ZİLLER ÇALDI…
Okul zilleri geçen hafta çalmıştı. Bu hafta başı ise öğrencilerin tümüne yaz tatili bitmiş oldu. Ve ders başı yapıldı. Yaklaşık 2.400.000 çocuğumuz bir hafta önce ilk defa derslik sıralarına oturmuştu. Bu gün itibariyle diğerleri de çalan zillerle okullarına koştular. Toplamda, anaokulu, ilk ve ortaöğretimde yaklaşık 14.875.000 öğrencisi ile koskoca başka bir ülkeTürkiye…
Yaklaşık 67.000 okulda, 13.528 müdür, 3.259 müdür başyardımcısı, 38.000 müdür yardımcısı olmak üzere toplamda 584.816 öğretmenimizle dönüyor eğitim öğretim çarkımız. Geleceğin siyasileri, ekonomistleri, bilim adamları, öğretmenleri, doktorları, mühendisleri,avukatları, hemşireleri ve her meslekten temsilcileri zorlu yarışa öğretmenleri ile birlikte start verdiler.
Parayla karışık inanılmaz eğitim olanaklarının sunulduğu bir eğitim dönemi yaşayacağız anlaşılan. Üstelik hepsinde olmasa da 57 ilde okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildi. Bir sonraki yıl anaokulu zorunluluğu 5 yaşa indirilecek. Yani çocuklarımız 25 yaşına kadar sürdürecekleri eğitim yarışına 5 yaşında başlayacaklar. Allah ailelere ve öğrencilere kolaylık versin. Çocuklarımız ilk baştaki okul korkusunu yenseler bile, sınavlarla ağırlaşan yıllarca üzerlerine çökecek bu korkuyla boğuşmak zorunda kalacaklar. Sağlığa zararlı ucuz kırtasiye ve oyuncaklar, okul çevresinde satılan yiyecekler, okul kapılarındaki önlenemez riskler de ayrı bir korku sinsilesi.
Aileler kayıt paralarını bütçelerine göre ödeyerek, çarşı Pazar dolaşarak çocuklarını 2010-2011 dönemine hazırladılar. Yıllık eğitim aidatlarını da ödemeye bu şekilde gönüllü oldular. Öğretmenlerimiz de ayni heyecanla öğrencilerinin elinden tuttular ve sevgi yumağı oluştu.
Ama öğretmenlerimizin de hayatlarına hükümetin bir göz atıp iyileştirme yapması şart. Devlet baba öğretmenleri sahipsiz bir başına bırakmamalıdır. ÖSYM’nin son KPS sınavında sahnelediği komedinin de düzeltilmesi önemli bir nokta. Bir çok mesleki alandaki mağduriyetle birlikte yeni başlayacak öğretmen adaylarının da mağduriyeti giderilmelidir. Ayrıca okul boykotlarının da, lisede okul boykotçusu ve işgalcisi olup, Selimiye Kışlasına gönderilmekten son anda kurtulan bir zaman yolcusu olarak, bu tavrın gereksizliğini ve anlamsızlığını vurgulamadan geçemeyeceğiz. Okul zilleri susmasın, çaldıkça kendimize gelelim. Çünkü her alanda olduğu gibi eğitimde fırsat eşitliğini de bu sayede usanmadan korkmadan dile getirebileceğiz.
2010-2011 eğitim öğretim yılının ezbercilikten uzak, anlayıp öğrenme düzeyinde bir standardı tutturması dileğimizle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder