14 Ekim 2011 Cuma

KIRKİKİ YILLIK SERÜVENLER…

KIRKİKİ YILLIK SERÜVENLER…
Üçüncü “Cumhuriyet Bayramı” günü doğan ve olmaz olası 28 Şubat ertesi ebedi istiratgahına yolculanan Erbakan hoca, ülke gündemini ve Kuzey Afrika’yı bir süreliğine unutturdu bize. Kırk iki yıl siyaset sahnesinde başrol oynayanlardan biri oldu hoca. Ben kendimi bildim bileli Politika cehenneminde var olanlardandı, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Başbakanlığı da gördü son deminde. Başbakan Olur olmaz heyecanla ziyaret ettiği ülkelerden biri de Libya idi. Kaddafi’ydi. Kaddafi’nin Hocaya tavrı hiç de şık ve hoş olmadı. O Kaddafi şimdi canı derdine düştü, Hoca ise milyona yakın seferberlikle uğurlandı son yolculuğuna. Her şey petrol şımarıklığı değilmiş demek ki yaşadık ve gördük..
ABD donanmasına ait 6. Filo Akdeniz’de Libya karasularına demirleyince, aklımıza ayni filonun 1968’deki Türkiye ziyareti geldi.
6. filo 15 Temmuz 1968’de İstanbul limanına demir attığında yurtsever gençlerin isyanı ve ciddi protestoları başladı. 15-16 Temmuz gecesi Beyoğlu’na eğlenmeye çıkan Amerikalıları kırmızı boyalar, mürekkep ve sopalarla karşıladılar. 18 Temmuz da Taksim’de saat 13.00’teki mitingten sonra hep birlikte Dolmabahçe rıhtımına yürüdüler. Rıhtımda ellerine geçirdikleri Amerikalı denizcileri sille tokat denize döktüler. 6. Filo için erzak getiren kamyonları tahrip ederek, erzaklara el koydular. “Barış için ABD emperyalizmine karşı savaş” sloganını dillerinden düşürmediler. Tam bağımsız Türkiye idesinde bütünleşip canlarını hiçe saydılar. Bu vatansever başkaldırış nedeniyle ABD Türkiye’yi uyarmak zorunda kaldı; “İlişkilerimiz temelinden zedelenebilir.”
Şimdi ayni zedelenme her nedense tam kırkiki yıl sonra ABD ve Libya arasında yaşanıyor. “Doğu Blok” unun dağılmasından sonra Dünyada tek tabanca kalmış ABD, Libya’yı kırkiki yıl öyle veya böyle yöneten Kaddafi’ye gözdağı verme telaşında. Muhaliflere ve muhalefet safına geçen yerel aşiretlere yalancı cesaret vermek için 6. Filoyu Akdeniz’e sürdü. Dünya alkış tutuyor, Yeni petrol taksimi savaşından pay kapma hevesiyle.
Kaddafi’nin Kırk iki yıllık iktidarı içinde “Kıbrıs Barış Harekâtına” verdiği desteği unutmak ne mümkün. Hemde, O yılların soğuk savaş döneminde peşinden bize uygulanan ambargo gibi ambargoların kendisine de uygulanacağına aldırmadan. Yeşil kitap uyarınca sosyalistliğin verdiği antiemperyalist cesaretle. Şimdi o Kaddafi yaşlanmış, yorgun argın, kurduğu sistemin yıkılmaması için direniyor. Öylesi bir direnç ki, Yıkımın-yok oluşun eşiğinde bütün meseleyi Libya dışı egemen güçlere bağlamaktan çekinmeyerek.
Demokrasi havarisi ABD, aşiretler ve isyancılar vasıtasıyla ayni Irak’ta, Mısır’da, Cezayir’de, Tunus’ta olduğu gibi ileri demokrasiyi getirecek yerleştirecek Libya’ya da. Obamarika Kaddafi’ye “Bırak git kardeşim” diyor. Artık kimin evinden kimi kovuyorsa. Sanki ülkesinde bir eyalet valisine bırak git kardeşim diyebilirmiş gibi.
İyi ki Libyalı değilim. Önümüzde genel seçimler var. Diyelim ki; ben karşıt görüşte ve partide olmama rağmen şimdiki iktidar tek başına yine geldi. Obamarika olmaz kardeşim, ülkenizde ileri demokrasi yok, “Erdoğan, hemen pılını pırtını topla git” derse ben alkış mı tutacağım. 6.filo Kabataş açıklarına demirleyince Marmara’ya güller karanfiller mi bırakacağım. Yok, öyle yağma kardeşim. Senden gelecek demokrasiye karnımız tok.
Hem de öyle tok ki; Tam kırk iki yıl önce 6. Filoyu gerektiği gibi karşılayan o devrimci, yurtsever, vatansever gençlerin saçtığı tohumlardan yetişen buğdayın unundan somunlar yemişliğimiz var. Bir hayli zaman geçti Kırklar kapısından geçeli. Kaddafi de babamızın oğlu değil…
Üçüncü “Cumhuriyet Bayramı” günü doğan ve olmaz olası 28 Şubat ertesi ebedi istiratgahına yolculanan Erbakan hoca, ülke gündemini ve Kuzey Afrika’yı bir süreliğine unutturdu bize. Kırk iki yıl siyaset sahnesinde başrol oynayanlardan biri oldu hoca. Ben kendimi bildim bileli Politika cehenneminde var olanlardandı, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Başbakanlığı da gördü son deminde. Başbakan Olur olmaz heyecanla ziyaret ettiği ülkelerden biri de Libya idi. Kaddafi’ydi. Kaddafi’nin Hocaya tavrı hiç de şık ve hoş olmadı. O Kaddafi şimdi canı derdine düştü, Hoca ise milyona yakın seferberlikle uğurlandı son yolculuğuna. Her şey petrol şımarıklığı değilmiş demek ki yaşadık ve gördük..
ABD donanmasına ait 6. Filo Akdeniz’de Libya karasularına demirleyince, aklımıza ayni filonun 1968’deki Türkiye ziyareti geldi.
6. filo 15 Temmuz 1968’de İstanbul limanına demir attığında yurtsever gençlerin isyanı ve ciddi protestoları başladı. 15-16 Temmuz gecesi Beyoğlu’na eğlenmeye çıkan Amerikalıları kırmızı boyalar, mürekkep ve sopalarla karşıladılar. 18 Temmuz da Taksim’de saat 13.00’teki mitingten sonra hep birlikte Dolmabahçe rıhtımına yürüdüler. Rıhtımda ellerine geçirdikleri Amerikalı denizcileri sille tokat denize döktüler. 6. Filo için erzak getiren kamyonları tahrip ederek, erzaklara el koydular. “Barış için ABD emperyalizmine karşı savaş” sloganını dillerinden düşürmediler. Tam bağımsız Türkiye idesinde bütünleşip canlarını hiçe saydılar. Bu vatansever başkaldırış nedeniyle ABD Türkiye’yi uyarmak zorunda kaldı; “İlişkilerimiz temelinden zedelenebilir.”
Şimdi ayni zedelenme her nedense tam kırkiki yıl sonra ABD ve Libya arasında yaşanıyor. “Doğu Blok” unun dağılmasından sonra Dünyada tek tabanca kalmış ABD, Libya’yı kırkiki yıl öyle veya böyle yöneten Kaddafi’ye gözdağı verme telaşında. Muhaliflere ve muhalefet safına geçen yerel aşiretlere yalancı cesaret vermek için 6. Filoyu Akdeniz’e sürdü. Dünya alkış tutuyor, Yeni petrol taksimi savaşından pay kapma hevesiyle.
Kaddafi’nin Kırk iki yıllık iktidarı içinde “Kıbrıs Barış Harekâtına” verdiği desteği unutmak ne mümkün. Hemde, O yılların soğuk savaş döneminde peşinden bize uygulanan ambargo gibi ambargoların kendisine de uygulanacağına aldırmadan. Yeşil kitap uyarınca sosyalistliğin verdiği antiemperyalist cesaretle. Şimdi o Kaddafi yaşlanmış, yorgun argın, kurduğu sistemin yıkılmaması için direniyor. Öylesi bir direnç ki, Yıkımın-yok oluşun eşiğinde bütün meseleyi Libya dışı egemen güçlere bağlamaktan çekinmeyerek.
Demokrasi havarisi ABD, aşiretler ve isyancılar vasıtasıyla ayni Irak’ta, Mısır’da, Cezayir’de, Tunus’ta olduğu gibi ileri demokrasiyi getirecek yerleştirecek Libya’ya da. Obamarika Kaddafi’ye “Bırak git kardeşim” diyor. Artık kimin evinden kimi kovuyorsa. Sanki ülkesinde bir eyalet valisine bırak git kardeşim diyebilirmiş gibi.
İyi ki Libyalı değilim. Önümüzde genel seçimler var. Diyelim ki; ben karşıt görüşte ve partide olmama rağmen şimdiki iktidar tek başına yine geldi. Obamarika olmaz kardeşim, ülkenizde ileri demokrasi yok, “Erdoğan, hemen pılını pırtını topla git” derse ben alkış mı tutacağım. 6.filo Kabataş açıklarına demirleyince Marmara’ya güller karanfiller mi bırakacağım. Yok, öyle yağma kardeşim. Senden gelecek demokrasiye karnımız tok.
Hem de öyle tok ki; Tam kırk iki yıl önce 6. Filoyu gerektiği gibi karşılayan o devrimci, yurtsever, vatansever gençlerin saçtığı tohumlardan yetişen buğdayın unundan somunlar yemişliğimiz var. Bir hayli zaman geçti Kırklar kapısından geçeli. Kaddafi de babamızın oğlu değil…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder