Erdoğan Aksu
Kırklar Kapusu
Email: yerelgazeteci@hotmail.com
Tarihin hafızasını yazı işletir. Sonra sanat olur, sonra hayat. Sonra durduk yerde hapislik olur. Ve tarih yeni baştan başlar. Sözlerin kaydıyla oluşur uygarlık. Her harfin bir resim, her resmin bir sembol olduğu günden bu güne, mahrem perdeler aralanır.
Kırklar Kapusu
01.11.2010
Bu Yazı 101 Kez Okunmuş
Tarihin hafızasını yazı işletir. Sonra sanat olur, sonra hayat. Sonra durduk yerde hapislik olur. Ve tarih yeni baştan başlar. Sözlerin kaydıyla oluşur uygarlık. Her harfin bir resim, her resmin bir sembol olduğu günden bu güne, mahrem perdeler aralanır.
Kırklar Kapusu
Tarihin hafızasını yazı işletir. Sonra sanat olur, sonra hayat. Sonra durduk yerde hapislik olur. Ve tarih yeni baştan başlar. Sözlerin kaydıyla oluşur uygarlık. Her harfin bir resim, her resmin bir sembol olduğu günden bu güne, mahrem perdeler aralanır.
“ Kurşun gibi ağır, kırmızı gelin çiçekleri. Bir kor parçası, üfledi yüreğime üşüten soğuğunu, ayazını. Kürküne büründüğüm ebruli felsefe kuşatılmış. Gölgesine uzandığım demir kanatlı özgürlük nabzımda atıyor. Dolduramadığım çile ilaç gibi yutulmalık. Tarih boyunca ne haksızlıklar var acımsı, yasak savıcı benzer yasalar, titreyen dillerde biçimlenir.”
Bakır ibriklerden dökülür büklüm büklüm güneş. Eski günlerdeki gibi saf ve temiz, ışık yelpazesi. İhale edilmiş ihraçlar ise ateşli sorgularda terler…
Taşa, palmiyelere, papirüslere işlenmiş, karşıyakanın altın ışıklarında yankılanan, yüzyıllar-binyıllar öncesinin sırrı. Gönül sarayına, geçici dünya süsü zorlanmaz. Hiçbir şey eskisi gibi kalmaz asla. Başka dünyalar dolsun ciğerime diyerek, sürekli uç noktalarda seyirteceğim. Öleceğim güne dek, hayata dair ne varsa istifleyeceğim. Tarihe not düşmek adına, inatla hararetle.
“ Pırıl pırıl bir güneş doğdu. Güne uçuşuyor güller, bülbüller. Berrak havayı görmeden kirlenen yarışlara koruyucu duvarlar örülmüş. Kıyamet yolculuğu kıymete binmiş zamanı ahirde. Kıyamete yakın afra tafraya karnımız tok. Kıyam da kıyıma isyanımız atadan beridir..”
Bir varoluş sancısı bu sancı. Öykü sever gençlerin öykü kahramanına dönüştüğü. Yabancılaşan bir hayat çarparsa yüzlere, sonuç Donkişot sembolleşmesi. Eylem kuşuna dönüşmek evladır, hasbahçe balosunda olmaktansa. Tarihin belleğine kim kalıcı yer eder görülür, ileride.
“ Cumhuriyet çalındı, viyaklayan dudaklara. Tek bir sıcak damla. Ay şehrinde nursuz bir gece cumhuriyeti alıp götürdüler. Ne ağız dolusu gülüşler kaldı, ne de ılık bir temas yüreklere. Ve artık resmigeçit izlemiyorum. Doğum gününde bandolar her seferinde, ölüm marşı çalacak korkusuyla.
Tarihin hafızasını zayıflatır, ince ihmaller…
Bu Yazı 101 Kez Okunmuş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder