MİLLETVEKİLLERİNE YARDIMCI PİYANGOSU
Büyük millet meclisine birkaç kez konuk olarak ziyaretimiz var. Meclis lokantasında öğlen yemeği bile yedik. Yaklaşık yirmi beş yıllık aktif siyasi yaşamın bize yaşattığı lüks işte budur. Eğer bir mucize gerçekleşmez ise görüp göreceğimiz de bundan ibaret.
Bir başka Türkiye, bir başka dünya orası hakikaten. Kocaman, derin, labirentimsi ve huşu veren bir atmosfere sahip meclis. Hep tanıdık bir yüz, bir gülümseyiş, bir tebessümlü selamla karşılaşılaşılır orada. Buraya kadar güzel, güzel de son saate kadar arkadaş-dost olduğumuz nice yakınımızı Ankara’ya gönderince kaybediverdik anında. Öyle bir tılsımı var ki meclis koridorlarının, biz bile konuk sıfatıyla adımlarken kendimizden geçtik. Biri yan gözle baksa horozlanıp posta koyacak gibi tetiklendik sanki.
Zaten paçasına politika poleni bulaşmış her Türkiyeli biri de biz isek heves eder, içten içe meclise. Özlem duyar, aşk besler milletvekilliğine. Benim o seçilmişlerden neyim eksik diye horalanır durur ve önlenemez, durdurulamaz kıyasıya bir yarış yaşanır her daim. Seçimler biter yeni seçimler beklenir ve düşler alemi devam eder.
Bunca yıldan sonra sivrilmeyi ve emeğe koşut yükselmeyi becerememiş bir yolcu olarak, artık bu iş bizden geçti diyebilme rahatlığı var gönlümüzde. Kenara çekilmiş, rahat bir nefes alınacak köşe arayışına talibiz sadece.
Ayrıca vekillik öyle nazik bir zanaat ki, altın veya gümüş vekillik rozeti yakaya takıldığında vekalet edilenleri şıp diye unutma sürecine girilir. Zamanla bilinçli bir üslupla ara serinletilir, mesafe açılır yavaş yavaş. O ceylan derisi koltuklara ilişilince, ilkin en cancana olunanlarla ilişki kesilir. Sonra diğerleriyle aralar soğutulur. Seçim bölgeleri ise arada bir uğranılası, fazla alaka gösterilmeden zamanım kısıtlı denip kaçılası yerler olur. Vekil için seçmenler ve partililer bir yüktür artık, acilen kurtulunması gereken.
Böyledir işte, üç aşağı beş yukarı. Çünkü vekillik zordur. Oturumlar, birleşimler, gruplar, komisyonlar, kürsü, üstüne parti yönetimi eğer bir de iktidar vekiliysen pusula şaşar hepten. Hükümette bakansan eğer, zorluk katsayısı katlar. Velhasıl dünyanın en zor işidir milletvekilliği.
Söze gelince zordur ama her genel seçimde aday adayları kendilerini paralar, hırpalar, sızlanırlar. Seçim önü Ankara’nın yolunu tutup parti genel merkezlerinde yatar kalkarlar. İzci kampı kurarlar günlerce haftalarca. Göze girmek, listelerde sıra kapmak için bin bir cinlikle fırsat kollarlar. Araya niceleri sokulur bedeli ne olursa olsun. Sınava girerler sonra uysal birer öğrenci gibi. Kan-ter içinde Seçici kurullara kendilerini överler büyük harflerle, uçuk projeler yarıştırıp olanak tanındığı sürece ciddi sunumlar yaparlar. Listelerde seçilecek sırayı kapmakta zordur, kapınca seçilmekte. Çünkü sandıktan ne çıkacağını kim çıkacağını Allah bilir.
İşte biz o zor tarafların dersini aldık yıllarca. Ötesi bize şimdilik muallâk. Çünkü tanıdığımız, bildiğimiz vekil ağabeylerimiz ablalarımız bize vekillik zor diyorlar daima. Zor diyorlarsa zordur. Yalan atacak değiller ya…
Düne kadar o yorumlara kuşkuyla bakmıştık, ancak artık kuşku kalktı ortadan. Meğer gerçekten zor sanatmış vekillik. Zor olduğundan “milletvekilleri artık resmi yardımcı alabilecekler” ve işleri kolaylaşacak.
Son genel seçim sonrası bir yardımcı furyası, bir yardımcı modası almış başını gidiyor. Yardımcı seçmek ve atamak egemen oldu siyasi iradeye. Sayısız danışmanlar ailesinden sonra, bir yardımcılar dönemi açıldı Ankara’da. Bakana yardımcı, komutana yardımcı, herkeslere yardımcı şimdide milletvekiline yardımcılar iş başı yapacak. Halkın yardımına da rahat koşulur bu vesile ile.
Yani “yardımcı personel-milletvekili yardımcısı” adıyla statü kazandı bu vekillere yardımcılık durumu. Yeni mecliste milletvekilleri özel sekreter, danışman ve yardımcısı ile bir ekip olarak çalışacaklar. Vekil yardımcılarının görev alanları serbest. Bu yardımcılar vekilin öngördüğü her işe koşturacaklar. Çanta da taşıyacaklar, özel şoförde olacaklar. Gün gelir yengeye alışverişte partner, vekil bey dilerse eğer dam bile aktaracaklar. Vekil ablaysa eğer enişteyle tavla atmakla başlıyor vazife. Ayrıca vekillerin seçim bölgelerinde görevlendirilmeleri bile söz konusu. Köyünde kentinde amatörce siyaset yapanlar bir de bu yardımcıların tatavasını çekecekler yani ister istemez. Yardımcılık Parasız olmayacağına göre eğitim durumları gözetilerek iki ila iki buçuk arası alacaklar. Diğer tüm masraflar meclise ait.
İçerden dışarıdan, tapudan kamudan milletvekilinin seçtiği adaylar yardımcı olarak atanacaklar. Tek koşul adli soruşturmadan güvenlik kovuşturmasından geçmek. Zor olan milletvekilliği böylece bir nebze kolaylaşacak. Meclise gelince, bizim meclis gerçekten çok büyük. Beş yüz elli vekil, vekil sayısınca polis, sekreter, danışman, asker, şimdi de vekil yardımcısı. Bakan danışmanları, bakan yardımcıları, bahçıvanı, aşçısı, yamağı, bekçisi, çaycısı, teknik ve idari personelleri, gerçekten ülkedeki en geniş aile büyük millet meclisi.
Bu yardımcı meselesi de hallolunca korkularımız dağıldı. İçimizde milletvekilliği hülyası yeniden depreşti. Zordu vekillik ama sanki biraz kolaylaştı. İş aday olmaya kaldı sadece. Danışmanımız hazır, yardımcıyı da seçeriz evelallah, artık sekreter kızımızı da meclis başkanlığı atasın. Başkaca bir eksiğimiz de yoktur Allaha şükür. Ama biliyoruz ki;
“Kişi istediği gibi keyfince yaşayabilir, ama istediği gibi ölemez”…
18.10.2011