14 Ekim 2011 Cuma

AYNİ SUDAN İÇMEDİK…

  AYNİ SUDAN İÇMEDİK…
Karadeniz hesap sormaya başlayınca dünya durur. “Hopa’ya eşkıyaların indiğini bilmiyordum” açıklaması da günü kurtarmaya yeten bir cümle olamaz. Üstelik Trabzon’da söylüyorsan bu sözü hiç de şık olmaz. Senden olmayan ve sana tepki gösteren eleştiri yapan herkesi “eşkıya” diye nitelersen bu oturduğun koltuğa da hiç mi hiç yakışmaz. Adalet ve kalkınmanın temelini de böylece kendi ellerinle dinamitlersin.
 
Hopa’da bir emekli öğretmen miting meydanında kalp krizinden ölüyor. Başbakan, resmen öldürülen emekli öğretmenden: “Tabii bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durma gereğini de duymuyorum, kalp krizi sonucu ölmüş.” Diye söz edebiliyor Karadenizde. Batısından doğusuna her akarsuya bir HES kondurtursan, fındığa çaya üreticiyi düşünmeden, yok sayıp arkanı dönersen olacağı bu. Atılan taş korumamı vurdu otobüsten düşürdü dersen yarın o korumanın taşla düşmediği de ortaya çıkınca  “Aynı yoldan geçmişiz-Aynı sudan içmişiz” şarkıları da yalan olur.
 
“Aynı yoldan geçmişiz-Aynı sudan içmişiz” in suyu, tazyikle halkın üzerine sıkılıyor, sanki herkes ayni sudan içsin diye. HES’ler yoluyla Karadenizde kurutulan ve yabancılara satılan akarsular için; “Su haktır satılamaz” pankartları taşıyan, dövizleri sallayanlar ise eşkıya oluyor en hasından. Amaç HES’çilerin döviz kazanması zemininin zedelenmemesi. Emekli hoca ölmüş, Karadenizli mağdurmuş, Karadenizin ekolojik yapısı bozulurmuş ne gam.

12 Eylül faşist darbesinin Fatsa’ya yaptıkları, Karadeniz biraz delilenince Hopa’da yapılmaya başlanıyorsa bu ne biçim ileri demokrasidir, biraz düşünmek gerek."Ben onun kadar edepsiz, alçak, ahlaksız değilim" sözleri, ileri ve gelişmiş demokrasinin ülkemize kattığı değer olarak tarihteki yerini aldı bile. Bütün bunlar 12 Hazirana göre ayarlanmış çıkışlar ise, 13 Haziranda bireysel ve toplumsal bütün kırgınlıklar unutulup gidecekse, tokalaşılabilecekse tek gücü bir oyu olan halkın vay haline.
Reklam;“Aynı yoldan geçmişiz-Aynı sudan içmişiz”, gerçek; “Hopa’ya eşkıya inmiş” feveranı, sonrasında iş; İçişleri Bakanlığına devrediliyor. Karadeniz’e gönderilen dört müfettişin incelemeleri sonucu bakanlık il emniyet müdürünü görevden alıyor. Azlini isteyenlerin “soruşturmanın selameti için görevden azlini” istedikleri kayıtlara düşüyor. Ancak il valisi bu olayları yalanlar. Devlette işte böyle döner çark. Peşinden yaş çay alım fiyatlarını tarım bakanı açıklar.Derelerin satılmasını, yaylalarının bozulmasını ve çayda, fındıkta yaşanan sömürüyü protesto ettiği için Hopa cezalandırılacak ise tüm Karadeniz cezalandırılacak ise bir horon çeker ki Karadeniz dünya alem selama durur.
Bir Karadenizli olarak ağırıma gitti bu durum. Bizim için her yer Karadeniz. Ayni yoldan geçmediğimiz apaçık belli, Ayni sudan içtik mi içmedik mi bilmem ama benim memleketimde, yaylamda “acı su” gözesi vardır, İçenin bir daha içtiği. İşte biz o sudan içtik de büyüdük.
O yüzden “acıları bal eyleriz”…     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder