14 Ekim 2011 Cuma

İSLAM, ÖZGÜRLÜK VE RAMAZAN…


İSLAM, ÖZGÜRLÜK VE RAMAZAN…
Ramazan çok değerli bir ay olduğunu gösterdi. Namaz, oruç, zekat, fitre, sadaka derken bir başka yönü anlam kazandı son günlerde. Yardımlaşma ve dayanışma. Paylaşımın doruk noktasına ulaşması. İmsak tan akşama yıl be yıl kendimizi disipline ederken kalpten arzuladığımız ve öteden beri savunduğumuz şeyin; İslam dininin sosyal yönünün de öne çıkarılmasıydı.
O nedenle haddimiz olmayarak bu konuda görüşlerimizi beyan ettik. Sömürgeciliğe, sömürge sonrası yaşanan acılara, açlığa kıtlığa, kapitalist ve emperyalist dünya karşısında ezilmişliğe ve Müslümanların peşini yüzyıllardır bırakmayan derin cehalete karşı, İslam'ın özgürleştirici, birleştirici, çağsal özgürlük dini olduğunun kanıtlanmasını bekledik daima.
Özgürlük yoksa İslam da yoktur, açlık varsa özgürlük te yoktur ve İslam, tam anlamıyla bir özgürlük dinidir,  bilinciyle çağrının özüne inandık. Özgürlüğü içselleştirdikçe özgürlüğe gölge düşürecek ne varsa tüm benliğimizle karşı durduk. Özgürlüğü asla unutmadık, unutturanlara cephe açtık. Ülkede birtakım İslami konular tartışmaya açıldığında, tartışmaya açandan yana olduk. Çünkü İslam’da korkunun değil sevgi ve hoşgörünün egemen olması gerektiğine inandık. Müjdesi de öyleydi gerçekte.
Bu sorumluluk bilinciyle hiç çekinmeden, her ortamda savunabilecek doğruları çoğunluk yanlış dese de Allaha sığınıp ortaya koyduk. Çoğunluk yanlıştaysa eğer tek kalsak da doğrusu budur dedik yüreklice. Adımız yarım imanlıya çıksa da, geleneksel dinci değil gerçek dindar olduk. Yaftalanma korkusu asla taşımadık. Temel İslami ibadetlerden yapabildiklerimizi yaptık. Yapamadıklarımız için de hakkımızda ne düşünülür kaygısı hiç taşımadık. 
Bizim gibi örnekler az bulunur herhalde.
Köşeye kıstırıldığımızı sandığımızda asla “Dinde zorlama yoktur” kolaycılığına da kaçmadık. Yaratanın yüce hoşgörülülüğüne ve affediciliğine güvendik. “Sizin dininiz size, benim dinim bana” öğretisinden hareketle insani yönü ağır basan, ana babasının dinini değil, hür irademizle İslam dinini benimsedik. 
Ve bir ramazan daha geldi çattı. İftarlar ve iftar sonraları sahurlara kadar yeme, içme, eğlenme savurganlığı yaygınlaşınca, dünyanın öküzün boynuzundaki tepsiden ibaret olmadığını anımsattık çevremize. Doğu Afrika boynuzundaki bebekler açlıktan öldükçe din adına özgürleşmek olası değildi çünkü. Müslümanların namaz kılma, oruç tutmanın ötesinde sorumlulukları olduğunun farkına varması ezilenin, sömürülenin, mağdurun yanında yer alarak asıl damarına dönmesi gerekiyordu. Öğüt'te; “Kalbi İslam’a ısındırılacak gayri Müslimlere zekat verin” deniyorsa akan sular dururdu elbette.  O nedenle bu ramazan İslam kültürüne kök salmış ve İslam’ı yüceltmiş yardımlaşma ve dayanışmanın hayata döndürülmesi şarttı.
Ve o şart yerine geldi, yerine getirildi. Afrika boynuzu için seferberlik ilan edildi. Kim ne kadar katkı koyuyorsa, katkı koyamayıp hiç dinmemecesine yüreği sızlıyorsa kardeşimdir, yoldaşımdır.
Namaz kılanı kılmayanı, oruç tutanı tutmayanı, teravih kılanı kılmayanı, hatta teravih yok diyeni var diye itiraz edeni, camiye gideni gitmeyeni, cem evinde cem tutanı tutmayanı, zorla güzellik olmaz zorla ibadet olmaz diyeni, öyle diyenlere de vay zındık diyeni ayni yolda birleşti. Yolları birleşti, sağın solun, faşistin komünistin, liberalin sosyalistin, İbadetleri hafife alıp ağırdan takılanla cennetin tapusu için terleyenin, günde beşe beş katıp secdeye varanla alnı secdeye bir kere değmemişin yolları bir oldu.
Çünkü yemek içmek tüm canlılar için en doğal ihtiyaçtır. Açlıkla terbiye edilmek ise insana özgü değildir. İşte ramazan ve oruç bu sorumluluk bilincini tetikledi. İnsanımız kendisinde var olanın dünyada bir yerlerde var olmadığının farkına vardı. Bu gerçek bize Yaradanın rahmet denizinde boğulunması gerektiğini anımsattı. Bilgi ve bilinç yoluyla hakka teslimiyet budur işte.
Ve tüm yollar Kara Afrika’ya, karaca bebeğe bir dilim ekmek gönderilecek olsa bile, kırıntısına sahip çıkmak adına sorgusuz sualsiz birleşti. O'nun istediği gibi bir insan olabilmek için, herkes bir şeyinden vazgeçti ve özgürleşti. 
“ Kardeşlik akdi’niz-muâhât’nız mübarek ola”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder