DENİZİN Dİ’ Sİ VE AYDEDEYLE
YILDIZ
ÖĞÜT
Ellerimde kalp atışları
bebeksi
Yalanlar cehenneminde
yanıyorum
Suçsuzum tek suçum
Hilali çıplak gördüm
yıldızları kral
Bıraksana yakamı alemlerin
yılanı
Yol belli yolcu naçar bırak
Bırak ellerimi
Boylamışım denizin en karasını
Dolanırım düşlere
Ki o ne fena gidiştir
yollanırım
Yalanlar korusunda yalnızım
Dosdoğruyum yalansız
Kralı çıplak gördüm hilali
yıldızlı
Talanlar cennetinde darlanırım
umutsuzum
Falanlar filanlarla geçti ömrüm
olsun
Yalanlar değirmeninde
öğütülüyorum hilafsız
Tutsana yakamdan alemlerin
kralı
Hilali çıplak gördüm
yıldızları sen
Ellerimde bebeksi kalp
atışları…
KÜTÜPHANE
Bir deli bir kuyuya taş atar
Bildiğimi bilirim bilmediğimi
Hem de en derin uykulardan
kalkıp öğrenirim
Cahilim öğret bana himmetini
pirim
Denizin sakınılmaz sıcağında
yağmalandım
İstanbul adalarında
yağmursuzum şimdi
Nimetsiz nursuz sabahlarda
kapkara güneşe
Dilimi yutarım dilsizliğimi
haykırırım
Bildiğim yetmez bilmediğimi öğrenirim
Hem de en zalim baskılara
başkaldırıp
Himmetlisi cahili bir torbada
Çekerim kuramı birim
İlk ve son
Denizin dayanılmaz sıcağına
sığınıp yanarım
Kız kulesinde savunmasızım
şimdi
“ Oku rabbin adıyla oku “
söyler aklım
Bilmediğimi öğrenirim
bildiğimi unuturum
Hem de en derin kuyularda
kalıp…
ÖLÜM ANI
Şimdi sen varsın Allahtan
Çok günah işledim çok
Serçe yavrularıyla ağlaşırım
ümitsizce
Şimdi şüpheler kaldırımında
parke taşım
Bağışlayıcının gölgesi vurur
bağrıma
Günahlarım semaya vurmuş
akşamlarda
Ağrır ağrır durur başım
Çok günah işledim çok amma
Serçe yavrularına taşırım
ümitlerimi
Şimdi dost bağında umulmaz
başkalaşım
Bilgenin gölgesi vurur
yaratıma
Sevaplarım dibe vurmuş
sabahlarda
Ağrır sancılanır durur kalbim
Çok çok günah işledim çok amma
Şimdi Allahtan sen varsın
NEFES DARLIĞI
Bir bilsen en umulmadık anda
Ölüm kaç kez yetişti ardıma
Burçlarda al bayrak rüzgarla
sevişirken
Gökteki yıldızlarda kor
saraylar erirken
Nefesi ensemde ölüm yetişti
ardımdan
Kaç kez oturup halleştik sorma
Pençem ölümün yakasında
Anladım ki şimdi helalleşme
zamanı…
Son basamakta durdum zili
çaldım
Açsana kapıyı alemlerin
sultanı
Geldi bi garip tanrı misafiri
Ölümü kaç kez gördü alnında…
Bir bilsen ey sevgili kaç
Hemde en umulmadık anda…
METHİYE
Kırkbeşlik plağım
Pikabın iğnesi kırık
Dönemem
İçimde ne şarkılar saklı
aslında
Ne divane aşklar gizli en
asilinden
Söz verdim bi kere insafsız
Dönemem
Pikabın iğnesi kırık
Kırkbeşlik plağım
Lodosa açık bir balkonda
Denizleyim…
Anlasana beni dönence
Dönemem
Doğuştan solağım…
KIYAMET SENARYOSU
İpek böceği masalı bu
Allı yeşilli
Çıkışı yok gecelerde
dinlendikçe şekillenen
Afiyetler olsun karınca kardeş
Arıların oğul verdiği zaman
canlanırım artık
Karınca kaderince bir yaşama
sarkıp…
Ölümlerden ölüm beğenemedim ki
Yakışmadı bedenime hiçbiri
İpek böceği misali bu
Allı yeşilli
Çalıkuşu yok hecelerimde artık
Ağustos böceği söylesin artık
şarkımızı
Ben içlenir içlenir içerim
Arıların bal verdiği zaman
ayılırım artık
Karınca kararınca bir hayata
aldanıp
İpek böceği mahsulü bu
Allı yeşilli…
SAĞLIK OLSUN
Dermansız diyorlar bu millet
için
Kısır ki kısır görüş alanı
Alansız diyarlar
Kutlu doğum haftasıyla çakıştı
Upuzun ömür
Yağmurlarla yükseldi lale
mevsimi
Titanik gibi batmışım
Buzdağı nafile
Çok geç duyarlar
Gökte bir yıldız kayar aniden
Küser mi küser yol arkadaşım
Her yolunu şaşıran yıldız evim
diye inanıp
Kasar ki kasar yeşil gözlerini
Belki görürüm diye bakar
Ay dedesiz bir sema kapkara
bir çöl
Kokusu kaplamış dört bi yanı
yarin
Görüşe hep bir olup gelin
Ferman kesilmiştir belki
görüşememek de var
Amansız diyorlar
Amansız diyorlar bu illet için
İdam fermanı eğlencelik…
DARP RAPORU
Bu yolda çektiğim eziyete
yanarım
Kalbim sıkışıyor
Lisanı harbice kriz
Bedenimde vezüv yanardağı
Patlar
Kanunlar mecmuasında yüz
estetiği fasılı
Şeytan en nankör arkadaşım
Binbir suratlı
Kefenimi israf etmeyin
kefensiz de yatarım
Melekler örter bedenimi usulca
ve
Bu yolda çektiğim eziyete
yanarlar
Bir bir sayarak geçtim sıratı
Lisanı harbicesi yok başkaca
Bir yola çıktığıma pişmanım bi
yolsuzluğuma
Eza da ceza da cefa da
yanımıza kar
Lavlar kaynatır kırılan
kemiklerimi
Lisanı harbice yeniden doğuş
diriliş
KIRKBEŞLİK PLAK
Sakız adasından kaçtım ve
İnsafsız bir dalgayla seviştim
Cennet kenarında bir köşkte
Deniz anahtarı deniz
Denizim…
Dokuz doğurduğum gün ayıldım
Ve sen doğdun…
Ellerimde minnacık bir kalp
Kalbin koca bi çınar gibi
atıyordu
İyi ki sakız adasından
kaçmışım
Başımda deli dembelek
rüzgarlar
Güneş anahtarı deniz
Denizim…
Sakız adasından deryaya daldım…
Ve
Bir rüya ki tam görülesi…
VERESİYE
Arada bir perde
Çek perdeyi gönlünden
Gel sana nelerim var bak
Dut yaprağından mektuplarım
Gözünü yumma oku oku
Renkli resimlerle bezeli
hadiseleri
Hayat hikayeleri şahsiyetler
var
Fıkralar nükteler var bak
Üç nokta yan yanalar ünlemler
Arada ipeksi tül
Okşarken narin bedenini
Ben sana geleyim bakalım
nelerin var
Ben deniz dut yemiş bülbül
Sen arka bahçedeki gül
Ve ufukta parlıyor deniz
feneri
Arada koskoca dünya…
Okyanusun gülünü kokladığım
gündü
Orada bir yerde, kayboldum…
TAZİYE ZİYARETİ
Hezimet yakın
Güzel konuşurdum önceleri çok
güzel
Her gece ne şiirler düzerdim
bilsen neler
Ve ne sevişmeler yaşardım
şairane
Düşlerde…
Düşlerimde düş kalmadı
Dizlerimde güç derman
Gözlerimde fer
Hezimet şimdi…
Her hezimet yeni bir göç
çağrıştırır
Topla bavulları güzelim topla
Düşelim yollara
alacakaranlıkta
Memleket yakın
Vaat edilen cennet çok uzakta
Kısmetse geceyarısından önce…
MUHALEFET
İki ileri bir geri ise hayat
Hilafsız muhalifim
Bana kal göründü
Asla gitmek yok
Halifeden icazete gerek yok
Kum fırtınalı çöllerdeki
divaneliğe de
Kaç batman som altınsa ganimet
Paylaşmaya gerek yok
Halifeden başka yok ortak
Bir ortak ki hak getire
Aklı paytak
Ganimetin hepsi onun
alternatifi yok
Hilafetin kalktığı gün doğdum…
Denizin doğduğu gün öldüm
Cüppesine cüptüğümün dünyası
Takkeye gerek yok
Kel göründü takke düştü
Takiyeye hilafsız muhalifim
Asla gerilemek yok…
ÇIPLAK KRAL
Lanet planet
Meliki zalim
Maliki Allah kerim
Açılsın örtüler
Hesaba çekilsin ölüm
O kaçıp durulan ölüm nar gözlü
balık
Nur yüzlü yar çarmıhta gerilik
Çarmıh boynumda nazar
Öptü mü sıcacık dudağından
azar azar
Melaike gözlüm dayan
Yırtılır duvar
Darağacına çekilsin ölüm
Vallahi o an yaşar
Gülümseyerek ölürüm…
Akli melekelerim yerli
yerindeyse eğer
Yazarım iki satırcık
Zalim felek…
Her şeyden önemlisi Halik
Halik bilir..
ASİ
Astım asi ruhumu rumuzlara
Astımlı bir havada
Aksırıp tıksırıp duruyor sabahtan
beri
Ve deniz ağlıyor rıhtımda
Sırtımda kamburlaştıran ağrılar
İstim üzerinde bulutlar
Yağmasa da gürlüyorlar usuldan
Bir hava ki astımlı mı astımlı
Ve deniz ağlıyor kucağımda
Seni bekliyorum Kadıköy
rıhtımında
Kızını gör ve git
Astım anılarımı rüzgara…
Ruhumda ruhsuz fırtınalar…
ENDAM
En derin saplantıların
sapağında
En güzel elbiseni giyip
Giyip de gelen ey huri
Hurma gözlü yabani
Arap atı biçimli kısrağım
Soyun da gel içindeki
yalanları
Doğrult içimdeki ademi
yangınlara
Ve sarıl el yordamı sonsuzluğa
Yaşat bir bir unutulanları
Hariçten gazel devri geldi
geçti ise
En güzel huylarını takın gel
Ser derin duyguların yatağına
KURŞUN
Çölü vahaya
Karayı denize çevirdin kızım
Gemileri dalgalara
Denizleri okyanuslara
Okyanusları kıtalara bağladın
Dünyamsın deniz kızım
Boşa dönmüyor artık mavi küre
Zoru kolaya çevirdin kızım
İçimdeki ölüyü dirilttin…
Ve göle çaldın maya
Tuttu ve çözüldüm
KOBAY
Bizans Bizans olalı görmedi
Böyle talan
İstanbulum dayan
Şehirlerin kraliçesine bu
günah yeter
Ehlileşti İstanbul sevdam
Hem de bir daha sevmeye
yeminliyken
Bozdum yeminimi kırktan sonra
Balans balans ayarı gümlediğinde
Başladı talanyalan dolan
İstanbulum diren…
KÜRSÜ
İlk baba dedin gülüm
Konuşmayı sıran gelince yap
Utanmak güzeldir evet
Soranı yanıtla
Sus veya
“ Söz gümüş sükut altındır “
Puslu bir havada buldum seni
Yeniden doğmak güzeldir evet
Asla pusma
“ Mert dayanır namert kaçar “
Sustukça sıran gelecek unutma
Konuşacaksan sıralı sırasız
gönlünce konuş
Bırak babanın öğütlerini
Direnmek güzeldir evet…
Konuştuğunda ilk baba demiştin
unutma…
GÖMLEK
Ateşten gömlek giymekse ölüm
Ölümden gayrı derdim kalmadı
Çöreklenmişim bu ot bitmez
yere
Sakatlar haftası sakatıyım
sanki
Yaralı saka kuşu
Kurşunlara gelesice başım
Ağrıyor ağrıyor ki delirtesiye
Ölümden gayrı çarem kalmadı
Bekleyemeyeceğim artık bu ot
bitmez yerde
Gündoğumunda vuracağım yola
Ölümden öte köyde bekle beni…
KARUN
Aral gölü çöle döndü…
Kadında da güzel ne varsa
O sensin kadınım
Hem kadın hem başka
Ana
Ana gibi yar olmaz
Kabıma da sığmaz taşarım anam
Uyurum usulcacık başım
göğsünde
O sensin kadınım
Hem kadın hem ana
Başka
Ana gibi yar olmaz
Bağdat yerle bir
İstanbul o eski İstanbul değil
Kahrımdan öleceğim anam…
FINDIK
Çok sevilmeden gitmeli insan
Yolculuk var
Kardeşlerimle vedalaşmam gerek
Cümle alemle
Cümle aleme tek cümlecik yeter
Eyvallah
Eyvallah demem gerek
Yolculuk var dönülmeze
Evelallah
Korkmadan giderim
Korkmak yok…
Çok sevmekten gayri insanları
NAZ
Yaz başı
Yaz başladı
Deniz battaniyesinden kopmadı
daha
Limanlar kavuşmalar taşıyor
aklıma
Sıcak sıcak memleket havası
Köşe bucak hasret
Naz başladı
Deniz sudan yatağında
Bi yara ki yüreğimde kapanmadı
daha
Yosun kokuyor geceler
Islak ve nemli
Haz kalmadı…
KANUN
Fırat kıyıları babil
Asma bahçeli manzara sebil
Dicle kenarı Musul
Akıyor Fırat usul usul
Karşıyaka ninova
Ve altın başaklı bir ova
Nemrudun ateşini içtim de
geldim
Korkmayasın artık yanmam asla
Feryatlara ebabil
Asmayalım da besleyelimmici
ölmedi gitti
Bize gelince mi böyle dört
nala gafil
Ey eli yavaş Azrail ne
beklersin
Ferhat dağları deldi
Kart kurtçu bodrumda hapis
Fesat karıştı ölüm ihalesine…
Ferhat dağları deldi.
HAZ
Ardıma bakıp da anılmasın adım
Alemin cahili olmuş alim
Fırsatı ganimet bilenler
Zalim ki ne zalim
Hicret şart olmuş yiğide
Hacetimi göreyim akıllarına
Alim olmuş ama cahil kalmışlar
Zalimin fermanı elimde…
Ben giderim dostlar kalır
Adım hiç mi hiç hatırlanmasın
GİTAR
Gideceksem eğer
Şevval ayında gitmek isterim
Alacaklılarım naşıma haciz
koymadan
Borçsuz harçsız alacaklı
Tüm zevata ödeyip borcumu
Gavatlara hakkımı helal
etmeden ama
Şevval ayında göçmek isterim
Sam yelleriyle savrulmak
denize
Karadeniz şarkılarıyla coşmak
sonra
Arkamdan bir göçmen kuştu o
desinler
Yeter yeter bana…
Eğer gideceksem
İBRAİL ÜÇLEMESİ
Divan kurulmuş zor bi hal
kalerajda
Tuna nehri hep aynı
Uysal tembelliğinde akıyor
Gökgürültüsü yarmış dünyayı
ikiye
Lale bahçelerinde düş
artıkları geziniyor
Meritlere peritlere dadanmış
karıncalar
Akordu bozulmuş akordionlar
marş sarhoşu
Durum beter böcek
Şişeler dolusu ayyaş
Metrosu yol ortası eski bir
konak
Trandafirler döşenmiş
patikalarına
Bravo vallahi bravo size
ormancılar
Kenarlara saçılmış tomruklar
Finalde dava delisi
Ve raydan çıkmışlar
Mister iksler
İksiri fazla kaçmış
insanlığınızın
As or kime ne yürekler kor
Kilimlere dökülünce kelimeler
Ay sarhoşu divana
Tuna nehri tembelce akar
Tavandaki ampul pis sarı…
İBRAİLİN ÜÇÜ
Atom zerresi kadardan denize
Dekor sokakbaşı
Efor limana kadar
Bal gibi yakamozlar baldan
tatlı
Balolar görmüşler eskiden
kalma sihir
Estetik kaygısından kum
zerresinden denize
Temposu düşmüş gemiler
çekeğinin
Kalesi düşmüş kentimin
Topallarım aga topal gibi
Yolları kapanmış bir insanım
Yarı ölmüş
Grup grup fısıldaşmalar
ortasındayım
Deniz kadardan atom zerresine
Adına ister değişim de ister
dönüşüm
Ben eski ben değilim ki
Duvar yıkıldı…çöktü dünya
Sokak aynı sokak…
Sokak başı son durak
BRAİL ÜÇLÜ TAKIMI
Markası yok yaşamın
Eposlarda sırıtıyor ibrail
Favorisi yok bu maçın
Ortada bi maç
Huzura durma vakti geldi de
çattı
İrisimde o eski resim
kalıntısı
Profili değişmiş biraz daha
yaşlı
Maestro çal çal söyle artık
şarkımızı
Madalyonun iki yakası düşman
hattı
Stil steril bir hayat ibrail
Oriant ekspres son kez
raylarda
Palas pandıras saray eşrafına
pera
Rapsodinin bir yerinde gizli
yaşam saklı
Set çekilmiş sokaklara
kurtarılmış
Violet çak smacı duy sesimi
Mor bezeli gözlerde aşk
kıvılcımları
Hırkası yok dervişim…
YAŞAR EGE
Aç gözlü mütercimler
Benden selam söyleyin
anadoluya
Yoldan çıkmış sadakacılara
Ateşe atıldığım gündür bugün
Vallahi de yanmam billahi de
yanmam
Tok gözlüyüm ezelden ebede
Benden selam söyleyin egeye
Denizim garip kalmasın
yarınlarda
Ergeç buluşuruz yeni
doğanlarda
Kına yaksınlar bir yerlerine
yana yana
Aç gözlü mütercimler
Kızım da var oğlum da…
Cennete girdiğim gündür bugün
SILA
Başladığım yer Karadeniz
Irmakları kaynar kazan
Bulutlar ateş topuna dönmüş
Kalbim sırlar kabristanı
Dilim ölmüş lal
Beni bana defnedin
Defne yaprağından yatağa
yatırın
Kıyametim koptuğu gün
Irmaklar taşısın cansızlığımı
Sonlandığı yere karadenize…
ÇOLPAN
Önüm arkam sağım solum sobe
Sekseni görmeden ölmesem
diyorum
Göktekiler duysun şu yerdeki
garibi
Nur saçları karanlığa dolananı
Çok gürültü var çok gırla
Temiz ve havadar bir odadaki
Çocuğum…
Gulyabaniden korkan
Yaşı emeklemeye yakın
Seksen on iki eylülü gördüm
biliyorum
Evren ibnesi yedi gençliğimizi
Pis ve havasız bir odadaki
Gençliğim…
Ölmekten korkmayan
Yası ölmeye yakın
İnadına sekseni görmek
istiyorum
Yerdekiler duysun şu gökteki
garibi
Önüm arkam sağım solum ebe
Saklanmadım saklanmam asla
KULLUK
Yol göründü
Akan toprak evin içinde
Geçici konukluk bitiyor
Sel artığı yalanlarda
konuklukta
Bahçeye açılan odada doğdum
yeniden
Yol vuruldu vurulacak derken
Görüntü bozuk…
Alem düşman emmiye
Aksuya açılan pencerede
boğuldum
Muhteşem manzara artık silik
maraza
Vücudumun arka duvarı çökmüş
Yani ciğer pare pare
Dost gözüktü beygirler
öncesinde
Yol açılır açılmaz gideceğim
Akan toprak evin içinde
Artık daimi misafir
Kel göründü…
YOLLUK
Deniz de olsaydı
Orni de or
Görselerdi çıplak gözle
Bi acayip doğa bu
Doğayı doğanı
Kökleri de sürükledi su
Aktı cirim
Ceviz ağaçları eğilmiş
ihtişamla
Deniz sondurak olaydı
Orni de or
Yoğursalardı çıplak toprağı
Bi acayip yangı bu
Nalanı cananı
Orta yerde orman manzarası
Yangın içimde…
Bir içim su
“ Oy niye hanım niye
Deniz de olsaydı or da
DÖNEM
Oruç ayı fındık ayı
Çakıştılar
Çatalbaş evin altında
İki kardeş bi ana ve onlar
Çalıştılar
Çöle dönmüş çiftliğin ortası
Güle değmiş özlem iğnesi
Bal ormanı dost kucağıydı
Barıştılar
Fındık ayı oruç ayı
İyi niyetliyim… Ben iyiniyetli
Ama yine dargınlık…
Hesapta dargınlık var
DENGE
Yok artık benim ülkem falan…
Çocuk isimleri değiştikçe
Ülke değişti,ülkem
Gerisin geri volta
Mehteran hasdur
Kızımın adı inadına deniz
Oğlumun ki ege imanıma dinime
Kararmasın soyumun geleceği
Ülke değişirse değişsin dibine
kadar
Onlar daima ileri en ileri
ileri
Epey ilerde bi çocuk var
emekleyen
İsmi Türkiye
Soy ismi tek yol devrim
İşte o benim ülkem
Tok artık benim karnım
Değme yalanlara…
ÇATLAK
Eşek arısı gibisiniz valla
Bi daire çizerim önce havaya
Sonra topunuz içine hapis
Basarım spreyi
Sallayın iğnelerinizi ne yazar
Hepsi ıska
Askılarda asılı göz kararı
Çırpınmasız boşu boşuna
Kilidi vurdum kıçınıza
Anırın bakalım anılara
Kim duyacak sizi sesinizi
Bi ok çizerim sonra ucu sivri
Oklar topunuzun alnına zamklı
Eşek arısı bile olamazsınız
valla
ÇIĞLIK
Yağmur çinko çatıya kustu
Ben dinledim
Çamur deryası bu düşe uyandım
Sanki tanrı kullarına küsmüş
Ben dilendim
Islanmasın emeğin gonca gülü
Fındık kadar bir umut
yüreğimde gömülü
Ona sarıldım
Ondan sonra
Yağmur çinkoya küstü
Sanki tanrı kullarına acıdı
Çatıda binbir renk güneş
İnceden ısındım
Ya ben doğmasaydım
Kim ölecekti çığlık çığlığa…
CARTLAK
Bu ziyaret bi taziye ziyareti
Muhalefet şerhim var soy
kütüğüne
Çıplak kral çoktan öldü
Ve giyinik gömüldü
Asiyim evet asiyim
Salının da endamınızı göreyim
Kurşun geçirmez aynalarda
asılı
Vesikalıklarınızı alnından öpeyim
Duvara çivilediğiniz ana baba
resimleri de öldü
Bu ziyaretim size son bi
ziyaret
Bir taziye ziyareti bu
Görüp bilemediğiniz
ölmüşlüğünüze
Benden armağan duyup inanmadığınız
ölümsüzlüğe
Asılım evet…Asil
TIRSAK
Öğütlere kapadım kepenklerimi
Kütüphanelerdeki kitaplara
açığım
Ölüm anımda bile mesaideyim
artık…
Nefes darlığı çeken öğütçülere
inat
Düzün methiyelerinizi hızla
Kıyamet senaryoları yazın durun
Korkmadan utanmadan sıkılmadan
Ne diyeyim sağlık olsun
Hörgücü yamuklar
Darp raporları düzenleniyor en
sahtesinden
Oysa kırkbeşlik plak çoktan
kırıldı
Veresiye aşklara kapılmam
artık
Öğütlere kapadım kepenklerimi
TUTSAK
Ampul patladı
Kobay mıyım ben
Kobayınız mı
Sizi gidinin kovboyları
Pislik at çobanları
İbine at hırsızları
İttirin gidin amarikanıza
Size de markalarınıza da
Özgürlükçü anlayışınıza da
Mıçtırmayın
Kobay mıyız biz
Kobayınız mı
Kolayınıza geldi mi pat içeri
Namahremde kalmadı sayenizde
İşbirlikçiler açın hareminizi
onlara
Haranızı arınızı balınızı
peteğinizi
Topunuz hastirin lan…
Sittirmeyin…
Patlak ampulünüzü
TANIK
Kürsülerdeyim
Gömlek cebimde sen
Karun gibi zenginim
Fındık kadar küçük dünyada
Naz denizinde boğuldum
Kanun çal o eski şarkıyı
Hazdan öleyim kuzeyde
Kürsülerdeyim
Çömlek dibinde ben
Reşit Harun gibi şairim
Şiirlerim şairi ölmüş gibi
yasta
Bir deniz ki mavi lacivert
Köprülerdeyim…
KASIT
Gitar
Basgitarcı öldü
Bit artık brail mızıkacısı
Üçlemeden barışı
Üçün biri kaldı elimde
Gitar öksüz
Elektro gitar sustu
Gitti arıma
Ağırıma
Ağırdan bas notalara idil
Sunalar dolaşıyor aklımda
Git artık brail akordioncusu
Gitarcı bastı gitti
Gitar öksüz…
SUSKUN
Yaşarım
Yaşadım delice
Sıla özlemi koydu en çok
Çolpanlarda bi ışık kaydığında
Kulluk vazifesi yapamadık
vesselam
Yolluğumu unuttum
yolculuklarda
Hatırlarım hartama evi
Hatırladım çok geç
Ben en yaramaz çocuktum
Bir dilim yağlı ekmek
Üstünde kavun çileği reçeliydi
Yolluğum
Yuvarladım oburca
Ben en akıllı çocuk oldum
Yaşlandım…
KIRBAÇ
Dönem dönem akıllanırım
Dengelerim dünyamı
Çatlaklarda çığlık varsa buz
tutmuş
Susarım
Ne kadar içsem seni doymam
Cartlağı çekeceğim bigün evet
Tırsak yüreğim duracak aniden
Tutsağım
Ne kadar hürriyet arzulasam da
Dönem dönem yatarım uslanırım
Mortu çekeceğim o gün varya
Tutsak yüreğim şahlanacak
eminim
Özgürüm…
Ne kadar doysam sana yine açım
SON
Tanıklara danışın
Kasıt var mı yok mu anlaşılsın
Beni benden fazla seven var
sanki
Suskun mu kalayım yani
Bu kaçıncı kırbaç darbesi
Fikrime lösemi
Zikrime isyan miras
Bu kaçıncı yalan durduk yerde
İllaki ölmeli miyim… Şimdi
Tanıklar konuşun
BERAT
Cuma gecesi ikibuçuk
Yağmur dindi
Islanmış ağustos böcekleri
başladı konsere
Yirmi yirmi bir şarkılık bi
şölen
Şöyle yan yatıp dinledim
Yüreğim dingin
Biraz içlendim derinden ama
Çabuk vazgeçtim
Ormanya da orum
Yıl ikibindokuz
Yağmur dindi
Cuma gecesi ikibuçuk
Sanki deniz yanıbaşımda
Kulağımda kara dalgalar
Yeşilgözlü
TABİR
Kaç ocak söndüyse söndü
Asap bozan
Gönder gitsin sürgünleri
Laflar var boğaza takılan
Evlat acısı gibi koyan
Kaç ocak yıkıldıysa yıkıldı
Artık ne sönsün ne yıkılsın
SARMAL
Yılan başlı amcalar mozolesi
Aç karnını kim doyurduysa
Ona tapar yoktur tanrısı
Piramidin içinde bir kutu
piranha
Çıyan başlı amcalar mözesi
En değerli parçası haddini
bilmezlik
Sel artığı bir odun parçası
Çektim fotoğraflarını bastım arabına
Çoban başlı amcalar meselesi
PEŞİN ÖDEME
Sinek vızıldaması eşlikçim
Çamaşır sepeti depmece dolu
Beyazları ayrı koydum
karalardan
Temizlik saati paklanma
Kurşun vızlaması eşlikçim
Eşikten içeri gül kokusu
Adres bal ormanı korusu
SEZGİ
Bir yol ciyaklaması yaşanan
Makası kırılmış bi hayat
Ve sel tufan
Denizi göresim geldi
Okyanusu da
Bir dal kırılması özlemi
Ve dayanılmaz yürek yanması
Yangın değil ama
Bir yel vurdu yaşlandım…
DOĞUTSAL
Bendeniz aksu
Ben deniz aksu babası
Er doğan er
Canina anadan
Canlanan ise o
Ben deniz aksu
Bendeniz deniz aksu
Er doğanla caninadan olan
Adı konmamış deniz kızı
Aksular dökülürken karadenize
Bir patlamadan ormanyaya
“ Biz ol deriz olur “
De aksu bendeniz…
G HATUN
Yüzüç yaşındaydı
Gitti
Gülsün gülsün artık çok
uzaklarda
Deniz döndü
Hatun kişi niyetine dualar
Duydu
Görsün görsün artık çok
uzaktan
Buraları bunları
Deniz güldü
Karşılıklı gülümseştiler
Geldi gitti geldi
Bir asır önceydi
Doğdu
KASET
Kuzine tutuştu
Üstünde koca bi su kazanı
Çorbalıklar doğrandı
Kara lahana
Belki de bu arsız ormanda son
defa
Genzime kaçtı barutun dumanı
Oruç ortası
Yabanıl kemirgen başucumda
mesaide
Aklım tutuştu
DERECE
Usum isyanda
Haklıymışsın birader
Burada herkes her şeyden bi
haber
Ve en akıllısı
Dinine yandığımın cehaleti
Bilgelik olmuş bu dağlarda
Orman artığı adamlık
Başköşede mesaide
Asam kırıldı
DOM DOM KURŞUNU
Ve tanrı domuzu yarattı
Domuzluk etme bre adam
Mealine bak oku
Yetmezse tefsirine bak
Daha anlamazsan sor öğren
Duymakla olmaz ki koskoca din
Bre akıllım domuzluk etme
Hiç duymamışsan da ömründe
bilene uy
Ve unutma
En kolayı namaz niyaz
edebiyatı
Yanına bi tutam oruç
Böyle niyetliysen her daim
Sanırım seni kurtarmaz bunca
ibadet
Gel bre adam domuzluk etme
O sefili de tanrı yarattı
EDİBE
Zarar ziyandayız gene
Çerezliğimiz karımız
Cıvıdı kanımız
Sözde doğa aşıklısıydık
Çok geç kalmışız çok
Aşktan usandık
Zarar ziyandayız bu yılda
Sağlık olsun
DESİSE
Burada akşam ezanıyla
Gerçekten çakallar uluyor evet
Geyik karaca görebilirsin
öğlende
Domuza rastlamadık daha
Ama varmış darı diplerinde
Ayı epey yükseklerde
Kurt her yanda
Burada yatsıdan sonra
yatılıyor
Biz yine sabahçı
Ve deniz döndü seferinden
İstanbulda ağlamaklı
Karadeniz sabah ezanı dinliyor
Benim gözlerim kapalı
ZOR OYUN
Bir iftar vakti oradayım
İyi niyetliyim
Siz bozun oruçlarınızı gecikirsem
Benim ki bozulmazından
Beklemeyin boşuna
Eyiniyetliyim
DALGIÇ
Patates kızart yavrum bana
Yanına mamaliga
Ve tuzlu beyaz peynir
Tulum gibisinden olanı
İki de yumurta kır
Ve yanıma otur
Patlıyasıya özledim desem
yalan olmaz
Deniz gözlü denizimi
Dalga dalga küçülüyorum
Midemde sevda
Ne hevesler harcadım gurbette
DİREK
Mendek çorbası istiyorum
İçi ala fasulyeli
Sıcacık
Ah memleket sevdam ah
Karnımı acıktırdı
Aklımı kurcaladı
Meğer nafileymiş
Torbamda akıl almaz günahkar
İBRETİ ALEM
Üç mermi hepisi kalan
Göz hapsindeyim
Gömleğimde çalınmış sanki
İpten alınmış
Yolsuz kalmışız kime ne
Aklı evvelliği düşmanım ilan
ettim
Gönlüm rahatladı
DOST
Nostalji kasetleri protest
Dinliyorum hazla
Daha bi protest eskiler
Elbette arabeskten iyi dünyası
Kaset devri çoktan bitti
Tak kaseti Semra söylemi de
İçine ettiler ülkenin gittiler
Şimdikiler daha bi fena
Protest de kalmadı
Şiirler şarkılar ilahi formatlı
Kulaklar sağır
KAZMA
Kazan kaldıranda ahali
Nolcak ülkenin hali
Ya ülkeyi güdenlerin hali
Merak etmeye gerek yok
Olacaksa olur en alası
Kızma birader oynar çocuklar
Ebeveynler kızar kızarır
Kazan kalkmışsa eğer
Gül bahçesidir ülkenin ehvali
Çevresi dikenli teller
Ya ülkeyi güdenler
Kanımca arkalarına bakmadan
giderler
A markalı müşkülpesenklikle
Kazın ayağı meseli
BEKTAŞ
Kabristanlara uğrar
demiryolları
Haydarpaşada ölü vagonlar
Bela geri döndü
Leylekler gitmeye durur
erkenden
Şeytani karaltılı gecelerden
geldim
Hatıralarımın hatrına
Sayılı günler var göreceğim
Bilinmedik korkuları hadım
ettim
Vezüz pompei ve herkülle
Ortak noktada uzlaştım
Kabristanlara uğrarım demir
yürekl
BALAT
Zaptiyeler tutmuş kolundan
yolun
Devir yirmibirinci yüzyıl
belki yirmiiki
Yolcular yolsuz
Bekler her kavşakta yavşak
ölüm
Arazi ormanlık ıssız mı ıssız
Hiçkokvari manzaralı
Ve film başlar ve film biter
Zaptiyeler girmiş koluna
yolcunun
Devir on iki eylül sonrası
Yolcular onsuz
Bekler her dörtyolağzında
yavşak evren
Ölüm püskürtür cariyeleri
Zabıtlar tutulmuş yalandan
GAİP
Patozların sesi ulaşır
minarelere
Ayıklanmış insan
Ayaklanmış yine duygularım
Yağmur damlaları dövdükçe
suratımı
İnerim dünyaya
Hiç ölmeyecekmişim gibi
Tekrar doğarım
SONDAN SONRA
Sondan bi evvel
Berat veya
Tabiri caizse ağır yenilgi
Sarmalına girilen çaresizlik
acıtıyor
Artık peşin ödeme zamanı
Sezgiler ötesi yalın gerçek
Doğutsal karmaşa
Gelin hatunlar kısır
Kaset kaset başa sarıyor hayat
Aklımın derecesi çıldırmış
Dayanılmaz sıcak
Domdom kurşunuyla öleydim
Öleydim de dirileydim
Koptu kıyamet
SONRA SON
Edibe yaralanamaz tanrı kuşu
Desiseler bol ormanda
Yol gösteren yolcu
Zor oyunu elbet bozar
Ve dalgıçlar bulur en derinde
Uslanmaz edibi
Direkler arası gerilmiş derim
İbreti alem alemlerde
Öter durum edibe tanrı kuşu
Dostlar bağında söz düellosu
Kazma kürek yalnızlığında
Bektaşi kabristanlarda içer
Edibin sözlerini
Balatta eski bir konak
Gaipten gelen sese uyanıp
Geçip gitmek vardı kolayca…
ÜLFET
Üç gün sonra
Üç gün sonra otoyolun
saklayamadığı deniz
Oturacak kucağımda
Babalar babası olacağım
Ardımda kara dalgaların
savurduğu garabet
İnandım artık en iyisi gurbet
Sabret gönül üç gün sonra
Üç gün sonra iffet
İfrit olmaya gerek yok burda
Barda sazda cazda sevap
Namazda niyazda oruçta günah
En iyisini tanrı bilir elbet
Ama vallahi burdur gerçek
Sabret kanadı kırık doğanım
Üç gün sonra
Üç gün sonra kurtulacaksın
ilelebet
BALKON SAFASI
Balkan harbinin başladığı gün
döndüm
Balkanlara merhaba
Kırkbeş kalibrelik öfkeyim ve
Denizi tutuyorum gölgemde
Balkanlara uzayan köprüden
düşmeyeceğim
Kötülüklerin anasını öpeceğim
dudağından
Göz değmez ise eğer canıma
Balkon sefasından beter safa
Safa geldiniz dostlar
Merhaba balkanlar
ÜÇ BOYUTLU
Üç günlük küskünlük benimkisi
Sedir ağacı kesenler hariç
Dünya yükü benim yüküm
Taşımasını bilmesem ölürüm
Bir hamal vardı desinler
Dünyayı taşıdı sırtında da
Beli bükülmedi billa
Şu üç günlük dünyada saltanat
benim
Sedir ağacından sedire
uzanamadan
Gitmekse sanırım kaderim
Ve bu günlük küskünlüğümü
betimler
DENGİ YOK
Evladıma duacıyım
Denizime
Sudan sebeplere tokum
Bambaşka kapılar açılır aklıma
Sülaleme davacıyım
Evladıma
Denizime duacı
KAVUŞMADAN ÖNCE
Kavim kavim dağılmışız
buralara
Hurma tatlısı yiyerek
Bir cennet köşesi bulmuşuz
Oturup ağlamışız
Vatan vatan diyerek
Neresi ola ki o insanı
içlendiren
Otağ kurulmuş çayırlık
Memesinden bal içtiğim ovalar
Kavlim kararınca yaşamak
DİLCAN
Dilimin yumuşağı kalmadı
Öğüt dinlemeye de kulağım
Yaprak yaprak döküldükçe ömür
Kulağımda denizin şıpırtısı
Derinden ayak sesleri
Eylül akşamlarındaki işkenceyi
gizler
Dilimin kemiği kalmadı
Ağıt yakmaya da nefesim
Ah o facist darbe
Damla damla döküldükçe sabır
Evreni yırtasım gelir
Kulağımda denizin şarkısı
Ayaklarım elektrikli suda…
SAAT DURMUŞ
Ateşim öyle ateş ki
Söndüremez çağlayanlar
şelaleler
Korkutamaz beni şekli bozuk
yabaniler
Ayağı ters basan itler
Hırsım öyle hırs ki
DE FENERİ
Zavoya diye bir yer
Köy ki köyden büyük
Aklıma mukayyet ol tanrım
Zırvaya başladım içtikçe
soykayı
Deniz feneri ılım ışık
Kıyıya yanaştıkça isanın
meryemi
Al dudağından öpeydim birkez
Darağacında kurtarılmayı
bekleyen fani
Artık zavoya diye bir yer yok
Vay ki vaydan büyük
Bakireye mukayyet ol tanrım
Aklımda incilden inciler
Kur an başucumda asılı
Deniz feneri bir yanıp bir
sönüyor
Zavallı bir adam ölüyor…
YATIK YATIR
Horozlar ötüyor zamanlı
zamansız
Haçın altında seromoni
Fenerler yanıyor saraylarda
Yıldızı sönük dinamosu ölü
Binlerce çığlık altında
Horozlandım yine ipek göğün
altında
Açın bol olduğu yerde tok
yatılır mı
İKNA TURU
Veledi yakınım diye yırtsam
yakamı
Tutar belki ahım
Ne suçu var ki garibin
Suç babasının
Diğeri veledi zinasız
Ona da kırsam bana yakışmaz
Allahtan bulasınız gari
Vade dolduğunda görüşürüz
Dursun aklımın bir köşesinde o
masal
Gün olur anlatırım
DERT KÜPÜ
Dört yanım Meryem isa
Fatiha ya sığındım
Haçlı kubbeler de yaradana
İnancım yetti de arttı
Vay aşıma imansız gurbet
Dindan imandan çıktık
Yarım imamlar
DİYAR Dİ
Duvarda deniz
Denizde duvar
Uykum var çok uykum
Ve sonbahar
Yaprak yaprak savruldum
Çıldırık dalgalarla kız
kulesine
Deniz duvar
Duvarda mavi bir göz
Tam öpülmelik
Can kızım en tatlı uykusunda…
ÇAYDA ÇIRA
Çinili sobada mısır koçanları
Çıtır çıtır hayatım
Tutuştu son deminde
Çay kuşu öldü avuçlarımda
Aklımda binbir hayal
Ve sesin çınladı kulağımda
Bir sen bir ben ve Allah
Yani sadece ikimiz
Ve dünya İnönü gibi sağır
Çatır çatır çatlasın yıllar
Hikayemiz gepegenç
ÖZLEM ÇARKI
Rakının gözünde denizi aradım
Masmavi yemyeşil
Vurdun sineme köpüklü köpüklü
İki dünyalık ayıldım
Evelallah artık sarhoş olmam
Rakkaseler döndürse de başımı
Denizin ayakları dibine
yatarım
Masmavi yemyeşil
Düştü rüyama bizim oralar
ISLAMA KÖFTE
Sinekli bakkallar var burada
Bomboni şekerler renk renk
Ulan cumhur seninle olmak
vardı şimdi
Masamızda Boşnak rakısı
Ve birbirinden güzeller
Mezemiz senin eskiler
Sineksavarlar var burada
Pomponlu şekerler renk renk
Ulan tekin durmak lazım şimdi
Necatımız er kişi niyetine
dinçlik
Elbet doğduk öleceğiz
Sinek ufak ama mide
bulandırıyor birader
ISMARLAMA TAKIM
Pilav gününe yetişemedim
Sabri sabrı da işe yaramadı
Mamaliga ile beyaz peynire
talim
Nurdan bir gecede galipleri
aradım
Bulamadım kaşığı kırıkları
Gönlüm kırık benim kanadım
SALI PAZARI
Her öğleden sonra deniz
Aklım kor
Suya yazdım aşklarımı
Artık hangi limanda kimle
buluşursam
Ben şehir şehir dolaşırım
Her ne gizim varsa denizde
Vesselam öğleden sonralara selam
Dünya boş
Ver öğleden sonraları beni
bana
Aklım dursun
DEYİŞ DEVRİ
Ağzımda her tat sen
Nasıl ve kimleysen boşverdim
Benliğim senlen
Deliliğim şimdinin eseri değil
doğuştan
Sırat köprüsünde beklerim
Ağzımdaki tat nar ekşisi
Nasıl ve kimleysem boşver
Senlen benliğim
Ağzımda buruk bir tat
KASIRGA OTU
İç beni her daim
İç ve sarhoşla
Ben zaten sarhoşum
Nolur niye diye sorma
Öyle işte…
Ta o zamandan kalma
Kalık isyanı benimkisi
Ondandır kalabalıkta bile
yalnızlığım
Yalnızlığım bilsen ne
kalabalık
SARDI GERİ HAYAT
Vardır bi nedeni
Bekleyin ve görün
Birlikte söyleyeceğiz o yasak
şarkıları
Aşka en uzak
Ebedi sevgiye layık
Hardır yakar ki bedeni
Söyleyin ve duyun
Birlikte ağlayacağız o yasak
şarkılara
Aşka en yakın…
SANDIK ÖRTÜSÜ
Susadım
Adım unutursan bi gün
Bil ki yaklaşmışım sana adım
adım
İsimsiz mekansız bir ortamda
Bi bakarsın buluşmuşuz
Susadıysan
Ilık ılık içersin bedenimi
Buzlu şerbet gibi dişe çalan
Zamansız mekansız bi limanda
Bi bakarsın mendil sallarım
Hoş geldiysen
Susarım…
ADA
Ağzımdaki lezzeti aldın ölüm
Bende senin
Bende senin ananı
Ne güzel seviyormuş meğer
Cehenneme direk misali
Dudağından bal damlıyor
Diller zehirli
SU TANRISI
Sular soğudu
Sallar delik deşik
Aralardan bakıyor alabalıklar
Karşıyaka buzdan kale
Kalede bir
Bir suya tapar
Perisi pilli bebek
Tanrısı uykucu
Sular soğudu soğudu
Benim ciğerim yanıyor…
İLKE SON
İlk renkli televizyon
ellibirde
Biz de otuz yıl sonra
misafirlikte
Of ulan şu gerilik of
Karşıki dağlar bile yıkıldı
İzledik cümbür cemaat
renkliden
İlerisi gerisi ortada birleşti
Lakabım artık dinozor
Renkli gözlerde lens travması
Şeytan uçurtması otuz yıldan
sonra
Kuyruğunda of ulan şu
gericilik masalı
Anne bi masal anlat bana
İçinde kırmızı gözlü dinozor
bulunsun
FASIL HEYETİ
Fahiş sözler var havada
Israrcı ve yalancı
Soluklanmasam diyorum ama
nafile
Biliyorum öleceğimi
Her nefesle yeniden doğuyorum
Dimdik ve dosdoğru
Banane fahiş sözler var
havadan
İddialı ve yalansızım
Solaklanışımın seneyi
devriyesi…
Biliyorum pusulanacağımı
SUDAN SEBEP
Öğrettiğime de öğrendiğime de
Dellenmeyeceğim
Ve binalar asil kalacak
Şerefeler huzurlu
Asılsam da suçsuz üretilerim
kalacak
Anadan üryan gömün o zaman
beni
Doğduğum gibi tertemiz
Kefen bana lazım oralarda
Yazacağım kefenime bir bir
suçluları
Şerefine hey özgürlük
AYILMAK
Taşımak ne zor seni evlilik
Kazançların en karışığısın
Kaçak köle gibisin
Bir halkası burnunda
Bir halkası bileğimde
Tencere yuvarlanmış kapağı
kayıp
Sarsmak ne zor seni evlilik
KAZAN KALDIRIŞ
Ayıplama yoksulluğumu
Gücüm yetmese de yetecek
Yüreğim var
Bilsen en zenginden zengin
Kayıklar sultan kayığı
Kürekler denizde
Bir dileğim var
Gökten düşen üç elmadan biri
Kınama yoksulluğumu
Ayıplananların başına
Bilsen ne güzeldi her şey
Onca yoksulluk varken
Asıl şimdiki ayıp
KULAÇ
Az güldüm çok ağladım
Kalbim genç kaldı
Bi o kadar da yorgun sanki
Durgun sular yolcusuyum ben
Sırt üstü ölü denizde çimen
nilüfer
Feracesi ejderha desenli
Gülen ayva ağlayan nar
Bir ihtimal daha var
O da inadına yaşamak…
MÜNAFIK TARLASI
Münakaşacıydım yıllarca
Artık müzakereci
Teskereci
Yürüdüğümüz yollar aşındı
Aşımızda bin kepçe hırsızlığı
Müdahaleciler askerlikten
düştü
Akıllarda hala o adi darbe
Testereli…
İTİRAZ KALEMİ
İhtiyaçtan gidiyorum
Zevkten değil
İhtiyaçtan satlık tabelası
Gerçek değil
İstanbul hatırası perdesi
ihtiyaçtan
Gidiyorum yıllar yıllar
öncesine
Lastik pabuçlu çocuk tanıdık
Acı bal gibi gerçek
DENİZİN DE’ Sİ
Kurudum yeşillendin kurudum
Hep kırmızıyı korudum
Kızıl komonist dediler
yıllarca
Korkuldum korkutuldum
Denizim inan
İyi ki sosyalist olmuşum
Ara araştır öğren
Dilersen sende belki
Bakarsın ben olmuşsun
Yine yeşillendi fındık
dalları…
KIRMIZI BALON
Sadakasız toplum özlüyorum
Sadakatsiz toplum ölsün…
Topu sadakatsiz olmuş tüfeği
fişeksiz
Bağımsızlığı özlüyorum
Kasatura ucu zaferleri
“ Ordular ilk hedefiniz
Akdeniz “ i
Ve illaki İzmir’i gavur İzmir’
i
Anasını da alıp gelen
Karşıyakalıları
Sevdasız adam olmaz
Seviyorum Deniz’ i ve
özlüyorum
İzmir’in dağlarını da…
EVREŞE YOLLARI DAR
Emrim geldi
Direğim orta yerinden kırıldı
Evrime inat
Evrildik…
Devrimciydik devrildik
Ve acayip sevdik o rüyayı
Evrene inat…
Her gece ayı rüyaya yattık
Dirildik…
Ve emri vaki
Hala burun direğim sızlar…
Sol tarafım felçli
KUŞLUK VAKTİ
Ey şanlı tarih
Jurnallerle şahlandı tarih
Kösem sultan rastığı çekti
raksetti…
Ne itiraflar saklı yastık
altında
Yabancı elçilerin kaleminden
acı zaferler
Her hal Osmanlı fıkrası
tadında
Abdülcambazlar taht kavgasında
Ey şanlı tarih uyuma…
Ey şanlı asker nokta nokta
ZEBANİ
Zembilli efendi başını verdi
Köprülere asıldı canı cananı
Valide sultan hayır hasanat
peşinde
Aksarayda pertev sebilci başı
Korsan miting koydu tek başına
Ve valideler valde mektebine
doluştu
Bir tombalak kadın seslendi
oğluna
“ Memet memet sen uyma onlara
“
Önce memet sonra biz sonra
valde mektebi utandı
Ve pertev nihale aşık oldu
Gökten zembille indi hürriyet
Kırmızı kurdalelerle bağlandık
korteje