27 Mayıs 2013 Pazartesi

VARDAR İLE BİR ÖMÜR SİYASET…

Şuayip Vardar Esenler’i bir yerlere getirenlerden ve Esenler’in de kendisini bir yerlere getirdiği şanslı kişilerden birisi. Esenlerde siyaset ve cemiyet hayatında geçmişten bu güne aktif rol almış ve aktifliğini halen sürdürme çabasında olan, kökten CHP’li Şuayip Vardar, Esenler Time’e siyasi hayatına dair önemli açıklamalarda bulundu…
VARDAR İLE BİR ÖMÜR SİYASET…

Şuayip Vardar Esenler’i bir yerlere getirenlerden ve Esenler’in de kendisini bir yerlere getirdiği şanslı kişilerden birisi. Esenlerde siyaset ve cemiyet hayatında geçmişten bu güne aktif rol almış ve aktifliğini halen sürdürme çabasında olan, kökten CHP’li Şuayip Vardar, Esenler Time’e siyasi hayatına dair önemli açıklamalarda bulundu…

Tarlalarımızı, Evimizi, İki Bakkal Dükkânımızı Bıraktık, Yola Koyulduk… 

“Ben aslen Rumeliliyim. Yugoslavya’nın tek ülke olduğu dönemde babamın kararıyla Ana yurda döndük. Makedonya’nın Üsküp şehrinde 1939 da doğdum. Lise tahsilimi de orada tamamladım. 1955 yılında Türkiye’ye göç ettik. Önce Laleli’ye yerleşmiştik. Bir albayın evinde kiracı idik. O dönemlerde çok sıkı misafirlik ve akrabalık ilişkileri vardı. Yurda da yeni göç etmiştik. Bu nedenle gidiş gelişlerden evsahibi rahatsız oldu. Babam bunun üzerine en yakın muhit olarak gördüğü Esenler’den bir arsa alıp hiçbirimize danışmadan evin inşaatına başlıyor. Gelip baktığımda baba biz burada nasıl duracağız dedim. Nitekim ben iki sene sur içinde ablamla kaldım. Hafta sonları Esenler’e gelip gidiyordum. O zaman Esenler’in merkezi 25 -30 hanelik bir yerdi..

Buraya muhacir olarak gelip ev yaptıktan sonra muhacir olma açısından bir güçlük zorluk yaşamadık. Zaten buralara göçümüz başlı başına zorluk ve sıkıntı doluydu.

Yugoslavya’da Mareşal Tito başa geçince biraz rahatlık dönemi başlamıştı. Fakat Müslüman olanlara bir zorunluluk koydular. Resmi dairelere, belediyelere gelen Müslüman hanımlar yerel giysilerini, örtülerini çıkaracaklar diye. Çarşafsız dolaşacak yani. Bizim zaten çıkış kâğıtlarımız hazırdı. 20–30 yıldır elimizdeydi. Geldiğimiz dönemde babamın amcasının oğlu da milletvekiliydi. Sabri Vardarlı Bakırköy-Osmaniye yem fabrikasında müdürlük yapmıştı, onunla da irtibatımız devam ediyordu. Bir gecede hazırlandık, neyimiz var neyimiz yok orada bıraktık. Tarlalarımızı, evimizi, iki bakkal dükkânımızı bıraktık, yola koyulduk. Benim halen Üsgüp’de akrabalarım var. Kız kardeşim var, kendisi öğretmenlikten emeklidir. İlk geldiğimizde ablamlar da Cerrahpaşa’da kaldık. Üç katlı bir ev tutmuştu, bir katını bize tahsis etmişti.

Aile olarak maddi sıkıntı çekmedik. Abim iyi zanaatkardı, meslek sahibiydi. Dediğim gibi sıkıntıyı ben çektim. Çünkü orada sosyal yaşantım daha faklıydı. Biz orada bilmezdik, askılı eleklerde yoğur satıcısı, limon, boza satıcısı. Giysilerimizi bile buraya uygun seçtik. Benim Üsgüp’ten getirdiklerimi, özellikle spor-kısa pantolonları bana giydirmediler. Yani sosyal açıdan zorluk çektim diyebilirim. Uyum zorluğu çektim ilk başlarda.

Sporculuktan Siyasete Geçtim…

Esenler’e eskiden gelen Yunanistan göçmenleri burada bir futbol Kulübü kurmuşlar. Benim de amatör futbol oynadığımı duymuşlar. Ben o zamanlar Küçükmustafa paşada top oynuyorum. Babama bu çocuk bu hafta kalsın bize lazım demişler. O gün eskilerle beraber Esenler’de bir maça çıktım. Beni beğendiler ve o günden sonra spor vasıtasıyla Esenler’de devamlı kalmaya başladım.

O zamandan aklımda kalan Mustafa Tanır, Latif Ağa, Süleyman Hoşmen, Halit Üstün, Gafur Çapadiş, Muhtar Hüseyin Gürses Amcamız ve daha birçoğu, kalburüstü dörtdörtlük insanlar. Hepsine rahmet okuyorum.



Esenler o dönem Mahmutbey’e bağlıydı, Mahmutbey nahiyemizdi. Sportif faaliyetler neticesinde oradan dostlar edindim. Çoğu üniversiteye giden ve mezun olmuş gençlerdi. İlçemiz de Bakırköy’dü. Sporculuktan siyasete de böylece geçmiş oldum. Beni o arkadaşlarım Bakırköy’e CHP gençlik kollarına aldırdılar. Yaşım tutmadığından yaşımızı büyüttük. Partiye kaydolduk. Esenlerin partiye kayıtlı 21. Üyesiydim. Esenler’den o dönemde bir yere gitmek için en azından iki vesait değiştirmek gerekiyordu. Yol yordam yoktu. 1969 yıllarında Vatan Caddesi yıkılınca insanlar buradan arsalar almaya başladı ve biraz gelişti. Evler yapıldı, nüfus artmaya başladı…

Referandum Yapıldı Ve Esenler Belde Belediyesi Oldu…

O arada rahmetli İsmet Taşkın ile tanıştım. O da bizim partiliydi. Gel senin yazın güzel, tahsilin de var Şoförler Derneğini kuracağız dedi. Onların ilk üyeliklerini defterlerini kayıtlarını hep ben yaptım. 1970 senesinde de Esnaflar Derneğinin kurucularından oldum ve derneği de kurduk. Çok zorluklarla kurduk ama kurduk. O zamanlar esnaf potansiyeli fazla yoktu. Dernek kurulurken başta bir ilgi gösterdi esnaf. Vizyon sahibi de değildi mevcut esnafımız. Ve Esenler dernek kurulduktan sonra yani 71’den sonra gittikçe gelişmeye başladı. Binalar, yeni yeni evlar yaptı Esenlere gelenler. Bina çoğaldıkça esnaf arttı. Bu gelişmeler nihayetinde bir referandum yapıldı ve Esenler belde belediyesi oldu.

Esenler belediye olunca başkan aday arayışları öne çıktı. Yine rahmetle anıyorum Nadir Bayır’a öneri götürdük. O zaman hiçbirimizde yeterli politik deneyim yoktu. Gençtik ve politikanın içinde yetişmemiştik. Bakırköy ilçeden bize bayağı yardım ettiler, yol gösterdiler. Önce bizim partiden Şaban Hoşmen adaydı o çekildi. Nadir Bayır’ı ikna ettik ve aday çıkarttık. Ön seçim yapıldı. Aday olacak arkadaşların oy atılan sandıklara resimleri asılırdı. Karşı aday da Hüseyin Gürses oldu.

Ve o sene Adalet Partisi’nin kalesi bilinen Esenler de biz CHP olarak kapı kapı, ev ev dolaşarak seçimi kazandık. Ben de en genç belediye meclis üyesi oldum, rahmetli Gençali Kaya ile birlikte. 21 meclis üyesinde on birini aldık.



Belediye olarak koordineli bir çalışma yaptık o geçiş döneminde. Zamanla kendi çıkarttığımız ve kazandırdığımız başkanla ters düştük. Biz beş üye kendi belediye başkanımıza muhalefet etmeye başladık. İlk defa CHP’nin kazandığı bir belediyede ilkleri yaşadık. Başkanımızda gençti. Talebe federasyonunda üyelik yapmış biriydi. Güzel başladı ama sonuna doğru sapmalar oldu. Biz de belediye başkanımıza gensoru verdik. Ve gensoru ile mecliste düşürdük. Demokrat partili arkadaşlar da oy verdi. Dediğim gibi belediyeci değiliz, biz düşürdük sanki o gidecek düşüncesindeyiz. Bıraktık her şeyi o da evrakları istediği gibi hazırladı, tamamladı ve yine belediye başkanı olarak kaldı. Danıştay’dan gelen cevap görgü tanısızlığıydı ve devam etti başkanlığa.

Esenlere Hizmet Edelim Diye Bir Gün Evde Üç Gün Ankara’da…

Ben bayır döneminde üç sene encümen azalığı yaptım. Başkana karşıydık ama görevimizi de eksiksiz yapmaya gayret gösterdik. Aday olmak istemiyordum encümenliğe çünkü işlerim aksıyordu. Bir trikotaj atölyem 17 tane Trikotaj makinem vardı. O günün Esenleri için çok iyi bir işti. Maalesef bu politika yüzünden o işimizden de olduk. Esenlere hizmet edelim diye bir gün evde üç gün Ankara’da elde avuçta ne varsa bitirdik. Yine de Bayır’a rahmet okuyorum. O belediye başkanı Esenler’de politikacı yetiştirdi. Onu sayesinde belediyeciliği, kanunları öğrendik ve uyguladık.



Kısa döneme gelmiştik ve o kısa dönemde iyi işler yaptık. 73 yılındaki seçimler geldi. Ben, Gençali Kaya, Hasan Koç gittik Çetin Aksoy’a CHP adayı olması için rica ettik. Bir düşüneyim dedi düşündü ve adaylığı kabul etti. Çetin Aksoy öğretmendi hem de makine mühendisiydi. Çok iyi bir seçim çalışması yürüttük. Ancak bizim eski başkanımız da Güven Partisi’nden aday olmuştu. Nadir Bayır Güven Partisi’nden aday olunca bizim oylar ikiye bölündü ve çok az bir farkla Adalet Partisi’nden Mustafa Yumak seçimi kazandı.

8 belediye meclisi üyesi biz çıkarttık, 8 Adalet Partisi, 8 Güven Partisi  çıkarttı. Meclis üyesi sayımız 27 olmuştu, diğer üç belediye meclisi üyeliklerini ise MHP ve Mili Nizam Partisi paylaştı. Encümeni ve Meclis başkanlığını biz aldık ve Esenler için birlikte çalışmaya başladık. O zaman da güzel bazı şeyler yapıldı.

İki belediye başkanlığı dönemini ele alırsak Nadir Bayır döneminde görülmeyecek işler yapıldı. Bu CHP’nin kaderidir. Hep alt yapıya eğilir. Devletçi mantıkla bakar iş yapar. O dönem alt yapı yoktu, su yoktu. Kanalizasyon yapıldı, bütün mahallelere su götürüldü. Bazı mahallelere Arnavut kaldırımlı yollar o dönemde yapıldı. Nadir Bayır çok şeyler yaptı ama bazı yapılmaması gerekenleri de yapınca biz karşı çıktık kendisine.

Mustafa Yumak zamanında da Esenler için iyi şeyler yaptık. Belediye binası Dörtyol meydanı’na onun zamanında yapıldı. Almanya’ya gittik iki CHP, iki AP belediye meclis üyesi. Orada 27 gün kaldık. Bayburtlular bizi 17–18 gün işçi evlerinde ağırladılar. Bize bir dozer ve iki tane kamyon hibe ettiler. O dozer ve kamyonlarla kendi elemanlarımızla alt yapı çalışmalarına hız verildi. Biz baştan kendi elemanlarımızla yapalım diyorduk, sonradan işler yetişmemeye başladı. Yumak’ın son zamanlarında müteahhide de iş vermeye başladık.

Bu Yaşımda Olmaz Ama Belediye Başkanı Olsam Yolları Halı Yaparım…

O zaman belediyecilik ve iş yapmak hiç kolay değildi. Tüm vergileri biz topluyorduk, bize toplanandan % 2 pay veriliyordu. Şimdiki vergilerle, gelirle ben bu yaşımda olmaz ama belediye başkanı olsam yolları halı yaparım…

Ben CHP’liyim. Yaş itibariyle benim belediye başkanı adayı olmam doğru olmaz. Gençler varken doğru olmaz. Şu olur, CHP de hiçbir aday olmaz, aday çıkmaz ise parti adaysız kalmaz. Ben çıkmaz isem, ilçe başkanı çıkar o çıkmazsa başka bir arkadaş çıkar. Ben partimi adaysız bırakmam. Adayımız yok sen çıkacaksın denildiği zaman bunu kabullenmek parti görevidir. Gençler varken yaşlıların çıkması doğru değil. Esenler’de seçim alınmaz diye de bir şey yok.

80 Öncesi Üç Dönem Belediye Meclisi Üyeliği Yaptım...

Ben 80 öncesi üç dönem belediye meclisi üyeliği yaptım. Çetin Aksoy döneminde de çok iş yaptık. Ciddi projeler, geleceğe dönük planlar hazırladık. Otobüsler aldık. Kendi halk otobüslerimizi hizmete koyduk. Çok şey yaptık ama en güzelini şimdiki Metro’nun olduğu yerde yapacaktık. Biz o yerin tapusunu İmar İskân Bakanlığı’ndan çıkartmıştık. Oraya hastane ve futbol stadyumu yapılacaktı.

Ben, Çetin Aksoy, Gençali Kaya, Halis Gürsoy Ankara’da üç gün kaldık. Fakat tam tapuyu alıp İstanbul’a gelicez, 12 Eylül oldu. 12 Eylül bizim geçmişe ve geleceğe dönük bütün çalışmalarımızı bir anda yok etti. Biz Esenlerde siyaset yapanlar, belediye meclisi üyesi, belediye başkanı olanlarımız 12 Eylülde bazı kovuşturma ve soruşturmalara tabi tutulduk. En çok zoruma giden biz bekliyoruz belediyede gelip teslim alsınlar diye. Bir üsteğmen ve asteğmen geldi. Bize çıkın dışarıya dediler. Kalktım ayağa dedim ki üsteğmenim kusura bakmayın, biz sizi bekliyoruz zaten, biz buraya kazık çakmadık, en azından şurada bir belediye silahı var o silaha zabıt tutun, tutanakla alın biz buradan çıkalım dedim.

Altımda Mercedes Yok, 81 Model Reno Var, O da Seçimde Yıprandı Gelemem…

Çok zor bir dönemdi. Bir düdük öttü ve herkes sahaya indi. Darbe bekleniyordu ve isteniyordu ama kalıcı zararlar verdi ülkeye.
1983 tarihinden itibaren SODEP ile tekrardan bıraktığımız yerden siyasete başladım. 1989 seçimlerinde Bakırköy’e bağlı idik. O seçimlerde belediye meclis üyesi seçildim ve Bakırköy belediye başkanı yardımcılığı görevini üstlendi. O dönemlere sizler de yetiştiniz canlı şahiti sizlersiniz.

89 seçimlerinde belediye meclisi üyeliği adaylığı için 900–1000 başvuru yapılmıştı. O günlerde herkes kendini listenin bir yerine koydu ben ağzımı açmadım. Buradan 12. Sırada gidiyorum Ankara’ya orada iki kişi de önümüze koyuyorlar ben on dördüncü sırasına düşüyorum listenin. Ben listeye girdim, yılbaşı günü saat dört civarı il başkanı Yüksel Çengel beni aradı, İstanbul belediye başkan adayı bir işçi evinde yılbaşı geçirmek istiyor akşama sana misafiriz dedi. Ve geldiler beraber yılbaşına girdik. İkimiz de seçildik. Nurettin Sözen o sene ilk yılbaşında yine bizim eve geldi başkan olarak, bende Bakırköy başkan yardımcısı idim o zaman.

Seçildik Gençali Kaya ile halı sahada oturuyoruz. Bir telefon geldi. Yağmurlu bir hava Yıldırım Aktuna arıyordu, Şuayip atla gel Sefaköy’e dedi. Ben yirmi dakikaya oraya gelemem dedim. Altımda mercedes yok, 81 model reno var dedim. O da seçimde yıprandı ben gelemem dedim. Başkan o zaman yarın 12 de gel dedi. Gittim, başkan arkadaş herkes başkan yardımcısı olmak için araya torpil koyuyor sen gelemem diyorsun dedi. O zaman Vahit Okumuş ve Eşref Atalay ile çalışıyorum, onlardan izin alarak bu görevi kabul ettim. Başkan yardımcılığına başlayışımız da aynen böyle oldu.

Bakırköy Belediyesi’nin 9 başkan yardımcısında tek bir müdürlük varken, bana zabıta, iktisat, sağlık, veteriner, trafik bağlandı. Bakırköy’ü o zaman birinci lige çıkardık. Kulübün Genel kaptanlığını da ben yapıyordum. Sabahtan gece yarısına kadar çalışıyordum. Çok zor şartlarda 22 tane halk pazarı kurdum. Esenler’de Çiftehavuzlar’da, Mimarsinan’da, Oruçreiste, Albayrak caddesinde, Tuna mahallesinde daimi halk pazarları kurduk. Fakat maalesef Öcalan bunları çalıştıramadı. Bizde iken bu halk pazarları çalışyordu. Bizim dönemimizde üreticiden tüketiciye bir Pazar işleyişi egemendi. Pazarlarda kuyruk olurdu. Biz devrettikten sonra işlemedi.

Belediye başkan yardımcılığım dönemimde haksız hiçbir iş yapmadım, harama bulaşmadım. Akraba ve yakınlarıma ekonomik çıkar sağlamadım.

Sonradan Esenlerde dokuz sene CHP ilçe yöneticiliği yaptıktan sonra beş sene de ilçe başkanlığı yaptım. Son on yılda Esenler siyasetinde aktif yer aldı diyebilirim. Yaptıklarımda vardır yapamadıklarım da. Seçimler de atlattık. Elimizden geleni yaptık. Ama belediyesi olmayan ilçelerin başarı oranı az olur. Çünkü günümüzde her şeyde olduğu gibi siyasette maddiyatla oluyor. Oyumuzu koruduk artıramasak da. Ben referandum ve seçimlerde başarılı sayılmış yedi veya sekiz ilçe başkanı içindeyim. Genel başkanıma da söyledim. Ben başarılı değilim. Öbür ilçelerde belediyelerimiz olduğu halde oy artışı yüksek değil. Oy kaybı olan ilçelere daha fazla üzüldüm, Biz de hiçbir şey yok dedim.

Oyumuz artmış olmasına rağmen ben kendimi başarısız sayıyorum. Oy kaybetmemişiz ama kazanmamışız da. Ama bizde belediye yok. Belediye olanların bazılarında oy kaybı var. Genel başkana da söyledim. Bu maddi imkânlarla bu kadar olur diye.
Geçmişte yapılan siyaset ile bu gün yapılan arasında çok farklar var. Şimdi yapılan baktığımda yıllarımı verdiğim siyaset geçmişimden utanıyorum. Bu gün büyük tutarsızlıklar var. Bir politikacı, dürüst bir politikacı beyaza beyaz der karaya kara. Ben kendi belediye başkanıma bile kırmızı kart gösterdim. O zaman bir kültür vardı, saygı, sevgi vardı. Bu gün bakıyorum dürüstsen çaldı, biraz o tarafa baksan yedi, biraz onaylasan yandaş oldu deniyor.

Önümüzdeki belediye seçimleri için Esas adaylar mayıs ayında belli olur. Şimdi Mustafa Sarıgül başta olmak üzere büyükşehir adaylığı için isimler dolaşıyor. Daha çok aday çıkacak. Teneffüs edilen çok isim olur ama biz sağ partilere benzemeyiz. Sağ partide sus dendi mi susulur, kalk dendi mi kalkılır. Biz de o yok. Bizde çok seslilik vardır. Parti üst yönetimi küskünleri bir aray getirmek istiyor. Hep bir beraber olmak için çalışmalar sürdürülüyor. Bir olduktan sonra ama üye ama delegeyle yapılacak önseçimle adaylar belirlenebilir. Kim aday olursa onun etrafında bütünleşilerek alınamayacak seçim yok. Kontenjan adayları belli sayıda listelere konulmak kaydıyla belediye meclisi üyelikleri de doğru belirlenmeli.

Esenler Belediye Başkanı Esenlere Yabancı.

Esenler belediyesi için de söyleyeceklerimiz var. Esenler belediye başkanı esenlere yabancı. Ama ondan önceki buralıydı. Bu ondan daha iyi çalıştı diyebilirim. Belediye başkanları bir şeyler yapmak için gelir. Bu kendi yapmadıysa bile yapılanlara aracılık etti. Anakente yaptırdı, Ankara’ya gitti yaptırdı, büyükşehre yaptırdı. Peki dört dörtlük mü değil. Daha da güzel Daha iyi şeyler yapılması gerekir. Beğenirsin beğenmezsin ama eskiyi düşündüğün zaman yapılanlar var. Hâlbuki daha iyi ve güzel olması gerekirken yapılamayanlar da var.

Örneğin ben bu Dörtyol meydanındaki çalışmaları beğenmiyorum ama iyi ki yapıldı. Ben 1972 yılında meydan düzenlemesi için Meclise bir önerge verdim. O zaman AP’li bir arkadaş çıktı, efendim Şuayip bey komünist ülkeden gelmiş meydan diyerek evlerimize göz koyuyor dedi ve önergem bir oy farkla reddedildi. Şimdi meydanda bir tek evi o zaman meydanı yapacağımız paraya alamıyoruz…

İstanbul’u Bu Sefer Almamız Şart…

Son söz yerine, birlik ve beraberlik içinde olalım diyorum. Esenler’i alamazsak bile İstanbul’u bu sefer almamız şart. Esenlerde de grup kuracak düzeyde oy almak için çalışmalıyız. O zaman Esenler sarsılır. Maalesef parmak indir parmak kaldır düzeninde üç meclis üyesi ile yeterli muhalefet yapılması zor. Yeter ki biz CHP’liler bir olalım, pir olalım, kucaklaşalım mesele budur. Biz kendi muhalefetimizi kendimiz yaratıyoruz.

Yoksa AKP iktidarının yıkılması hiç de zor değil. Bunlar gökten inmediler. Bizden aldılar, şimdi biz niçin onlardan geri almayalım. Geçmişte de Alamazsınız dediler aldık. Bu halk vezir de eder, rezil de eder. Biz halka sahip çıkalım. İşçiye memura köylüye sahip çıkalım gerisine karışmayalım…

 
Yorumlar (1)
  Yunus Türkölmez:
[08.03.2013 - 22:33]  
Tarihe kayıt düşmek adına güzel bir ropörtaj olmuş. Hafızalarda kalan birçok şey o dönemleri unutanlar için hatırlatıcı olmak adına tebrikler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder