YEDİ CEDDİNE YEDİ RENK
Şu renkleri gittikçe koyulaşan ve kararan Türkiye tablosuna bakıp “Ne muhafazakârlaşması canım, bakın şu biseksüel modacının fotoğrafına, şu yeni bebek sahibi olmuş aile mutluluğu resmine bakın” diyerek geçiştirenlere, yumuşak geçiş sözcülerine söylenecek çok söz var ama, tek cümle yeter topuna;
“Baştan ayağa sanattan ne kadar anladığınız ortada…”
Bre Müslümanlar, ülkenin gün geçtikçe daha tutucu ve daha totaliter görüntü çizdiği aşikâr iken, kıçı kırık bir örnekle, üç maymunu oynamak baya bir maharet ister. Verilen misali timsal, şıpsevdi kırıklar korosu hanesine kayıtlandı bile. Yarın bu davetçiler, çağdaşlaşmayı ve cumhuriyeti cüppeli cüppesiz, takkeli takkesiz hocabeylere emri havale ederlerse “ironi” deyip geçip gidebilecek miyiz acaba? “Hayat seks ile alkolden ibaret değil” diyerek, hayat bilgisi dersi veren devlet erkânları arzı endam ettikçe, bu şıpsevdi kırıklar taş plakları döndürecek gramofon iğnesine serenat ederler gecelerce.
Şıracının şahidi bozacı hesabı, bozayı bile alkollü içecekler sınıfına sokup, fetva yarışı başlamışken, vefa kalmamışken, ahidde akitte bozulmuşken,” bazı çağdaşlar içki ve seks ile olaylara bakıyor” olur; en natürelinden ulusalcılık. Halka tepeden bakıyorlar, nakaratını dillerinden düşürmeyenler yani halka tepeden bakmayanlar, halkın tepesini delerler yetmez; bir güzel tepelerler, tabular yıkıldı olur en kralından.
Rok yıldızı imajlı başbakanlar, Elvis tıpatıpı bakanlar, Presley vari siyasiler ve balık bellekli bir millet olursa; “muhafazakârlaşma olmaz elbet, buharlaşma olur en şeyinden” demek ise bize düşer, bir garip bencileyin. Bir boş didişmedir almış başını gidiyor, seçim yatırımı maksatlı, hepsi o kadar.
“Heykele Merkeli, en can dosta Beliskontiyi, memur-ırgat Kemal göndermelerine Mustafa Kemal’i, en temiz aşklara parayı, paraya seksi, sekse alkolü, hayata açlıktan ölümü, Nazım’a Kısaküreği, Kars’taki ucubeye Beyoğlundaki metal garabeti endeksleyenler” seçimde; kimi kime, yüzdeyi kaça bağlarlar şimdiden belli besbelli. İşi çoktan altmışaltıya bağlamışlar, onun için atış serbest herhalde.
Yıllarca dini inançlarından dolayı ayrımcılığa uğradıklarını iddia edenlerin, dini inançları gereği şimdi kesim kesim, kesif bir ayrımcılık uyguluyor olması “güç bende” ile açıklanıyorsa eğer; yazık olur her çekilenin zerresine. Ve gün olur gecikmeli her çözülen dil, o övünçle anlatılan çok renkli Türkiye tablosunu hasretle anar sadece. Binbir çeşit renklilik kandille aranır, güneş gölgesinde.
Tüm bu atışmaların ve sataşmaların uzağındaki biz ise, eğer dindarlık ve muhafazakârlık bir yol ayrımı ise dirençli bir dindar olarak, muhafazakâr muhafızların yedi ceddine hatırlatmak isteriz âcizane;
“ Gökkuşağı yedi renktir”…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder