30 Kasım 2011 Çarşamba

29 EKİM RECEP-SİYONU



Erdoğan Aksu  
29 EKİM RECEP-SİYONU
Email: yerelgazeteci@hotmail.com

Önümüzde “ Cumhuriyet Bayramı “ var. Peşinden Kurban Bayramı gelecek. 29 Ekim Resepsiyonu yani “ resmi bayramlaşma “ teke düşürülünce, iş karıştı. Türban- başörtüsü keşmekeşinde bitaraf olanlar, rahatsızlık duymayanlar, sıraya girip yüzlerde yapmacık sırıtışla bayramlaşacaklar. Bu resepsiyonu protesto edip katılmayanlar ise diğer bayramlarda, “gayri resmi kırmızı boyalı kurbanlıklar” olarak Cumhurun önüne atılacaklar. Afiyet olsun…


29 EKİM RECEP-SİYONU
           
            Önümüzde “ Cumhuriyet Bayramı “ var. Peşinden Kurban Bayramı gelecek. 29 Ekim Resepsiyonu yani “ resmi bayramlaşma “ teke düşürülünce, iş karıştı. Türban- başörtüsü keşmekeşinde bitaraf olanlar, rahatsızlık duymayanlar, sıraya girip yüzlerde yapmacık sırıtışla bayramlaşacaklar. Bu resepsiyonu protesto edip katılmayanlar ise diğer bayramlarda, “gayri resmi kırmızı boyalı kurbanlıklar” olarak Cumhurun önüne atılacaklar. Afiyet olsun…
            Ne mahir topraklardır bu topraklar her köşesinden zenginlikler fışkırır. Tabii ki Anlayana. İktidarı sürme keyfinin altın çağını yaşayanlar, kadife sıcaklığındaki başkaldırılara bile tahammülsüz artık. Kökü derinlerde bir geçmişe sahip olmakla övünmeye tezattır; bu zenginliği har vurup harman savurmak. Toprak Ana’ ya ihanettir alenen.
            Cumhuriyeti bağla kurbana, cumhuriyetçileri kurbanlık ilan et, şikayet et Cumhura, sonra devlet başa kuzgun leşe, fırkası-hırkası-fesi yan yana muhabbet. Ardından, Bereketli topraklarda dört başı mağrur, başkomutanlık eyle. Vira Bismillah, Allah kurbanınızı kabul eylesin.
            “İde”si olmayan limanlara uğramaz bu gemi. Tel tel dökülmelerin yaşandığı şu talihsiz ülkede, Başkomutan falan diye de tanınmaz, dibi delik gemi kaptanları. Arife tarif gerekmez. Hem köylü hem kentliyiz, hem gelenekçi hem çağdaşız. Linklerde şimdilik bir kopukluk yaşanıyor, yaşatılıyor olsa da; küsmeyiz asla pembe köşke…
            O köşk ki; yarın kimin ev sahibi, kimin konuk olacağı belli olmaz. Ukala elemanların sunduğu gümüş tepsilerden bu aralar, kanepeler yemesek, kızılcık şerbetleri içmesek de olur. Kabul törenleri, ziyafetleri bir başka bahara kalsın. Hem sorarlar insana “mal sahibi, mülk sahibi, kimdir bu köşkün ilk sahibi”… Diye.
            29 Ekim’de köşkün sıcağında üşüyecek cicili bicili, oyalı boyalı Cumhura ve ramsey, damat, sarar marka lacileri çekmiş vekillere mutlu-şen el sıkışmalar, hayırlı bayramlar. Köşk dışındaki Cumhur-u asil’in yüreği sıkışmış, perişanmış, tansiyon yükselmiş kimsenin umurunda değil. Ey ahali yakında seçim var, ger gerebildiğince…Gelsin oylar.
            1923’ten bu yana ulusa emanet 29 Ekim Resepsiyonu olmuş “ Recep-siyon.” Belki de kurban bayramına “gayri resmi kırmızı-yeşil boyalı kurbanlıklardan” sayılacağız bizde. Ancak Çankaya Köşkü’nün “ davetiyeli ayrımcılığı “ körüklemekteki ısrarcılığını da görmezden gelemeyiz.
            Ayrıca unutulmamalı ki “ Kel başı, körün taşı yarar.” …  
19.10.2010
Bu Yazı 248 Kez Okunmuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder