TATİL BAYRAMLARI-BAYRAM TATİLLERİ
Doğu Afrika açlıktan kırıldı denildi unutuldu. ABD’nin güneşi batmış batıyor. Suriye baş kaldırmış, bize tehditler savuruyor. AB bocalıyor. Avrupa başkentleri kaynıyor. Dolar aldı başını gitti, zamlar peşi sıra geliyor. Biz bakıyoruz dalgamıza. Ağustos başı ramazandı. On binlik yüz binlik iftarlar gösterişe kurban edildi, israfa battı memleket. Eylül başı ise ramazan bayramıydı. Şimdi Kurban bayramı trafiği güncele bindi.
Bir aydan az kaldı kurbana. Bayramları tatil fırsatı görenler veya tatil için fırsat kollayanlar bu günden rezervasyon peşine düşmüşler. Yarından tezi yok medyada gazete eklerinde boy boy tatil ilanları ve reklamları baş gösterir. Şahane bayram turları, kurbanlık tadında bir tatil, tam bayramlık kavurma lezzetinde günler ve geceler, güneşli bir deniz ve serinleten fiyatlar biçiminde. Yurt içi yurt dışı euro tarifeli bir haftalık tatil turu listeleri milletin gözüne gözüne sokulur yakında. Artık Akdeniz mi olur Karadeniz mi, Dubai mi olur Venedik mi seçimi zor saatlerle baş başa kalır milletin tuzu kuruları.
Yetkililerce dört günlük tatil çalışma günleri pas geçilerek sekize dokuza bağlanır nasılsa her yıl olduğu gibi. Ayrıca güneşin etkisinin de azalmadığı yakıcılığını hissettirdiği sıcak ılık günleri denk düşerse bayrama değmeyin keyfe. Yani tam mevsimidir kaçamağın.
Bayramlar mı değişti yoksa çocuklar mı yoksa biz mi, anlamak zor. Balonlu bir şarkı vardı nostalji abidesi, gerçek oldu şu günlere. Bu dini bayramlar nedir, özü ne anlatır, ne için vardır bir yana bırakılıyor maalesef son yıllarda. Bayramı tatil görüp tatilde nerelere gidilir planlanılıyor yıldan yıla. Bayramların kutsiyetine yarım ağız değinilip tatile uzuyor yollar.
Meteoroloji bile bayram günlerine dair hava raporlarını çalışmaya başlamıştır şimdiden. Aman yerli-bayramcı-bayramlık tatilcilerin başına bir hava muhalefeti denk gelmesin, ona göre seçsinler tatil biçimlerini ve bölgelerini diye.
Tarihi bir gezi mi olacak, dağ yayla havasını teneffüs ederek kafa mı dinlenilecek, muhteşem bir deniz sefası mı çekilecek, ormanla denizi, mavi ile yeşili birleştiren bir doğa harikası mı tercih edilecek, organik hayatla iç içe alternatif bir model mi denenecek, kaplıcalı ılıcalı cinsiyete özel havuzlu otel-moteller mi sülale boyu kapatılacak, ne yazık ki kafaya takılan sorular bunlar.
Turizmciler de boş durmazlar bu cenderede. Cazibeyi ona yüze katlayan rengârenk üzerinde oynanmış fotoğraflar ve envai çeşit kataloglarla bu yangını körüklerler kısa süre sonra. Tatilini gönül rahatlığıyla yap, bayram tatilini uzat ve sonra öde. Kredi kartına bilmem kaç taksit. Ticarette sınır yok. Yok, ama dayatılan üretmeden tüketmekten başka bir şey değil. Kapitalizmin batma noktasında olduğunu da unutmamak gerek.
Kurban kesilecek ise vekaleti bir başkasına verip bu kaçış niye ki.
Çünkü ülkenin yarıdan fazlası açlık sınırında yaşıyor kimsenin umurunda değil. ABD ve AB’de açlar, işsizler, evsizler sokağa dökülmüş çatışıyorlar ne beis. Afrika da bir tas sıcak çorba, bir lokma ekmek uğruna analar babalar, kuruyan eriyen kuzuları, canları kucağında bir ölüm yolculuğu tutturmuş, sonsuz bir yürüyüş kurbanı olmuşlar ne gam. Varsa yoksa hamini gırtlak tatil peşine de tatil.
Kavruluyor dünya, asker ölümleri yerini polis kıyımına bırakmış, ülke ateş içinde, Avrupa yarılmış, kriz sıyırır yalar geçer denildi öyle olmadığı ortaya çıktı. Ne hüzün batmış yunan adaları bize hazır kıta, kaç oraya kurtul bir haftalığına. Yeşil-mor banknot ta bolsa harca gitsin serbestliği. Ne yani sekiz dokuz gün tatil ne yapsaydık eve mi hapsolaydık bahanesi hazır.
Sözün özü bu bayramlar artık bize fazla veya biz bu bayramlara fazlayız. Çivisi koptu her şeyin, dini bayramlar bile gelenekselliğini yitirdi boyut değiştiriyor. sılayı rahimi aklına getiren yok. Yılda evine bir tadımlık kurban eti giren garibi gurabayı düşünen yok. Ramazan bayramı (şeker bayramı), kurban bayramı dini bayram değil artık tatil bayramı olmuşlar.
Biz üç kişilik bir aileyiz. Ben, kızım ve eşim modaya uyup bir haftalık bayram tatili seçsek ortalama fiyatlardan kızıma yarım fiyat, yaklaşık iki bin küsur euro. Bir haftaya iki bin euro dan fazla gider. Bu rakam bu ülkede açlık sınırında yaşayan üç kişilik ailenin altı aylık nafakasına bedel, belki de bir yıllığına. Hadi yürek sızlamasın da görelim. Doğu Afrika içimizde yaşıyor.
“Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder