14 Ekim 2011 Cuma

Toprak Gebe Vurmayın…

Toprak Gebe Vurmayın…
Karadeniz’de Binlerce yıldır suyla taşın yaşamakta olduğu aşk, nehir tipi hidroelektrik santraller yüzünden çok yakında tarihin tozlu yapraklarında bir anı olarak kalacak. Köstebek istilası gibi Karadeniz’i kirli kolları ile saran hesler toprağın gebe karnına kazmayı çoktan vurdu. Kuzeyin dağları, kanyonları, eko turizm bölgeleri, yaylaları, mili park ilan edilmiş alanları, cennet arazileri, toprakları ve yaz kış çağlayan billur suları bir kıyımla karşı karşıya.
Nehir tipi hesler yoluyla, Karadeniz’de on bin kilometre akar su yolu değişecek, su borularla taşınacak, suyun kullanım hakkı ise 49 yıllığına özelleştirme adı altında yabancılara satılacak. Planlanan 2100 proje olurunu almış, sadece 38 proje reddedilmiş onlarda yer gösterme açısından. Deyim yerindeyse her gelen proje çed raporunu kolaylıkla almış. Faaliyete geçen hesler,  Kısa süre içinde yöre halkının zararına sonuçlar ortaya çıkarmış. Açıkça bir doğa katliamı yaşanıyor Karadeniz’de daha da yaşanacak gibi. Ortalama insanımızın davranış formuyla korunan ve geliştirilen binlerce yıllık yaşam kültürü bu doğal kaynak yağmacıları ve yağması sayesinde yok olmakla karşı karşıya.
Heslerin ve barajların havaya, suya, karaya, yüzey sularına, yer altı sularına, kaynak sulara, araziye arazi kullanımına, görünür görünmez her türlü canlıya, toprak üstü toprak altı statüye, yağışa, sıcaklığa, buharlaşmaya, hatta denizlere olan menfi etkileri maalesef görmezden geliniyor. Çevresel etki değerlendirmesi ve planlaması müdürlüğü ve genel müdürü “sırtımızda yumurta küfesi var” deyip dolaşacağına; “çed raporlarını onayıp imzalarken günde kaç litre su kullanmak suretiyle yaşamını idame ettirdiğine” bir bakıversin sonra çed raporlarını imzalasın.
“Su akar Türk bakar” özdeyişindeki gibi suya dair cehaletin hesler yoluyla giderildiği safsatasına dur denilmedikçe, suya muhtaç bir bölge yaratırız cennet Karadeniz’de.  Su sadece karasal ekolojik sistemin parçası değildir ve suyu tek başına su olarak düşünmek yanlışların en büyüğüdür.  Su, Eko sistemin ayrılmaz bir parçası olarak görülmedikçe, sistem göbeğinden çatlar. Eko sistem bozulursa yağışlarda ve sıcaklıkta ciddi anlamda olumsuz değişmeler yaşanır. Derin belirsizlikler ortaya çıkar. Eğer hesler bu hızla yayılırsa Karadeniz de bu olumsuz iklim değişikliklerinden payına düşeni alır.
Hesler kanalıyla suyun koruma ve kullanma dengesiyle bilinçsiz biçimde oynanırsa, suyun geleceği ve gelişimi konusunda akıl ötesi bunalımlar yaşanır Karadeniz’de. İnsan kökenli iklim değişikliklerinin bile facialara yol açtığı günümüzde, enerji ve teknik kökenli değişimler kıyametle eşdeğer sonuçlara neden olur hissettirmeden. Doğa doğal olarak hesabını gün gelir sorar.
Çevrecilik dersi verenler, çevresel akım veya kadim su hakkı nedir enikonu öğrensinler bakalım, öğrensinler can suyu ne demektir, iyice bir araştırsınlar sonra hessever olsunlar. Eko sistem su döngüsü olmadan nasıl işleyecek eğri oturup doğru düşünsünler, peşine hesçi olsunlar.
Bu görüşleri biz değil, bilim adamları ortaya koyuyor. Bilimi yok sayarak yapılan her ne ise yıkılmaya ve yıkıma mahkûmdur. Akımı %15’lerde bırakıp kalanını kilometrelerce taşıyıp, tehlikeli bir oyun oynarsanız, bütün akarsuları barajlarda toplarsanız, aldatan tarafta olursanız, doğayı katledecek hesçiliğe devam derseniz, sizi karadeniz’de affetmez, Karadenizlilerde, ülke de.
Çünkü ”Taşıma suyla değirmen dönmez, ayrıca havanda su dövmeye de gerek yok”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder