14 Ekim 2011 Cuma

25. YIL ANISINA…

 25. YIL ANISINA…
Dolayısıyla anlatılacak cakalı bir durum yok ortada. Küçük kurşun asker olmaya talip vekil adaylarının arz-ı endam ettiği, seçim bildirgelerinin havalarda uçuştuğu dar gündemli ortamda bir günü de kendimize ayırdık, haddimiz olmayarak.
Narası duyulmayan, sırdaş akademililer ortamında son dersimizi de aldık 25.yıl onur belgesi ile ödüllendirildiğimizde. Hangi penceresinden baksak, balonu patlatılan bir çocuk hüznü büyüdü gözlerimizde. Yıllar geçtikçe anlayacakmışız demek hayatın değerini ve yitip giden gençliğimizin önemini.
Tanrı üç şey bahşetti bize bu yaşımıza kadar. Biri; önümüze çıkan maddi manevi her türlü eşitliksiz fırsatı, dürüstlük süzgecinden geçirip değerlendirememe yeteneği veya yeteneksizliği. Bir diğeri bu gidişle iktidar olma şansı ikibinyirmiüç sonrasına kalan bir partinin yaklaşık 25 yıllık parti emekçiliği. Sonuncusu ise bizi her daim gururlandıran ve onurlandıran Pertevniyallilik ve Yüksek Ticaretlilik. Hayatta bir dikili ağacımız olmasa da küçük Deniz’den başka yetiyor bize bu değerler.
Yani yitik kuşak hikayelerine politik bir insan olarak katma değer ekledik bolca. Azami ilkelerden asgari aktarımlarla iması bol, imajı dehşet, ekosu zayıf forumların üniformasızları olduk gocunmadan, korkmadan. Hiç farketmeden yıllarca neler yaşamışız meğer. Bireysel başarıya ve toplumsal mutluluğa gönül verdiğimizden bu yana emek vermişiz boşa giden boşa çıkan.
Hayattan gerçekçi kareleri havaya ve suya yazdık belki ama tadımlık güzelliklerde yaşadık vicdanı temiz sakıncalılıkta. Çoktan hesaplaştık hayatımızın o bölümleriyle, yine başladığımız noktadayız gerçi ama 25 yıl ne de çabuk geçmiş anlamak mümkün değil. Aslında arkadaşlarla bir araya gelince ayan beyan ortaya çıktı, senato boyutundaki eşsiz sözlü dalaşmalar. Belgesel kesitleri, bölgesel realistler olarak güncel haberler sirkine çevirdik bir çırpıda.
Atatürk’ün Yüksek İktisat ve Ticaretlilere Hitabesindeki sözlerini derinden duyarak ve yürekten hissederek; “Şimdi, ulusta gençlik tabirinde birleşen ulus kelimesinin manasıyla gençlik kelimesi ne ifade ediyor anlıyor musunuz? Asla inkıtaa uğramayacak bir varlık, bir büyüklük, bir gençlik, bir parlaklık ve dünyaya şamil şeref. Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik…” 
Artık fiziken genç olmadığımız doğru. Lider haberci haberdarlığını çocuklarımız aracılığı ile sağladığımız da doğru. Devrimci denizyıldızı ufkumuzu hala aydınlatıyor ama. Deniz yolundaki, Yolculuğundaki son baskıya bu günden yarına zor yetişebileceğiz belki; ancak hiçbir şey için geç olmadığını anlattı bize bu onur belgesi.
Dolayısıyla 25 yıl sonra anlatabileceğimiz cakalı bir durum yok ortada. Çünkü; “Kanun yoksa, kral çoksa , tok az aç çoksa, zengini kayıp fakiri sokaklardaysa, durum çok ama çok vahim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder