GÜNGÖRMÜŞ CHPLİLİK
CHP kim ne derse desin referandumdan sonra tek parça olma şansını zora soktu. İzlenen politika ne yazık ki ülkede hayır oylarını, iktidarın korkacağı seviyeye taşıyamadı. İşin anlaşılmaz yanı ise her iki partinin de genel seçimler öncesi aşırı umutlanmasıydı. CHP liye sorsan %42 oyun tamamına yakını onların. Ve iktidarın kapısı aralandı. AKP liye sorsan %58 iyi bir oran ve iktidara devam. AKP’nin referandumdan çıkarımlarını değerlendirmeyi ileride yapacağız. Şimdi CHP açısından olaya bakalım.
CHP, Genel Başkan Kılıçtaroğlu’nun söylemi dışında öncelikle çalışanların ideolojisini ve çalışanların partisi olduğunu gündemde tutamadı. Dayanışma ve işbirliğinin esas alındığı bir propaganda yöntemini uygulamada kısır kaldı. Zamana ve yere göre değişen politikalar üretemedi. Sadece değişmez katı politikalarla AKP’ye direnç gösterdi. Maalesef yenilikçi ve değişimci olma öncülüğünü onlara teslim etti. Ayrıca, yıllardır sosyal demokratların çıkmazı ve açmazı olan birleşip-bütünleşememe özelliği de aşılamadı. Ülkedeki diğer merkez sola ve evrensel sola çağrıda yetersiz kalındı. Ve CHP dışındaki solun evet diyen kaleleri fethedilemedi.
Sosyal demokrasinin varlık nedeni olan “ demokrasi ve eşitlik “ kavramları derinlemesine tahlillerle halkın önüne koyulamadı. AKP liler demokrasi havarisi kesildi. Her ağzı olan AKPli CHP’yi demokrasi karşıtı ve darbe yanlısı gösteren konuşmalar yaptı. Oysa CHP sadece “ eşitlik ve özgürlük ideallerinin bütünlüğü ve bölünmezliği sosyal demokrasidir “ deyip devamlı bu konuyu işleseydi, adres olarak CHP’yi gösterseydi oranları dengelerdi.
Siyasal, sosyal ve kültürel alandaki çeşitliliği esas alıp, referandumlanan 26 maddeyi bu açıdan halkın önüne koyabilseydi çok değişik kanallara da ulaşabilir, oyların rengini kahverengileştirebilirdi. Ekonomik açıdan, AKP iktidarının piyasa ile devlet planlaması işbirliğini yerle bir eden ekonomi politikalarını halka yeterince şikayet edebilseydi, beyaz oylar bir o kadar daha kahveleşirdi.
Ama olmadı. Çiçeği burnunda genel başkan ülkeyi adımlarken parti içi yer arayışları ve yer açmalarla da uğraşmak zorunda bırakıldı. Referanduma çok az bir zaman kala İstanbul’a il başkanı atanması noktasında üst yönetimde yıprandı. Tam bir çatlak olabilecekken Allahtan referandum kapıya dayandı da kırgınlıklar, küskünlükler bir süreliğine rafa kaldırıldı.
Şimdi CHP’nin önünde umutla girilecek bir genel seçim var. Parti içi huzursuzluk ve üst yönetimin güven tazelemesi gereği, üstü kapatılmaya çalışılsa da tartışma götürmez bir gerçektir. İlçelerden illere, ilden genel merkeze iki yönlü ve karşılıklı bir takip söz konusu. Gizliden gizliye herkes, ne hata yapacak diye birbirini izliyor. Bu izlencede bizim gibi yönetsel manada parti dışında kalanlar ise; sıra ne zaman bize gelecek diye bekliyor. Oysa tepeden tırnağa herkes biliyor ki; CHP programı gereği “ Siyasal yaşamda erdemliliğe, üretkenliğe, yeteneğe ve emeğe göre yükselmek esastır. “ Partililer bu ilkelere uymakla mükelleftir. Yöneticiler ise bu ilkeleri uygulamakla yükümlüdür.
Bir an önce ilkelere uyanlar ile ilkeleri uygulayanlar ortak noktada, yani CHP’nin gerektiği gibi yönetilmesi ve iktidar yürüyüşünün başlatılması noktasında buluşmalıdırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder