TOPUNA KARŞI ÇIKIŞ ŞART.. ERKEN SEÇİM ŞART…
Her türden ama türdeş siyasal iktidara ve istemlerine aykırı düşünmek ve
muhalif eylemlilik evrensel temel değerlerin kolayca el değiştirmesine
veya ele geçirilmesine resmen karşı duruştur. Ancak bu şekilde yeniyi ve
yenilenişi yaratmak olasıdır. Yoksa akıllara saplanmış ne varsa; süsü
püsü, susu pusu, şusu busu, eksiği fazlasıyla sadece bir kereliğine, bir
kerelik fırça darbesiyle de olsa renkli manzara oldubittiye gelir ve
çirkinleşir.
Yine çirkinleşti, çirkinleştirildi. İşte büyük meclise meclis iradesi
dışında meclis başkanı seçilirken olanlar ortada. Ve en cılız aday
seçildiğinden, yani ülkenin slüetini ve aritmetiğini bozan çirkin bir
bloksuz yapılanma şekillendiğinden ve biçimlendirileceğinden topuna
tüfeğine karşı çıkış ve karşı duruş şart oldu.
Şartlanma bu kez topuna karşı yeni seçimdir. Ve topuna tüfeğine karşı erken seçim şart…
Büyük sermaye tarafından verilen görevler yerine getirildi. Emir büyük
yerden gelince çirkinleşti ve çirkinleştirildi manzara. Hem de Millet
hiçe sayılıp, daha yeni verilen oylar çöpe atılıp yüce meclis çatısı
altında. Şimdi elde güncel malzeme kalmayınca, ele güne karşı
mahçuplaşılınca Çin bebek masallarıyla avunmak ve uyguruna denk düşürüp
Çinli mekânlar basmak hiçbir işe yaramaz. Şartlı şurtlu varsayılan
devlet, şartsız şurtsuzluğa teslim olunca nice koalisyonlar işe yaramaz,
kurulmaz, kurulmamalı da zaten.
Aynada boyanan yüzlerin benzerliği kaderin cilvesidir. Ya da ayni
kuaförde süslenen hanımların yüzündeki kader kardeşliği, cilveyle de
değişmez asla. Ayni porselen duruş. İşte çanak çömlek patlaınca aklın
süngüsü düşer ve antika savaşları tekrar tekrar yitirmişlik dolar aklın
raflarına. İşte o kirli raflardan akan alına yazılmışlık hikayesidir ve
aynaları çatlatır. Bir şaşkınlık bulaşır zihinlere ve alın yazılarını
kitaplaştırır yazarlar. Yazının başından sonu bellidir bu kez ve tek
cümleciktir..
Topuna tüfeğine karşı çıkışın resmi manzarasıdır erken seçim. Ve erken seçim şart…
Öyleki montajlanmışın aslı gibi olmayacağı, aslı varken fotokopisi,
derme çatma tesis ürünü gibi ortada kalacağı siyasetin ve doğanın temel
kuralıdır. Adamlığın damında yatmışlıkların da hiçleştirileceği,
hiçleştiği gün gelir. Tatlı duyguları ömür salıncağında sallayanlara,
budalaca dalmalara ve sonradan iç çekişli aldatmacalara karşı çıkış,
karşı duruş elbette hemen peşinden hemen gelir.
Bu kez erken seçim gerçekten şart, eğitimin şart olduğu gibi, yemek içmek gibi…
İsyanın mis gibi kokan ateşi, iş çığırından çıktığında, tren rayından
çıktığında ve geminin dibi delindiğinde tüm dalgalanmaları ve yersiz
dalgınlıkları seyir defterine kaydeder. Kayıtlara geçen eksik duygular
ve yitik duyumlar boşta kalmanın, asıl yürek yanmasının başlangıcıdır
aslında. Finişinde ise aylaklık vurur kaygan zemini. Karşı çıkışlar ve
karşı duruşlar belki biraz hizaya çeker ama siyasetçinin etik yoğunluğu
azaldığından siyatikler azar. Şuursuzca kaldırımlara sürülmeler de
aşındırmaz sokakları. Zorluklara direnmek ve karşı çıkış zindanın
karasına kapılmaktır belki. Asıl kapılmalar ise koalisyona katılma
üzerine şifrelenir. Ama kol kanat kopartan bu kapılmalar da tutmaz bu
kez. Tutsa da tutmaz.
Topuna tüfeğine karşı duruşun karşı çıkışın resmi manzarasıdır er seçim, er seçimi. Erken seçim şart…
Yapılan edilenden sonra mızmızlanmalarla yere eğilen bakışlardaki utanç
ve ilkesizlik tarifsiz telafisiz acılara kapı açar. Gömleğini üstünden
sıyıranların, dudağından ne sarkarsa sarksın, gözlerini nereye dikerse
diksin çaresiz kasırganın vuracağı belliyken manzara aniden değişti,
değiştirildi. Akla hayale gelmeyecek biçimde açık düşüldü. Çıktı çıkar
birileri çıktı, işte devletin o sahte bekçisi görünümlüler nadasa kalmış
tarlaya bostan korkuluğu, bostanlara baston oluverdiler. Ulaşılacak
hedef yedek bırakılınca da suni göllerle sözlenmiş manzaralara,
çirkinliğe en yakın çarka en uzak mesafede yalandan deniz arandılar.
Yeni seçim şart. Er seçim şart. Erken seçim şart…
Zekâsı sivrilenler, korkulanı karşılarında gördükçe zekattan
uzaklaşırlar. Bu sihirle cömert vaatlere de kementçi cemaatlere de
aldanılar azalır. Şamdanların ışıltısında gerilen akıl tüm evrene servis
yapsa da geriler. Çünkü gelir birileri kendiliğinden oluşan merkez
bloğu kırar. O beklenmedik kırılganlıkta yağmur ve çamurla yeryüzüne
iner akılsızlık ve kudurur. O kurguda toprak üstü vızıldamalarda zamanla
çelimsizleşir. Söz verdiğince yükselmek ve hesap sormak hesap vermek
trendine evrilir. Bu söylence ve yönlence kaosunda topuna karşı duruş ve
karşı çıkış meseleye basılı belgeler doğrultusunda çareler aramak,
çözümler keşfetmektir.
Karşı duruşların göz kırptığı muhteşem görsellikte hiçbir zaman son
yazmaz. Güncele ilişkin ne varsa senaryoyu belirler ve çok boyutlu
filmleri çeker, boyutsuzluğa sarar. Ama filmin adı da bir türlü konamaz.
Konaklarda film üstüne film, saraylarda replik üstüne replik planlanır
ancak grup konaklamalarındaki öykünmeler damgasını vurur her öyküye ve
her kareye.
O halde yeni seçim şart. Er seçim şart. Erken seçim şart. Üçten beşe seçim şart olur…
Nedense saydam renkli noktalar hep atlanır. O yüksek atlamada
kırmızıçizgilerin de hepten yalan olduğu anlaşılır. Her uzun atlayışta
yalanların tümü köşe başlarında aklanır. Mercek altına alınan imgelere
noksanlıklar, imgelemelere saf alışkanlıklar eklenir.
Burnu Kafdağındalık güya aslı öyleymişçesine boşluğa hoşluk sarar.
Günahsız dokundurmalar ile ölçüsüz yakuştırmalar ve dengesiz
yatıştırmalar tüm boşlukları belki eşsiz bir meraya çevirir. Ama meramı
belli mera da kim otlayacak belli olmaz. O halden anlamaz çağında fazla
merak ve lisanslı toyluk dirgenlemesi dilencileştirilince oylara
oylamalara sekte vurulur, toylar da toy olmaz.
Topuna tüfeğine karşı çıkışın resmi manzarasıdır yeni seçim. Ve önseçimi arka seçimi bir yana erken seçim şart…
En babasını bile hissizleştiren bir yanılsamadır siyaset kitaplarına
geçen. Siyasa üzerine, asa ölçeğinde tezlere konu olacak bir muhalefet
buhranıdır, asgari müşterekte buluşmalarla netleşip renklendirilemeyen
meclisi manzara. Elbette manzara yine eski manzara olur bu badana
fırçalarıyla rötuşlamalar rötar yapınca.
Ebedi varoluş tabureyi genç yaşlarda yürek temizliğiyle devirmek olunca
yıldızlar altında büyümek de gerçekleşir. Ve kolu kanadı kırık ölüm
kuşunun kızıl ufukta kayboluşuna el sallamaktır marifet. Alaca
karanlıkta bulutun özgürlüğünü kuşanmaktır tüm kahroluşlar. Kefen yerine
kaderin kırk derecelik yakıcı ateşinde serinlemektir. Küllerinden
doğmak ve insanlığa emanet kalmaktır karşı duruşu, karşı çıkışı.
Yani karşı yakalılığın resmi markasıdır manzarayı daha da renklendirmek. Bu minvalde yeni ve erken seçim şart ki şarttır…
Bedavadan karşı duruşların ve söylemde kalan kırpık kıpırdanışların, bir
anda bal çiçek boyun eğişlere dönüşmesi, meramını iyice anlatamamak
bezeli bir uzmanlaşmaya açar bahçe kapılarını. Çünkü olsun varsın,
küpler dolsun boşalsın dilbazlığı bu kez işlemez. Diyar diyar yayılır
kölesel egemenlik ama aşırılan her yürekte her zamanki gibi hiçbir suçu
yokmuşçasına yer bulmak gittikçe zorlaşır. Yürekteki yangınlara su
serperek aklanmak da güçleşir zamanla.
Oysa güneşin ilk ışıklarına yakalanmaktır her karşı duruş. Güneşe en
yakın, en yakın hizada durabilmektir karşı çıkış. Gün olur fildişi
kulelerde dev aynalar ışıkları yarı belinden kırdığında gönüller
aydınlanır, akıllar ferahlar. Sarayvari taş ve kum yığınlarında ve
kehribar kakmalı kalelerinde er veya geç yıpranma başlar, başlamıştı da.
Burçlarından kırılmaya başlamıştı kurgulanan ve yıkılması çok yakınsı
sahte cennetin. Olmadı.
O yüzden yeni seçim şart. Er seçim şart. Erken seçim şart. Üçten beşe seçim şart…
Direnmenin doğasına aykırı düşmeyecek notalı türkülerini yazmak boşa
uğraşmaktır belki, belki de değildir. Belki vasıfsız vazifelilerden
olmak veya kendini öyle saymak hayat ufukta uzaklaşırken, kendi çapında
bir yürüyüş eylemektir hayata dair. İşte o öyküdür zaten öykünülen. O
öyküdekilerdir önderleşen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder