27 Mayıs 2013 Pazartesi

AKİLLERİN ESENLER GEZİ PERFORMANSINA “ K. RAPORU”…

Akil adamlardan bir kaçının Esenler’e geldiği gün, ‘anneler günü’ arifesinde Reyhanlı’da yine yüzlerce ananın yüreğine ateş düştü, yüreğimiz yandı yine…
AKİLLERİN ESENLER GEZİ PERFORMANSINA “ K. RAPORU”…

Akil adamlardan bir kaçının Esenler’e geldiği gün, ‘anneler günü’ arifesinde Reyhanlı’da yine yüzlerce ananın yüreğine ateş düştü, yüreğimiz yandı yine…

Her ‘akil-yerel’ toplantıda olduğu gibi alt alta isimleri yazılı yüzlerce derneğin davetlisi olarak gelinen fakat, tıpkıbasım topu birbirinin ayni bu ‘federatif-konfederatif buluşmalarda’, imzacı dernekler sayısı kadar bile izleyici toplayamayan bu ‘al gülüm-ver gülüm akillenmeler’de maalesef toplumsal saflaşma-kamplaşma netleşiyor-retleşiyor yalnızca; İşin gerçeği bu barış isteyenler, barış istemeyenler, en iyi barış bizimki, gerçek barışı biz istiyoruz diyenler, diyenler ile yiyenler restleşmesi-restorasyonu…   

Son örneği; Yerel basına da yansıdığı yüzüyle, Esenler toplantısı…

Her ağzı açılan akilin, her fırsatta her ortamda ‘anlatmak için değil dinlemek için geldik’ dediği Esenler Kültür’deki buluşma da sanki muhalifleri dinlememek üzere planlanmıştı. Yine ayni sahneler yaşandı.

Madem akillerin halkı dinlemek konusunda bir arzuları var, gözde akilleri sözde davet eden akillilerce konuşanlara veya konuşmak isteyenlere bu özveriyle icra edilen susturma hevesi niye var anlamak mümkün değil. Ve bu havalı fiyakalı, birilerine yaranma girişimleri barışa ne fayda sağlar anlayan beri gelsin.

Ülkede çiçeklerin solmaması için, yeniden yeşermesi için ise her atılan adım ve her çaba, konuşanları sert-zorbaca engellemeyeceksiniz akilli beyler. Muhalif olsalar bile herkes meramını dile getirecek, sözü olan söyleyecek ve akil adamlar dinleyecek. Dinlemeleri inlemeleri yukarı raporlayacak, işte maddi yanı bir yana iş budur.

Zaten uzun yıllardır bu ve benzeri yaptırımlarla ve saptırımlarla bir arpa boyu yol alınamadı. Yarın bu girişim de hikâye olur ise işin suçlusu-sorumlusu ‘barışa değil yönteme muhalif olanlar’ olmaz. Kim ne derse desin körü körüne, kör dövüş  barış çığırtkanlığına soyunanlar olur.

Ey Akil adamlar ve destekçi-köstekçi akilli beyler; Söz gümüş ise sükût altındır, yazmak ise ‘tüfeğinde zindan mermisi’ barışa inanmaktır, barışa koşmaktır. Nasıl sa Baraklit görüyor yaptıklarınızı, yazgımızı, kara yazımızı;

““ Uzun yıllardır ülkede bölge bölge eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, adalet, yatırım, sanayi, endüstri, istihdam, iş aş üretim, üretime koşut tüketim, fırsat eşitliği ve benzeri konularda sorunları çözecek bir sosyal devlet anlayışı yok ise;

-Tüm eksiklikler Kürt sorunu diye dayatılır, geçilir bu ülkeye.

Zamanında bölgesel manada tüm ülkede köy boşaltmalar, insanlık dışı baskı ve zulüm, kolluk devleti görüntüsü, yasakçı ve yasaklayıcı hukuk neticesinde sosyal devlete inanç kaybı yaşanmış ise;     

-Devlete güven azalır ve azılır.

Bölgeden bölgeye milyonlar üstü insan topraklarından, evlerinden barklarından edilmiş, göçe zorlanmış ve sorun zamanla ekonomik ve sosyal açıdan ülke geneline yayılmış ise zaman içinde anti probaganda ve politikalar ile;

-Devlete güven de yok olur, yok edilir.

Çok kültürlü toplum olmanın özellikleri bir türlü geliştirilememişse, farklı etnik yapılar, değişik kültür ve yaşamların, dil, din, ırk kapsamında varlık sürdürme istekleri uzun yıllardır görmezden gelinmiş ve görüldüğünde bastırılmaya çalışılmış ise;

-İç barış da içten içe zedelenir.

Geçmişten bu güne siyasi suç, fişleme, dosyalama, işkence, gözaltında ölümler, yargısız infaz, faili meçhuller, açıklanamaz kayıplar, DGM ayıpları, askeri ve sivil yargı hataları, özel mahkemeler… Artarak devam ede gelmiş ise;

-İstikrar biter, Kaos belirir.

Eskiden bu yana ciddi önlemlerle siyasal şiddetin önü alınmaya çalışılmamışsa, Ohal, Mgk, Özel Harp Dairesi, Mit, Bit, Koruculuk, Özel Tim, Jitem, Çekiç Güç yüzünden ülke genelinde insan hakları ihlalleri önlenemiyorsa ve demokrasi işletilememiş ise, kardeş kanı aktıkça akıyor ise;

-Örtülü savaş, adı konmamış savaş, kirli savaş, iç savaş, alçak şiddetli savaş, terörle savaş, sıcak savaş, silahlı çatışma… Olarak isimlendirilen ve isimlendirilemeyen tedhiş, arbede nükseder.

Zamanla bu tedavisi zor tedhiş ve nüksediş yurtta barışı zedeler. yurtta barışı zedelenince de sınır ötesi operasyonlara kayar kronikleşen dava. Ve sınırlar- sınırlamalar bahardan bahara dar gelir ise;

-Yurtta sulh cihanda sulh, o da ne demektir.

Yıldan yıla yerli ve uluslar arası savaş kışkırtıcıları, rantçılar, stokçular, silah tüccarları, bölge üstüne siyaset yapanlar, şeyh, şıh ağa üçgeni, mevcut ekonomik payını artıranlar, olağanüstü durumdan karına kar katanlar, ehliyetsiz ruhsatsız silaha mermiye, mevkiiye makama ve yüksek maaşa bağlananlar çoğalmış ise;

-Terör öyle kolay kolay bitmez, bitirilemez.

Ütopya sayıldığından, siyasal bilinç ve sınıfsal temelde birleşerek çözüm aranıp, bulunup uygulanmayacağına göre, barış şimdiki ateşkesler ve çekilmeler ile bir yere kadar taşınabilir. Sonrasında din, dil, ırk, etnik köken bağlamında planlanan her birlik toplumsal ayrışmayı tetikleyen unsurları kendi içinden çıkarır. Bu ayrışma ve ayrıştırma uluslararası sermaye temsilcisi ile görevli toplum planlayıcılarının da işine gelir, gelir ise;

-Kürt sorunu içerde dışarıda, denizde karada körüklenmeye devam eder.

On yıllarca Demokrasi, demokratikleşme, çoğulculuk, eşitlik, hoşgörü ve bölgesel gelişme politikaları yerine tek seslilik, baskı, yıldırma… Politikaları uygulanır ise;

-İç barış kısmi veya tam iyileştirme politikaları uygulansa dahi hayata geçirilemez.

Egemen güçler artık bu ve benzeri yöntemlerin ötesinde, ülke toprakları üzerinde birkaç komşu ülke sınırlarına da taşar biçimde federatif veya benzeri bir Kürt devleti kurulmasına yönelik bölgesel düşünceyi benimsetmek için, bölgelerde bu düşünce yoğunluğunu gerginleştirmeden kabullendirmek amaçlı piramidin basamaklarını çıkıyorlar ise;

-En köklü projeler ile bile barışın sağlanıp sağlanamayacağı tartışılır.

İktidar ve siyasi partiler, parlamento ve akiller gemiyi kurtaran değil de yüzeysel ve günü kurtaran çare-çözümlerle ortaya çıkıyorlarsa siyasi güç olma yönünde zaafa uğrarlar bu ziftli yollarda. Ortak siyasi erk planlaması eksik kalınca da ülke çapında tüm kesimleri ve katmanları kapsayan ortak irade tecelli etmez. Öncelikle akiller ile sonrasında başka birim ve yöntemlerle gerekli ve yeterli kamuoyu desteği sağlanamaz ise;

-Sınır içi-sınır dışında Kürt sorununa kalıcı ve sağlıklı çözüm üretilemez.””

Geçmişten geleceğe bir marifetmiş gibi taşınan tüm bu olumsuzlukları bir kalemde silmek işini, savaş ve barışı, devlet ve demokrasiyi, “Çokuluslu sermayenin bölge dizaynını”  akillerin sezi, gezi, toplantı performansına bağlayarak hecelemek ve okumak ise;

-Büyük Ortadoğu’da Projede olsun olmasın daha çok çiçekler solmasına seyirciliktir…
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder