Tüm hukuksuzluk hukuksal çerçeveye alındığından tüm siyasal öngörüler zaten en baştan hiçleşiyor.
 
Bu hiçlik ortamında yerli yersiz, haklı haksız uygulanan ise resmen takdir yerine tekdir zorbalığı. Bu zor ve şiddet eğilimi ve keskin iradesi içten dışa, dıştan içe tutmaz. Tutsa dahi kısa sürelidir ve fayda vermez. Geriye sadece şark kurnazı ve şirk cambazı tayfanın acımasız karalamaları kalır.
 
Aslında böylesine dört bir yandan kuşatılmışlık ve aşırı baskının getirdiği stres, yoğun ve yorgun ortam ve kaygan zemin, dirençli ve devrimci bir duruş sergilemeyi kolaylaştırır. Yok edilen, yerinden oynatılan çağdaşlığın, bilimselliğin ve demokrasinin temel taşları yerli yerine gelir. İtinayla harmanlanan karşı devrim süreci gerilemeye, havarileri zırvalamaya başlar. Aynen bu gün yaşandığı gibi.
 
Kaptı kaçtı trafiğinde karşılaşılan hep kötü siyaset iyi siyasetçi, iyi siyaset kötü siyasetçi edebiyatı ve aritmetiğidir. Çıkıp da kimse; “Kötü isek eğer biz kötüyüz size ne. Bizim kötü oluşumuz sizin alabildiğine yaptığınız kötülüklerinizi veya yapacağınız diğer kötülüklerinizi asla meşrulaştırmaz. Bu tavır asla sizi doğrulamaz ve de haklı da çıkarmaz. Sizin kötülüğe dünden meyilli oluşunuzun nedeni de sayılmaz. Ayrıca kötülüğümüzden bizi veya bizden etkilenecekleri kurtarmak amacıyla yaptığınız veya yapacağınız kötülükler sizin de çok kötü olduğunuzu gösterir. Göstermenin ötesinde içten içe kavrulduğunuzu, ardınızdaki kötülüklerinize bahane aradığınızı da açıkça ortaya koyar…” diyemez.
 
Oysa siyasetle uğraşanlar ve siyasal görev üstlenenler asla düzenci değil aksine düzenli bir düzen karşıtı olmalıdır. Kısacası, tek cümleyle geleneksellikle alakası bulunmayan yozlaşmış düşüncelerle devlet içinde konuşlanan hâkimlerin, devlet adıyla ve devlet eliyle zoraki şekillendirmelerine karşı çıkılmalıdır.
 
Çünkü iktidara ulaşmak bir yana siyasette dürüst ve güvenilir kalmak ve direnmek bunca güvensizlik içerisinde en güzeli. Makam ne olursa olsun yönetmeye ve yönetirken insani değerleri yüceltmeye en ciddi adaylık işte budur.
 
Bu memlekette siyasetçi olmak veya siyasal görevler üstlenmek zor iş, zor zanaat olsa da, mutlaka bir gün tam iktidar olmanın yolunu işte bu aday siyasetçiler süsleyecektir…

6 Aralık 2017 Çarşamba

DEVAM; BİRLİKTE KAZANACAĞIZ…

 
Ana Sayfa > Site Yazarları

ERDOĞAN AKSU - yerelgazeteci@hotmail.com 
​KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM; BİRLİKTE KAZANACAĞIZ…
05 Aralık 2017 - 15 okunma

KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM; BİRLİKTE KAZANACAĞIZ…

Kongreler temel ideolojiye dayanarak, detaylarda boğulmadan sorunları her yönüyle çözme işlerliğine kavuşmayı düzenler. Kongreler aynı zamanda siyaseti yaşam biçimi edinenlerin temel kurum ve kurallarıyla yapıyı gözlemlediği ve belirlediği yegâne arenadır. Bu kez bazı sorunlar görüldü ve süreç kısa bir süre İstanbul için durduruldu. Şimdi ise kaldığı yerden devam edecek. Bizde kaldığımız yerden devam ediyoruz. Adayız ve birlikte başarmak adına çalışıyoruz. Birlikte kazanacağız.

En tepeden bir talimatla bu durdurma tavrı iyi okunmalıdır. Demek ki zirvede bir yenilenme arzusu ve değişim beklentisi egemen. O halde bize düşen yıllardır savunduğumuz yenileşerek gelişme düşüncesini hayata geçirmektir. Küçük ve kişisel kavgaları bir yana bırakarak partiyi istenen düzeye çıkaracak kadroların önünün açılmasına destek vermektir. Yani bu yolculukta herkese sorumluluk düşüyor.

En tepe talimat gösteriyor ki şimdi yapılması gereken zamanla altına imza atılamayacak imzalara hapsolmamak gerektiğidir. En olmaz ve ideolojiye uymaz kararları meşrulaştırırken atılan imzaların siyaseti gayri meşrulaştırdığıdır. Siyasetin olmazsa olmazı geleceğin mücadelesine hapsolmaktır.

Zaten bugünden sonrası için yerel ve genel siyasette en büyük sorunları bile basitleştirip çözen, projelendiren bir yapısal bütünlük kurulması şarttır. Bu şartın doğru analizler doğrultusunda gerçekleşmesi için yakın zamanda yapılacak kongreler ise en önemli fırsattır.

Ayrıca başarı veya başarısızlıkta ciddi payı olanlar her kim olursa olsun kongre günü geldiğinde hesap verme cesaretini de göstermelidir. Gerçi kongre ve sonrasında bir biçimiyle yapılanın yanına kar kalmadığı da görülecektir.

Öylesine davranışlarla kızdım, sıkıldım, beğenmedim, değişsin, gitsin tavrı siyasetin örgüsüne terstir. Bu tutum bir ters durumda kongre sürecini sadece kazanmak uğruna her şeyi yapmayı, istisnasız ve koşulsuz her denileni kabullenmeyi getirir. Bu genel şartlama ve şartlanma başta iyi ve makul görülebilir, kimseye ağır gelmeyebilir. Ama bu tip yönetsel adaylaşmaların başarısız olacağı besbellidir. Ve belirgin zafiyet kısa zamanda yakın çevresinden başlayarak ben merkezli dayatmacılığı getirir. Yıllardır ayni şeylere tanık oluyoruz.

O yüzden önce birey olarak kendimize dönüp bakacağız. Aynaya bakmadan, elini taşın altına koymadan, yapay başarı sözü veren veya vermeden tekrardan ortalıkta dolaşmaya asla prim tanımayacağız. Yılların siyaset belirleyicilerini, yıpranmış yöneticilerini, yılların kaybetmişlerini tekrardan aday gördüğümüzde geçmişi sorgulayacağız. Eğer aynılıkta ısrarcı olursak yereldeki her seçimde oranı %15 oya veya daha düşüğüne bağlayan sonucu kabulleniriz.

O yüzden gerçekten bir kurtuluş öngörüsü ortaya koyanlara bir nebze de olsa destek olunduğunda aşı tutar. Sahaya iner, sokağı örgütler, mücadele eder, tavır koyar, olumlu tepkiler alır, halka dokunan etkinlikler düzenler dolu dolu bir iki yıl yaşarız.

İşte en tepedeki beklenti aynen budur…

İşin özü her birimize düşen sorumluluk bu kongrede siyasette her an atak ve tetikte bir anlayışı özümseyebilmek ve o yönde karar vermektir. İleriye dönük amaçlara yönelik uzlaşıyı öngörmeyen, evrensel değerlerle bütünleşemeyenlerin kısa sürede döküldüğü bir gerçektir. Yani kongre kazanmaya yönelik kaynaşmalar uzun süre azim ve canlılık içinde de kalamazlar. İçten içe kanama sürer. Kanamayı durdurmak gerekir.

On yıllardır toplumun dimağına yerleştirilen olduğu kadar olsun, küçük olsun benim olsun, ondan bundan iyisi mi var düz mantığı çerçevesindeki tutum ve yaklaşımlarla gelinen nokta tarihe kaydoldu. Bir kara nokta gibi siyasete güveni azaltan da işte bu modda siyaset yapmaktır. Yani bu çağda siyasetçi olmanın gereği topluma dönük tavır ve eylemliliğin gösterilmeyişidir.

O nedenle bu kez birikimli, donanımlı imajını yayan, sorunları sahiplenen ve analizlere tabi tutarak çözmeye çalışan, kimseyi ayırt etmeksizin kucaklayan bir yetkinleşme yetkilendirilmelidir…

Cumhuriyet Gençlerine Plaket

 
Ana Sayfa > GÜNCEL

Gazetecilerden Cumhuriyet Gençlerine Plaket
30 Ekim 2017
Cumhuriyetin 94. Yıl kutlama töreninin yapıldığı Esenler Cumhuriyet Meydanı'nda yerel gazeteciler CHP Esenler Gençlik Kolları Başkanı Ersel Aydoğdu’ya teşekkür plaketi verdi...
1
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
Gazetecilerden Cumhuriyet Gençlerine Plaket

Cumhuriyetin 94. Yıl kutlama töreninin yapıldığı Esenler Cumhuriyet Meydanı'nda yerel gazeteciler CHP Esenler Gençlik Kolları Başkanı Ersel Aydoğdu’ya teşekkür plaketi verdi...

Gazete Esenler’den Hasan Gürsoy, 7-24 Esenler Haber’den Hüseyin Koç, Litros Haber’den İsmail Danış  ve Esenler Time’den Erdoğan Aksu’nun hazırladıkları “Teşekkür plaketini” gazeteci arkadaşları adına CHP Esenler gençlik kolu başkanı Ersel Aydoğdu’ya, gazeteci, yazar Erdoğan Aksu takdim etti.

Aksu,”bizler yerel gazeteciyiz. Gazeteciliğin zorluklarını yaşıyoruz. Baskıları, yasaklamaları ve her türlü şiddeti yaşadığımız bugünlerde bizlerin yanında yer alan CHP Esenler gençlik kolu başkanına ve Esenler’de demokrasi, hukuk, adalet için mücadele veren ve yasaklara karşı direniş gösteren, alanlarda “özgür basın susturulamaz” diye haykıran gençlerimize teşekkür etmek istedik. Bugün ülkemizde yaşanan bu faşizan uygulamalara ve gazetecilere uygulanan baskılara, yasaklara karşı “özgür basın susturulamaz” diyen CHP Esenler gençliğine teşekkür plaketi az bile” dedi.

“Tüm Yol Arkadaşlarıma Hitap Edilmiş Teşekkür Olarak Görüyorum”

Gazeteci yazar Erdoğan Aksu'dan plaketi alan CHP Esenler Gençlik Kolları Başkanı Ersel Aydoğdu ise yaptığı açıklamada, "Değerli yerel basının emekçileri öncelikle böyle duygu ve gurur verici davranışınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Bu sadece şahsıma yapılmış bir teşekkür olmayıp, şahsımda benim görev dönemimde emek vermiş ve geçmişte emeği olan tüm yol arkadaşlarıma hitap edilmiş bir teşekkür olarak görüyorum. Cumhuriyetimizin ve partimizin yılmaz savunucuları olan CHP Esenler Gençlik kollarının mevcut yöneticilerinin adına verdiğiniz plaketi onurla gururla ve saygıyla alıyorum. Bu plaketi ödünç olarak kabul ediyorum. Benden sonra görev üstlenecek olan genç arkadaşlarımda umarım böyle övgü ile karşılaşırlar. Böylesi ödüllere layık olurlar” dedi.

AKSU; DURDUK YERDE ADAYLAŞMADIK... Flaş Haber 13 Kasım 2017

 
Ana Sayfa > YEREL

ERDOĞAN AKSU; DURDUK YERDE ADAYLAŞMADIK...
Flaş Haber
13 Kasım 2017
CHP Esenler ilçe Başkan adayı Erdoğan Aksu, Sivas Divriği Ovacık Köyü derneğinde bazı mahallelerin delegelerine verdiği kahvaltıda; "Elbette durduk yerde adaylaşmadık. Yıllar içinde hep yol ve yöntem hakkında itirazlarımızı yaptık doğruları gösterdik. Anlattık..." niye aday olduğunu açıkladı...
2
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
ERDOĞAN AKSU; DURDUK YERDE ADAYLAŞMADIK...

CHP Esenler ilçe Başkan adayı Erdoğan Aksu, Sivas Divriği Ovacık Köyü derneğinde bazı mahallelerin delegelerine verdiği kahvaltıda; "Elbette durduk yerde adaylaşmadık. Yıllar içinde hep yol ve yöntem hakkında itirazlarımızı yaptık doğruları gösterdik. Anlattık..." niçin aday olduğunu açıkladı...

“Kahvaltının açılış konuşmasını yapan gençlik kolu Başkanı Ersel Aydoğdu, gençlerin beklendiklerini ve siyasette önceliğin gençlere, kadınlara tanınmasını söyledi.  Adaylaşan veya adaylaşacak olanlara başarı dileklerinde bulunarak, delegelere çok önemli mesajlar verdi.




“Değişmeyen Yenilenmeyen Bir Örgüt Dinamiğine Sahibiz” 

Daha sonra 17 Aralıkta yapılacak olan kongrede ilçe başkanı adaylığını ve neden aday olduğunu delegelere açıklayan Erdoğan Aksu, “Ben memleket nüfusu Otuz milyonken doğmuşum, bu gün 80 milyonuz. Doğduğumda İstanbul yaklaşık 1,5 milyon bu gün 15 milyonu çoktan aşmış, İstanbul dünyadaki 150 ülkeden büyük, Esenler hala köy. Tam 51 sene evvel Babam şimdiki Birlik mahallesi’ne iki göz bir mutfak evimizi yaptığında Esenler köyü ve Atışalanı köyü vardı şimdi 16 mahalleli bir ilçeyiz. O zamanlar iki köyün nüfusu üç beşbin var yok, şimdi 300 küsur bin seçmenimiz var. Nüfus 600 binlere dayanmış. Bunca sene değişen ne var sadece nüfus. Günden güne hep geriye gitmişiz.

Ben Marmara Üniversitesi İşletme mezunuyum. Duvarlara çarptık sonra çalıştık okuduk. Şimdi biz evlatlarımızı üniversiteye göndermekte hele şehir dışında okutmakta hala zorlanıyoruz. Hep ayni manzara. Ayni darlık. Gençlerimiz hep mağdur.Benim babam ve annem atadan CHP’li, 80 faşist darbesinden sonra kurulan SODEP’in de Bakırköy kurucu üyeleri. Buradaki dostların tamamının annesi, babası, amcası veya bir yakını mutlaka CHP’li.

Ben de 1987 yılında SHP Bakırköy ilçesine üyelik başvurusu yapan, 1994 yılında ilçe olduğumuzda belediye meclis üyesi adayı olan bir siyasi akrabanızım. Seçimlerin hemen sonrasında SHP-CHP birleşmesinde Esenler CHP Kurucu yöneticilerdenim. İki buçuk dönem yöneticilik yaptıktan sonra istifa ederek bir daha da yöneticiliğe talip olmadım. Peki, uzun yıllardan sonra bu kez neden ilçe başkanlığına adayız, yönetmeye, kollektif anlayışla hep birlikte yönetebilmek adına niye yola çıktık.


“10 yıllardır Partimiz Uzaktan Kumandalı Yönetiliyor”

Elbette durduk yerde adaylaşmadık. Yıllar içinde hep yol ve yöntem hakkında itirazlarımızı yaptık doğruları gösterdik. Anlattık. Maalesef Esenler’de iyi kötü onca değişime karşın diğer ilçelerin aksine 30 yıldır fazla değişmeyen yenilenmeyen bir örgüt dinamiğine sahibiz dedik. Yani yıllardır ayni yüzlerin hükümranlığı sürüyor. Ayni kişilere benzer roller dağıtılıyor.

Bir başka gerçeklik ne yazık ki gençlerimiz partimizde yükselemiyorlar. Onlara ilerleyecek kulvarlar bir türlü açılmıyor. Kadınlarımız kota malzemesi olarak görülüyorlar dedik. Bir kez daha bunları gür bir sesle söylemek için adaylaştık.

Çünkü ne yazık ki 10 yıllardır partimiz uzaktan kumandalı yönetiliyor. Parti sokma akıl, kulaktan dolma bilgi, fitne, dedikodu ve jurnal kültürsüzlüğü ile darboğaza sürükleniyor. Partimizde gittikçe binlerce yıllık hayat tarzı örseleniyor. Temel ilkelerimizden hoşgörü ve dayanışma yok sayılıyor. Hayata yön veren yaşamsal izlenimler ve reel siyaset içten dışa hırpalanıyor. Uyum bozuldukça bozuluyor. Önyargılı üslup öncülüğünde yeniden yapılanmaların da önü kesiliyor.

Hele son yıllarda daima ben merkezli siyasal açılımlara prim tanınıyor. Peşin hükümlerle rekabet ve parti içi demokrasi hiç işletilmiyor. Yetkin ve deneyimli kadrolar filtreleniyor. Nitelik öğütme mekanizması kurulmuş. Parti içi demokrasi Monarşi ve mutlakiyet tabanlı resmen yok ediliyor. Klişe kalıplarla birbirinin benzeri yönetsel yapılarla Parti iyice kabuğuna hapsediliyor. Taklit ve hep kopya düzeneğiyle çelişkileri bol bir uyumsuzluğa dönük bir işleyişe kapı aralanıyor.

“Solun  Solu Değerlerle Kucaklaşmak Zamanı Gelmiştir”

İşte bunlara karşı çıkabilmek ve sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini hayata geçirebilmek ve eylemleştirmek için aday olduk. Nisandaki referandumla yeni bir rejimin yolları açıldı. Bu yeni rejimin gereksinimi güçsüz ve kompleksli karakterler. Bu egemen güçlerin partimizin dizaynına dönük hamlelerde bulunmasına da bir neden teşkil ediyor. O yüzden bu günden itibaren elinde bir Kurtuluş reçetesi olanlara değer verilecek günleri yaşıyoruz. Bu yapacağımız kongre bu nedenle yeni bir fırsat.
Parti böyleyken doğrusu memleketin geldiği nokta da hepimizi dertlendiriyor. Hepimiz yaşanmaz bir memleket olmaya dönük yüzlerce neden sıralayabiliriz. Şimdilik o konuları değerlendirmeye gerek yok. Herkesçe malum bir karanlığa girdik çıkamıyoruz. O yüzden artık bu yüz yıllık partide ideolojik saptamalar içeren doğrultuda doğruları savunmak ve yeni bir dünya önermek durumundayız. Ben hala gençlik yıllarındaki ideolojimi savunuyorum. Kim ne derse desin yıllar yılı da hiç çekinmeden de savundum. Gerektiğinde solun da solu değerlerle kucaklaşmak zamanı gelmiştir. Emeksiz, fikirsiz bilgisiz yükselmenin görünürde zirve olduğunu ancak aslında hepten kaybediş olduğuna inanıyorum.

“Yükümüz Ağır Ama İşleri Kolay Eylemek Gerekiyor”
Kader belki tesadüflerle şekillenebilir ama siyaset mucizevi boyutta kör itaatle geliştirilemez. O nedenle bu kör kuyu siyasetinden kurtuluş için, tiranlar saltanatından şu garip memleketi kurtarmak için detaylarda boğulmamak gerekiyor. Eğer biz yarın için ortaya özgür düşünce özgün bir tavır koyamazsak otoriteye diklenemez isek, duvarları yıkamazsak, örgütsel manevraları gerçekleştiremezsek, çağ dönük modern önerileri sunamazsak, pratiğe dönük politikalara izin vermezsek sınıfsal anlamda taban kitlelerimizden koptukça koparız.

Maalesef partide tüm yaşanan bu merkezde. Elbette tüm bu negatif gelişmeler de sorumluluk hepimize ait. Bu bilinçle kimseyi sorumlu tutmadan bir yola çıktık. Biz siyasetin alfabesini biliyoruz. Yükümüz ağır ama işleri kolay eylemek gerekiyor. O da hepimizin en vazgeçilmez sorumluluğu.

Bu yolda, yerelde ve genelde partimizi iktidara taşımak yolculuğunda desteğinizi bekliyoruz. Asla kendimiz için değil, sizin için sizden destek istiyoruz. Çocuklarımıza, torunlarımıza, gençlerimize, cefakâr fedakâr kadınlarımıza, analarımıza, bacılarımıza hepimize mutlu bir geleceğin inşası için destek bekliyoruz. Kurtuluş Meclisini Esenler’de kurmak için bizlerle yanyana, omuz omuza ve bir olmanızı istiyoruz. İktidara ulaşmaya birlikte yöneterek bir nebze olsun katkı sunabilmek için bu kutlu yolda birlikte yürümek için destek istiyoruz” “Yolunuz yolumuzdur, yolumuz açık olsun…” dedi.



 

ADAYLIĞIMIZA DESTEK

 
Ana Sayfa > YEREL

ADAYLIĞIMIZA DESTEK BÜYÜYOR…
21 Kasım 2017
CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan Aksu yaklaşan kongre sürecini değerlendirdi; "Bu kongre kendi kendimize bir özeleştiri kongresi olacak gibi görünüyor. Çünkü şu fakir ilçede yıllardır ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı, belediye başkanı adaylığı, milletvekili adaylığı, belediye meclis üyeliği yapmış politik değerlerin tamamı çıktığımız bu yolda bizden yana. Ve fikri hür vicdanı hür delegelerimizin hepsi bu yolu bizimle yürüyecekler…"
0
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
ADAYLIĞIMIZA DESTEK BÜYÜYOR…

CHP Esenler İlçe Başkanı Adayı Erdoğan Aksu yaklaşan kongre sürecini değerlendirdi; "Bu kongre kendi kendimize bir özeleştiri kongresi olacak gibi görünüyor. Çünkü şu fakir ilçede yıllardır ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı, belediye başkanı adaylığı, milletvekili adaylığı, belediye meclis üyeliği yapmış politik değerlerin tamamı çıktığımız bu yolda bizden yana. Ve fikri hür vicdanı hür delegelerimizin hepsi bu yolu bizimle yürüyecekler…"

Devamla, "Uzun yıllardan sonra bu kongrenin içe dönük yarışlarda, ne pahasına olursa olsun kazanma üzerine planlanan kongrelerin dışında bir görüntü var gibi. İlk kez azami siyasi pay çıkarma temelinde inşa edilen kongrelerin dışında bir kongre yaşanacak gibi.  O yüzden bütünleşme hızla oluşuyor, adaylığımıza destek büyüyor. Yani bilimsel düzeyde bildiri tadında bir kongre yapmaya şartlanan bize katılımlar artıyor.

Yerelden genele var olma mücadelesinin önemsenmesi gerektiği bu kez gerçekleşecek sanki. Dış kulvardan çok içte harcanan enerjiden dolayı yorgunluk ve kırgınlıklar bu kez olmayacak. Yani bu kongreyle her kongrede başa gelen süreci baştan kaybetmeye mahkûmluk tescillenmeyecek. Çünkü yarınlar çok zorlu günleri yakınlaştırıyor. O nedenle şartı şurtu bir kenara bıraktık geleceğe yön vermek, yeniden kurmak için risk aldık adaylaştık. Pozitif tavırla, inançlar ve kendi ideolojimiz ile bütünleştirilen bir siyasete dikkat çektik. İnatla bu yolda yürüyeceğiz. Ayrıca bu yolculukta hiç de yalnız olmadığımızı gördük. Delegelerimizin çoğunluğu bizden yana masumane tavır içinde.

İnanıyoruz ki bu kez yaklaşan kongrede ezberler bozulacak, oruçlar bozulacak, malum gezgin kongrecilere prim tanınmayacak. Mevkii kapmak makam çalmak için çakmak çakmak yananların ucuz senaryoları tutmayacak. Çünkü her fırsatta ters köşe yapanların, belleği uyuşturan oyunlarına bu kez fikri hür vicdanı hür delegelerimiz olmaz, bu kervan böyle yürümez diyecek.

Şu fakir ilçede yıllardır ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı, belediye başkanı adaylığı, milletvekili adaylığı, belediye meclis üyeliği yapmış politik değerlerin tamamı ve fikri hür vicdanı hür delegelerimizin çoğu çıktığımız bu zorlu yolculukta bizden yana…

Bizden yanalar çünkü artık günü kurtarmak için değil yarınlar için siyaset yapılmalıdır gerçeğini herkes görüyor. Siyasetçi yakın geçmişi iyice analize tabi tutmalıdır, değişimi asla geciktirmemelidir yoksa yarın çok geç olacaktır herkes biliyor. Partinin artık sorunlar değil çözümler partisi olması gerektiğini herkes istiyor. Özellikle solun tam karşılığı olan bir parti olunması da arzulanıyor. Sol tahlilde tüm enerjisini kendi içinde kaybettirecek sadece sorunlar türetme kötü alışkanlığından kurtulunması için çözümler üretecek bir yapıya destek veriyorlar. Bize güç katıyorlar.

Siyasetin ruhunu matematiksel ve geometrik sayılarla dolduranlarla, bizim yani siyasetin alfabesinden yana olanların kongreleştiği bir kongre bu kongre…

Bu kongrede amacı başarmak, başarmak ve hakkınca yönetmek, yönetmek ve iktidar olmak, iktidar olmak ve iktidar erki ile nimetlerini halkın yararına, ulusun geleceğine kullanmak için hizmet edeceklere omuz veriliyor. Çünkü ahde vefadan iyice uzaklaşanlar ve emeğe gerçekten ayıp edenlere, ideal yönetsel yapılanmaların tersine sadece bireysel siyasi rant devşirenlere bu kez şans verilmemeli sesi yükseliyor.

Son yıllarda böyle kurgulanmış ve kurumlanmış yönetimlerin geldiği nokta, partiyi getirdikleri nokta besbelli. Kurumda demokrasi ve disiplin sapması hat safhada ve tavırlılık, esneklik, etkinlik, işbirliği, hoşgörü ve coşku resmen yok edilmiş. Bu nedenlerle kurumda basit ve anlaşılır ideoloji ve ilkeli duruş özgürleştirilsin isteniyor.  Çünkü bu ülkede bu günden ileriye, yerelden genele siyasal bilince sahip, temel hakları hakkıyla kullanmayı bilen bir kadrosal derinliğe ve devrimciliğe gerçekten ihtiyaç var.

O yüzden biz desteleniyoruz. İşte o yüzden gelmiş geçmiş tüm ilçe başkanları, belediye başkanlığı, belediye başkanı adaylığı, milletvekili adaylığı, belediye meclis üyeliği yapmış politik değerlerin tamamı ve fikri hür vicdanı hür delegelerimizin çoğu çıktığımız bu zorlu yolculukta bizimle beraber. Bizden yana tavır takınıyorlar. Açık kapalı destekliyorlar.

Yolunuz yolumuzdur…"

"İÇİNDEN GÜNEŞ IŞIĞI GEÇEN EYLEMLERE YOLDAŞ OLACAĞIZ…"

 
Ana Sayfa > YEREL

AKSU; "İÇİNDEN GÜNEŞ IŞIĞI GEÇEN EYLEMLERE YOLDAŞ OLACAĞIZ…"
Flaş Haber
27 Kasım 2017
CHP Esenler İlçe Başkanı adayı Erdoğan Aksu; "Aday olduk çünkü asla korkmadan eksik güncelere er, içinden güneş ışığı geçen eylemlere yoldaş olalım, su gibi akan güncele damgamızı vuralım istiyoruz…"
5
Fontu Büyült Fontu Küçült100%
AKSU; "İÇİNDEN GÜNEŞ IŞIĞI GEÇEN EYLEMLERE YOLDAŞ OLACAĞIZ…"  
 
CHP Esenler İlçe Başkanı adayı Erdoğan Aksu; "Aday olduk çünkü asla korkmadan eksik güncelere er, içinden güneş ışığı geçen eylemlere yoldaş olalım,  su gibi akan güncele damgamızı vuralım istiyoruz…"
 
" Bu kongre her kongreden farklı. Nedeni ise eğrisi doğrusuyla kaç kuşağı, kuşakları etkileyecek bir sığlığın içine düşüldüğü gerçeğidir. Bu yüzden iyi düşünülmelidir. Düşündük, geleceğe bu bakış açısıyla baktık ve biz bu kongreye giderken bir karar verdik; Bağımsız bağlantısız adaylaştık. Çünkü basiretli davranmak, geleceği görmek ve geleceği güzelleştirecek projeler ve değerlerle iç içe yaşamaktır siyaset. Aday olduk çünkü asla korkmadan eksik güncelere er, içinden güneş ışığı geçen eylemlere yoldaş olalım,  su gibi akan güncele damgamızı vuralım istiyoruz…
 
İnanıyoruz bu kongre parti içi demokrasiyi hakkıyla hayata geçirecek ve yönetmeye talip lider kadroların iktidar partisi olmaya aday partiye egemen olmasını sağlayacak. Ancak bu yenilik ve oluşacak yeni yöntem ve yönetim görecelidir. Önemli olan ise yurt genelinde iktidara yakınlaşmanın sağlanıp sağlanamayacağıdır. Seçme kriteri sadece bu olmalıdır…
 
Ayrıca bu kongrede kendi içinde muhalefeti olmayan, muhalefet olmazsa olmaz deyip, en cılız muhalefeti bile silen, bünyesinde barındıramayan yoz anlayışın da artık partide gömülmesi gerekir.  Mevcut iktidara nasıl muhalefet edilebileceğinin görülmesi ve bunu gösterenlerin seçilmesi gerekir. Bu yeniden yapılanma ve değişim kongresinde ne derece keskin ve ne kadar radikal muhalefet yöntemleri şekillendirilecek ise bir bir belirlenmesi gerekir.  
 
Bu kez bu kongre tüm yönetim kademelerine kim seçilirse seçilsin hiç fark etmeyecek, aynisi olacak girdabında yine yeniden boğulmak değildir. Olmamalıdır. Zaten öyle düşünüp tavır takınanlar ise yakın gelecekte bedelini fazlasıyla öderler. Durum o haddeye dayanmıştır.
 
Elbette bir siyasi kurumda bazen aşırıya kaçsa da yönetimlere girme çabası, yönetici olma hevesi, üst yönetimlere gidebilme üzerine kurgulanmış siyaset normal karşılanabilir. Bu bir iddia ise eğer siyasetin gereğidir. Üstelik erdemliyse ne ala. Bir nebze de olsa saygıyla karşılanabilir. Ama sonu nereye varacağı açıkça belli, niteliği göz ardı ederek, nicel ayrıcalıklarla siyasette menfaat sağlamak ise bir o kadar yanlıştır. Bu asla solculuğa sığmaz. Partide karşılığı da olmamalıdır. Bu kongrede bu kronik yanlış da düzeltilmelidir.
 
Solculuktan dem vurup her platformda yapısal bir sorun yok,  varsa da zamanla aşılır diyerek, anlaşılması zor dozda kongreyi heyecansızlaştırmak ve kongreyi kazanıp kaybetme sürecine hapsetmek de partizanlıkla bağdaşmaz.  Zaten sonrasında idari ve yapısal sorunlar gittikçe artar. Yapay yönetsel yapılar kısa zamanda durağanlaşır. Bir yapısal karmaşa oluşur. Yıpranma ve yıpratma mekanizması devreye girer.  Böylece toplumsal mesajları algılayamamak, gidişatı bilimsel göstergeler doğrultusunda görmemek yaygınlaşır.  Halktan kopulur uzaklaşılır. Bilinmeli ki bu öngörüyü vakti zamanında durum tespitiyle ele almadıkça üzerine gidilmedikçe her yönetim diktaya evrilir. Bu günkü durum aynen budur.
 
Oysa var olan bozukluğu gidermeye çalışmak, düzeltmek kişisel siyasi faydadan öte ülke yararınadır. Tersine lokal ısrarcılık ise tabanda düşünce ve proje üretebilecek çapta birçok kadroyu da önerme yapmama noktasına iter. Bu kayıtsızlığa sürüklenme ise kamuoyunda partiye güveni de azaltır.
 
Öyleyse partideki kurumsallaşma sürecinin yenilenmesine her türden kadro değişimine gerçeklikleri ve gençleşen ülkeyi görme ölçüsü uygulanmalıdır. Yani bilinç ve bilinçlendirme düzeyi tam, her alanda söz sahibi olabilecek ve ortak kararlara katılıp inisiyatif alabilecek, yetki paylaşıp siyasal etkileşimin önünü açabilecek kadroların yetkilendirilmesi gerekir.  Yani siyaset biliminden nasiplenmiş erişkinlere,  yetişkinlere ve ileriyi gören, yolun sonunu öngören yolculara olanak tanınmalıdır.
 
Yıllardır göz önünde tasvirlenen bu keskin durum aynıyla ve aşkın biçimde sürerken şimdi nitelik ve nicelik açısından en aktif üyeler ve öğeleri bünyesinde barındıran bir partinin bu kongreyi değişimin gerçek yüzü olarak algılamaması yeni yenilgilere zemin hazırlar. Sonra geleneksel alışkanlıklarla bahaneye maharet katma ustalığı da işlemez.
 
Bu kongrede dikkate değer bulunulması gereken tek durum ise tüm iç kavgaların içine niçin sürüklenildiği değil, dışa dönük isyan ve ayaklanmaların zamanını geldiği gerçekliğidir. Bu çizgideki buluşmalarda geç bile kalınmıştır. Bilimsel öğretiler örgütlenmeyi güçlendirir ve tüm başsız başkaldırıları da yönlendirir. Bu kongre artık özgün olmanın, tam karşıtlığın dirilişini, benliğimize belleğimize yerleşen sol değerlerin kazandığını perçinlemelidir. Yeniden bu kusurlu, bozuk düzenin teşkilatlandırılması tüm kongresel çabayı da boşunalaştırır. Statükoculuk ve ideolojisizlik temelinde kökleşen travma ise diğer kongreye dek sürer.
 
Aday olduk çünkü bu sürgün sürgit gitmesin istiyoruz…"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder