14 Ekim 2011 Cuma

TÜFEK İCAT OLDU, MERTLİK…

 TÜFEK İCAT OLDU, MERTLİK…
Seçime dört kala, dört çekerler ve dört çekerliler dert çekenlerle son sürat yarışıyor. Hükümet hükmünü kaybetmiş, tüm bakanlar yollara düşmüş bakanlık nimetlerini yeniden seçilme adına babalarının malıymışçasına kullandırtıyorlar. Yine de AKP düşüyor CHP yükseliyor. Amenna, Düşmez kalkmaz bir Allah.
Yüksek Seçim Kurulu açıl sandık açıl dediğinde risk yönetimini iyi uygulayanlar belli olacak. Kırmızı halıda yürüyecek vekiller, yakalarına altın meclis rozetlerini takacaklar. Seçim vagonuna binmiş herkeste inecek bu son peronda. Elde var bir aile boyu oy atılıyor bu memlekette. Bizim başımız kel mi, Biz de aile boyu vuracağız mührü dokumuza tam uymasa da altılı cemeğin bağrına. Elde var iki “ Mert dayanır, namert kaçar “ sendromu. Bu mert-namert olayının da iyice cılkı çıktı. Anlamsız kavram kargaşasında çekirdeksiz sızma zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkanlar, dişçi koltuğuna oturmaktan elbette korkarlar. Çünkü hep tarihten örnekler sergileyerek tarafgillere gül dağıttıklarından zamanında berberlerin diş çektiğini anımsadılar besbelli. 
Seçimin nabzını tutmaya gerek de kalmadı bu saatten sonra. Neşteri vuracak, kalemin ucunu dokunduracak heves de kalmadı hiç meseleye. Bakalım bu büyülü ortam daha ne kadar devam edecek. Dalkavuklar diyarında şu the ekonomist olayı da işin tuzu biberi oldu. Sanki 4 yıl önce aynı dergi oyu AKP’ye atın derken ülkede yer yerinden oynatıldı. Korku bacayı sarmış olsa gerek. Bir de şu miting alanları var, polis tespitli nüfus sayımları yapılan. Benim mitingcim seninkini yer, geçer, döver. İyi de miting alanları hakkında kocaman bir makale yazmak lazım. Alanlar etrafındaki resmi-özel plakalı araçlara da bir göz atmak gerek ayrıca.
Eğrisi doğrusu şaştı bu işlerin. Söylenenler miting alanında kalmasa bari. Çünkü yenilir yutulur sözler sarf edilmiyor insanların yüzüne yüzüne.
Mertlik bizde kalsın bari Şimdi the ekonomist namert oysa 2007 de mertti. AKP’liysen mertsin CHP’liysen, oysan, buysan namertsin. Benden olanlar mert, olmayanlar namert. Müsvette olmayan sanatçılar mert, müsvette olanlar namert. Yandaş yazanlar mert, yazmayanlar namert. Hes severler mert, karşıtları namert. Anadolu’daki Karadeniz’deki doğa soykırımına evet diyenler mert, hayır diyenler namert. Uzar gider bu liste.
 Peki, bu kayıkçı kavgası niye? Sanki ucunda kaşıkçı elması var kazanana hediye edilecek. Tarih bahçesinde yarın siyasetin izlerini takip eden çocuklarımızın aklı karışacak bu lügata. Lakırdılardan Epilepsi nöbetlerine tutulacak insanlar bu söz-kavram kargaşasında.
Mert kim, namert nedir işin içinden çıkamayacak maazallah siyaset bilimciler. Noktayı, kalbi ile dili farklı çalışandan korkulmalı diye koyacaklar sonra. Kantarın topuzu kaçtı bir kere. Ben kızıma ileride büyüdüğünde tek şey öğreteceğim; “Devlet adamlarına gargara yapmak yakışmaz.” 
Yüzündeki çirkinliği gizleyemeyenleri iyi tanı, tanı da büyü diyeceğim. Gücün yettiği kadar diren paraya para demeyen siyasilere. Dini imanı para olanlardan uzak dur diyeceğim.
Zaten “Delikli demir  icat oldu mertlik bozuldu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder