15 Ekim 2011 Cumartesi

VİCDAN, RAMAZAN VE AFRİKAN BOYNUZU…

VİCDAN, RAMAZAN VE AFRİKAN BOYNUZU…
Bir ipek böceği masalı gibiydi başta. Ve Ramazan da Afrika boynuzuna yardımlar çığ gibi aktı. Ülkeyi adım adım Afrika daki yaşanmazlar ve açlık acısı dolaştı, oruçluluk vasıtasıyla. Yardım hedefleri bir bir kısa zamanda tutturuldu. İktidarlar yardım yürüyüşünü ve konvoylarını olumlu sevk ve idare edince artı puan topladı. Öyle olunca da halk bu kutsal uğraşı da eksiksiz birleşti. Övünülesi ve övülesi bir dayanışma gayreti tepe yaptı ülkede.
Hala tıknefes-emperyal dünyadan bir kıpırtı yok. İst’leri çökmüş iflas etmiş, beyinleri zift tutmuş kurum bağlamış. Daha ne bekliyorlar anlamak zor.
Ancak bizde ibre yine alışkın olduğumuz göstergelere döndürüldü. Geçişgen ve bukalemun karakterlerin eline hem de ramazan içinde bu fırsat geçince olay bir anda siyasi hesaplara ve siyasi ranta kaydırıldı. Yardım işi şova dönüştürüldü. Peygamberleştirmeden, tanrılaştırmadan hiçbir işi yapamayacak mı bu toplumu yönetenler ve topluma yön verenler. Afrika daki bu asrın trajedisi bile istikbale dönük malzeme edildi velhasıl.
Ramazan ayı ganimet ayıdır belleyip, rotayı şaşırtanların, değiştirenlerin “ Helal kazanmak başlı başına ibadettir. “ sözüne kulak kesildiklerine tanıklık etmek istiyoruz artk.
Evet; “ Herkesin bir kıblesi vardır. Siz hayır işlerinde yarışın “ direktifi uluorta her gün duygu sömürüsü yapıp, o sömürüyü siyasa ranta çevirmek değildir herhalde. Bu işin gizlisi eftal alenisi ayıp değil midir? Pınarın başında, musluğun önündeysen elbette damlaya, kırıntıya muhtaca yağdıracaksın şelale gibi. Yağdıracaksın yağdırmasına da yağmalattırmadan yağmalamadan, Allah rızası için yapacaksın. Ama içi boş söylemlerin arasına yardım fon, oruç ramazan, Afrika Somali, açlık ve ölümleri kattın mı işin seyri değişir. Alkışlar gırla gider ama kazanırken kaybetmek işte budur. Hani sol elin verdiğini sağ el görmeyecek ti? Böyle olursa İçtenlikli devam eden yardımların imajı zedelenir ve çok özellikler gözden kaçırılır. Ülke eksik gedik içinde kaçıran kaçırana olur sonuç. İleride doğacak yanlışlardan arınmak içindir, lafı gayretimiz, iyi niyetliliğimizdendir.  
“Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma, sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun” ilahi uyarısı, ayrıca dokunulmazlığın ilahi bir adalet olmadığını da vurguluyor. Asıl niyetimiz kınamak, eleştirmek değil, kınama hakkımız en baştan, Bir-den verilmiş olsa da. Değil ama bu yardım durumları kınanma boyutuna doğru ilerliyor. Aklı evvel bir çıkar da “İçimizdeki Afrikalıların” durumu ne olacak diye anımsatırsa hiç kimsenin alınma lüksü yok. Öyle güllük gülistanlık yaşamıyoruz hiçbirimiz. Yinede kendi çıkmazlarına-açmazlarına rağmen bu toplum, bu halk, bu ülke üstüne düşeni her zaman yaptığı gibi bu konuda da yapıyor. Çünkü bu halkın kitabında; “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz, sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz” yazıyor. Meseleyi hakkınca değerlendirmenin ve irdelemenin yolu bu tek cümleden geçer aslında.
Hiç kimse Anadolu nun bağrından çağlayıp gelen bu yardımlaşma dayanışma arzusunu, kendiliğinden gerçekleşen bu şahlanışı, halkla kucaklaşmak yerine veri-tabanlarına sahip çıkmak amaçlı beye-paşaya, şıha-şaha bağlamaya kalkışmasın. Kişisel çıkarlarını önde görüp önde tutanların gocurdanmasına da gerek yok. Bir yargılama hakları da yok. Gören gözler, okuyan diller biliyor ve aktaracak.
Çünkü “Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde o ülkenin varlıklı ve şımarık kişilerini çoğaltırız. Bu suretle onlar kötülük işlerler, böylece o ülke helaka müstehak olur” kutsal ikazı asılı duvarımızda.
Bir ipek böceği masalını, arşın arşın yükselen bu şahlanışı, bilindik, tanış, aşina olunmuş böbürlenme, büyüklenme ve kibirlenme beyitleriyle manzumlaştıranlara mazlumlar ne yapsın. El atıyla cirit atma, oyun kazanma eskiden olsa ayıplanırdı, yiğide yaraşmazdı. Şimdi yiğitlikten sayılıyor ne yazık ki. Bu yüzden biz indirdik duvardaki yaldız-yıldız kaplıyı, okuma gözlüğümüzün yanına başucumuza koyduk, Ramazan hatırına;
“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder