KONSEYE “KADEME” DAMGASI…
Esenler Belediyesi konferans salonunda altı ayda bir düzenlenen Kent Konseyi gerçekleştirildi. Sözü bol keseden, kaydı sıfır bir toplantıydı. Söz uçar yazı kalır sözüne kimse aldırmadı bu kurulda da. Genel kurul kurulan komisyonların ne işler yaptığından bir haber toplanmıştı. Konseye siyaset bulaştırmayalım, Esenler’i konuşalım titizliğine rağmen, resmen siyaset koktu konuşmalar. İyi de oldu, yerel iktidarın zerrece muhalefete tahammülsüzlüğü ortaya çıktı. Veya ciddi bir muhalefet karşısında çarçabuk bocalayacağı ve şunu da yaptık, bunu da yaptırdık diye henüz proje aşamasındaki pano-resimlere sığınacağı, eleştirileri de sektirmeden mahkemeye taşıyacağı belirdi bir kalemde. Cılız alkışlar da kurtaramadı yerel iktidarı. Kentin ileri gelenleri usulden dinlediler ve dinlendiler.
Kent Konseyinin siyasi açıdan değerlendirilmesi bir yana; konsey solo konser havasındaydı. Bakıldığında iyi bir koro izlenimi vermesine rağmen birkaç koristin sırtına yüklenmişti tüm gösteri. Gariptir, Koskoca kentin sevk ve idaresinin birkaç kişinin elinde olduğu gerçeği kimseyi ürpertmedi. Ayrıca bu durum akla Esenler’in iyi yönetilemediği kuşkusunu da getirmedi. Oysa iki yıldır ayni plak dönüyor her toplantıda, takip edenler bilir. En iyi göstergesi de son yapılan kent konseyi.
Projesiz, faaliyet raporsuz, gündemsiz konsey başkanını bile sıkıntıya sokan, rahatsız eden yapalım da yapmadılar denmesin üzerine planlanmış bir tiyatral süreç yaşandı iki üç saatliğine. Adıyla muamma kent konseyi.
Muhtarların yazılı olarak sundukları istek ve talep listesi ve isteklerin komisyonlara havalesi olmasa günü kurtaramayacaktı konsey başkanı. Hazırlıksızlık burada da kendini gösterdi. Örneğin kadınlara şiddet uygulanması ve kadın sığınma evi açılması istemi esnaf komisyonuna havale edildi. Yine muhtarlardan gelen Metris tutukevi ve kışlası, Yıldız Üniversitesi’ne yakınlarını ziyaret edenler için bir misafirhane, pansiyon benzeri bir yer açılması, kurulması önerisi kültür ve sanat komisyonuna havale edildi.
Velhasıl bu beş komisyonla kent konseyi toplamak, bilgi ve öneri akışı sağlamak, kurulda kararlaştırmak, demek ki olmuyor ve olmayacak da. Komisyonlarla güncel yaşam hiç örtüşmüyor. Kent Konseyinin; Yasal bir prosüdürü yerine getirmekten öteye gitmeyen, bir angarya olarak görüldüğü aşikar.
Bir siyasi parti ilçe başkanının çıkıp yerel iktidarı eleştirisi olmasa, boşalan Kültür ve sanat komisyonu üyeliğine atama yapılmasa ve Doğal afet arama kurtarma ekibi kurulmasa, Yoksulun onurunu insanlara ezdirmedik sözleriyle ve bol teşekkürlü Kızılay başkanı istifa etmese ve Hacı Bektaş Derneği başkanının cemevi yeri talebi olmasa, belediyenin “kademe” projesiyle doldurulacaktı gündem.
Bir başka acı gerçek ise, komisyon üyesi bir devlet memurun atanmış olduğundan konsey başkanının ilgisi-bilgisi olmamasıydı. Boşalan bu komisyon üyeliği için genel kurulun üye önerememesi ise daha da acısıydı. Konsey başkanı çaresizlikle bir dernek başkanını bu iyi oynayamayan kadroya dahil etti de, durumu kurtardı.
Ve kademe…
Kademe projesine gelince; Bir gün önce bir televizyon kanalında belediye başkanı bu projeyi 5-10 dakikalığına da olsa anlatmıştı. O programı izledik. Yani projeyi kısmen de olsa biliyorduk. Konseye katılanlarla birlikte slayt gösterisini de izledik.
Kademe ;“Kadını destekleme ve meslek edindirme merkezi “ projesi.
18-54 yaşları arasındaki Esenlerli kadınların sosyalleştirilmesi projesi. İstanbul kalkınma ajansı ile birlikte yapılacak 4 aylık eğitim ve seminerlerle iş bilir olma, öğretme ve işe yerleştirme projesi. Buraya kadar proje mükemmel görünüyor. Sonrasını Esenler kamuoyu’na, Esenlerli kadınlara bırakmak gerektiği kanaatindeyiz.
Dört ay yüzbinlerce lira harcayarak istekli hanımlarımıza çocuk bakıcısı, yardımcı kadın, hasta ve yaşlı bakımı eğitimi verilecek. Yani kadınlarımız sertifikalı, çocuk bakacak, hizmetçilik yapacak ve hasta ve yaşlılara bakıcılık edecek, eğitim sonrasında.
Bu güne kadar belediyenin hazırladığı olumlu her projeye eyvallah dedik. “Hayata dair” e farklı pencerelerden bakmamıza karşın bu güne kadar ki iyimser tutumumuz belli. Ancak bu projeyle bakışımız belki de ilk defa değişecek. Çünkü bu proje biraz maksadını aştı gibi. Kademe isminden hademelik eğitimine kadar kadınımızı hor gören bu proje, belediyemizde bir ufuk daralması yaşandığını hissettirdi bize maalesef. Oysa projeleri ile ödüller alan Esenler’in, belediyenin “Güzel Esenler” imajı oluşturma çabasına karşın hazırladığı bu son proje olmadı ama gerçekle yüzleşmemizi sağladı.
Kadınına, kızına eğitim ve tahsil olanağı vermeyen, ekonomik özgürlüğüne kavuşmasına engel kafada ve zihniyette bir toplum olduğumuzun kaçınılmaz sonucunu sergiledi önümüze bu “kademe” projesi.
Her şeye rağmen bu projeye içimiz ısınmadı. Kadınımızı kızımızı el kapılarında hizmetçi, hademe yapacak bu proje içimizi kanattı. Elbette bu işler de yapılacak. Ekmek kavgası dünyadaki en kutsal kavgadır. Bu ve benzeri işleri onurluca yapan her bireyin önünde saygıyla eğiliriz, başımızın tacıdırlar. Dünya görüşümüz gereği Emek en yüce değerdir, ancak iş sertifikaya dayanınca-dayandırılınca olmadı vesselam.
Kademe ismi de olmadı, proje de olmadı. Biz yaparız olur, tutar, talepliler var diyenler çıkabilir. Bazı aklı evveller ödül de verebilirler bu projeye. Bir yandan Esenlerin imajı için uyumayız deyip, bir yandan anamıza, bacımıza, kızımıza bu dört iş olanağını reva göreceksiniz işte o zaman olmaz. Boşuna uykusuzluk çekmiş oluruz cümbür cemaat.
Esenlerin, Esenlerlinin kaderi hep zengine, kapitaliste hizmet mi olacak. Evinde, işi varsa işinde, bu projeyle elin evinde ömrü hizmet etmekle mi geçecek onsekizden ellidörde kızımız, kızanımız, kadınımız. Kadınlarımızın, bacılarımızın, kızlarımızın ömrü hizmetçilikle mi dolacak.
Bu sefer olmadı gerçekten… 30.09.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder