KENTSEL YIKIM, KENTSEL YILKI…
İlçede yürütülen kentsel dönüşüm kapsamında bir mahallede riskli
binalardan sonuncusu da düzenlenen törenle yıkılınca bu “yıkım-yapım”
hangi safhaya kadar sürecek akla takılmıyor değil.
Özellikle yaklaşık iki aydır pilav ve çay partilerinde kentsel dönüşüm
hususunda suskun kalan Belediye Başkanı son binayı da yerle bir edip
konuşunca, bu konuşmayı dinleyince bize de bu makaleyi yazmak düştü.
Kentsel Dönüşüm hedefi iktidar tarafından 4 yıl içinde yüzde 30’unu
dönüştürmek ve 100 bin konut olarak belirlenen bir ilçede yaşamak ister
istemez insanı bu konuda master yapmaya zorluyor…
“Toplumsal ilerleme ve ekonomik büyüme insan yerleşimlerinin,
yerleşkelerinin katma değeri ile biçimlenir ise şu olur. Potansiyel
tehlikeler ve karşılaşılabilecek yeni sorunlar maddi girdi
önemsendiğinden daima yok sayılır. Böylece kentsel dönüşüm süreci;
“uygarlığın kaynağı kentler, uygarlığı yok etmek üzere” bilimsel
gerçekliğine bağlanır.
Kentsel dönüşüme bir de bu pencereden bakmak gerekir tüm dönüşüm
yöneticilerinin. Ve herkese bu konuda öteleyemeyeceği, itelenemeyecek
görevler düşer.
Kentler kurarken, sağlıklı, güvenli, adil ve sürdürülebilirlik kavramını
hâkim kılmak amacıyla hizmet edilmediği an sadece söylenenlerle bu gemi
yol almaz, su alır ve batar. Sonuçta, barınmaktan alt yapıya, eğitimden
trafiğe, yoksulluktan işsizliğe, çevre sorunlarından bireysel
psikolojik sorunlara yığınla çözümsüzlük doğar.
Yetki ve sorumluluk kentlilerle paylaşılmadan, uygulanabilirliği hayata
geçirilişi hiç tartışılmamış, ani emir ve kararlarla yol haritası
belirlemek habitat dışı bir yöntemdir. Ayrıca bu define haritası zamanla
insanların da tadını tuzunu da bozar.
Ortaklık ve işbirliğini hiçe sayan fark doğuruyor diye kurgulanan her
adım aslında uygarlaşmanın da önüne engeldir. Bir yığın uluslar arası
örnekler mevcutken içinden çıkılmaz devlet baskısı ve mevzuat faşizmini
yaratacak ve kentsel yaşamı tehlikeye düşürecek, çözümde ortak aklı
kabul etmeyen bu bloksal bağnazlık, kentsel ve sosyal kalkınmayı da asla
getirmez.
20. yüzyıl sorunları 21. Yüzyıla taşınmak istenmiyorsa sorunların asıl
nedenleri olan bu ve benzeri uçuk politikalar sorgulanmadan doğru iş
olmaz. Yaptım oldu, yaparım olur, yıkar geçerim diyerek yeni yerleşim
alanları geliştirmek ise bir anlamıyla apaçık yeni suçlara teşviktir.
Yaşanabilirlik, sürdürülebilirlik ve adalet yerleşmenin temel ilkeleri
ise seçici davranmak gerekliliği de ortaya çıkar. Ama bu şans halka ne
kadar tanınıyor ve tanınacak başka bir muamma.
Yaşanabilirlik evi yıkılana süper lüks daire vermenin ötesinde insan
hakları bağlamında kimlik korunması ve tarihin korunması olarak
irdelenmesi gereken bir kavramdır. Zaten geçmişten bu güne sorunların
oluşmasında yerel yönetimler problem merkezleri olmuş, yani Stö’ler ve
siyasi otorite resmen suç ortağıdırlar.
Şimdi bu yaşamsal sorun çözümlemesinde çemberi yalnızca devletle
sınırlandırmak, yeni çözümsüzlükleri de doğurur. Devlet bölgeler arası
dengeyi sağlayamadıkça, yeni yaşamsal mekanizmalar yaratılmadıkça ve
iktidar kolektif bir anlayışla sorunları çözme gayretine girmedikçe on
yıkıp yüz yapmakla mesele halledilemez.
Deprem bahanesiyle yeni filizlenip kabaran kentler, uygarlığı yok etmek bileti kesmek üzere bileylenir.
Gerçekten sorun çözme inancı ve bilincine uymayan yeni somut çözüm
önerileri sunmayan yık-yapçı mantıkla uygulanan kentsel dönüşüm kangren
olmuş yaraya çözüm olmaz. Lafta çare olur yalnızca.
Yönetim yerine yönetişimi güncellemeyen her iktidar ise yanlışa basar
elindekini avucundakini. Karşılıklı iletişim ve etkilenmeyi gündemine
alarak sorunları kaynağında saptayan, sorunları doğru kavrayan,
yarınları yanıltmayan çözümleri üretmez üretemez iseniz eğer yıkım yeni
yıkımlara gebe olur. En kara günler ise kısa zamanda bu bölgeleri
kapsar. Yenilikçi bir devir açmak için ise artık çok geç kalınmış olur.
Kentsel dönüşümü yapılabilir ve güvenilir kılmanın yolu ise dünya
deneyimlerini izleyip ülkenin kentleşme ve nüfus açısından durum
tespitine dayanır.”
‘Bu konutların her biri ekolojik, enerjik, geri dönüşümlü ve içerisinde
site itibariyle bisiklet yolları, yaya yolları gibi günümüz
teknolojisinin getirdiği bütün imkanları seferber eden bir dizaynda
yapılacak’, diyen başkanı da birilerine havale etmek gerekir ama…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder