Şarampole Yuvarlanan Otobüs…
Başta herkes AKP’yi iktidara taşıma reçeteleri peşindeydi. Seçime beş kala meclisin üçte ikisine hazırlanan senaryolar ters tepti. Bu zaptu rapt altına alma seçimi birden içten dıştan esen rüzgarlarla yön değiştirdi. İşin kimyası bozuldu renk değiştirmeye başladı Türkiye.
Renk cümbüşünde, Sessiz sedasız recep ayına da girdik. Recep, şaban, ramazan sonu ilahi bayram. Bakalım kim bayram edecek ezilen halk mı, halka rağmen zenginleşen birileri mi. Helalleşme turları atsa da başbakan gidecekmiş gibi görünmüyor. Muhalefet ile makas daraldıkça alanlarda bir şiddet bir celal, reklamlarda reklam beyefendiliği. Sivil toplum örgütleri ve ülke burjuvazisi bu son haftada çarkedip AKP lehine taraf olmaz ise, tüm tehdit ve baskılara rağmen ortada bir seçime gebe Türkiye. Nasıl bilirdiniz merhumu; Allah bilir…
Sokakta işsiz, evde aile kavgası, telefonda mikro ajan, özgürlük lafta, terör rafta, kadına kötek, adalet yafta, şifre sınavda, öğrenci bunalımda, enflasyon erketede, devlette işçilik-memurluk kontratla bakalım oyunu kullanıp gücünü gösterecek varmı ana muhalefet liderinin beklediği gibi, cesaret kaldı mı vatandaşta. Türkiye ekonomisi sözde ala, 15 milyon açlık sınırında bakalım ülke rahat bir nefes alacak mı 13 Hazirandan sonra. Ses verecek mi yurttaşlar dünyanın diğer ucundan duyulacak seviyede.
Bu kör dövüş beş gün daha sürer. Sonra, sonrası malum. Genel kurul açılsın ilk günden görülür saklanan gerçekler. Dövünmeler başlar ahlar vahlar arasında. Çünkü uzlaşmayı propaganda döneminde seçim meydanlarında bol keseden harcamış bir meclis oluşur. Meclisin yeni yasama dönemi AKP cephesi ve AKP’ye karşı birleşik cephe olarak bir süre devam eder. Toplumu da peşinden sürükleyen bu aldanış kısa süre sonra düğmeye basılarak bitirilir. Adına övgüler dizilen yeni anayasa ne mecliste biter ne de oluşan taslağı meclis halka referanduma taşıyabilir. Kaldırın benim dokunulmazlığımı diye kükreyenler kuzu olurlar. Samanlık seyran olur. Reisi cumhur seçimi kapıya dayanır. Başkanlık sistemine filan da geçilmez kimse merak etmesin. Hevesler kursakta dört yıl sonrasına bırakılır hayaller. Her hayal gerçek olacak değil ya.
Kim iktidar olursa olsun her engelde her engellemede, dozu ayarlı yapıcı eleştirilerde bile anında kuduran bir iktidar belirir ufukta. Daha sert bir muhalefet oluşur elbet ama bu kez meclis dışında ve sokağa açılan bir dönemi yaşar, öyle bir dönem yaşatılır ülkeye. Öyle kimse de gelin güvey olmasın tek başına anayasa yapacak çoğunluğu da kimse elde edemez. Meclisten geçse bile Yeni anayasa da bu ülkeyi kurtaramaz bir çırpıda.
Sessiz çoğunluk kararını çoktan vermiş 12 Haziran sabahını bekliyor. Kimsenin vaatlere ve projelere aldırdığı da yok, varsa yoksa ülkeyi yıllardır kahreden partizanlık başköşede. AKP’ye dümen kıranlar da azaldıkça işin yükünü otobüsçüler çeker maalesef. 41 yıldır genel kurul yaptığıyla övünen federasyon da gazetelere boy boy ilan vermek zorunda hisseder kendilerini akıllarınca. Ülke gerçeğini dosta düşmana ilan eden. Kırk bir kere maşallah. Çünkü kralı eleştirenin kellesi düşer diye birileri kulağa fısıldamıştır.
“Size teşekkürü ve minnet duygularımızı iletmeyi, temsil ettiğimiz otobüs camiası adına bir vicdani borç ve toplumsal bir görev olarak görüyoruz, saygılarımızla” sayın başbakanım denilerek methiyeler düzülür.
Fazla söze ne gerek; Şarampole yuvarlanma, içinde yolcuları ile şarampole yuvarlanma bu olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder