14 Ekim 2011 Cuma

ONBEŞ YIL ÖNCESİYDİ…

 ONBEŞ YIL ÖNCESİYDİ…
Önce özeleştirimizi yaptık, sonrasında eleştiriye bir türlü fırsat bulamadık. Meclis genel kurulunda and içenle içmeyenler, kurula girenle girmeyenler birbirine karışınca pustuk kaldık, bir kaçgün..
Baktık değişen bir şey yok, Siyasi akrabalarımıza ve hasımlarımıza yapacağımız eleştiri hakkımızı saklı tutmak kaydıyla, aklımız onbeş sene öncesine kaydı…
On beş yıl önce meclis sırtında bir kamburla, genel kurul inşaatından 26 milyarlık bir vurgun kamburuyla açıldı. Ceylan derisi vekil koltuklarının faturası bile iç edilmişti mecliste. Salondaki avizelerin sildirilişi için avizeler bedelinden fazlası ödenmişti meclis başkanlığınca.
Yani önüne gelen götürmüştü malı metayı…
O yıl ilerde devamı gelecek ilk pankartta açıldı, “deyyusu ekber dışarı”. Sonrakilerin mesajları daha mütevazıydi ama bedeli ağır oldu açanlara. Dövizler asıldı, açıldı dövizi götürenler çok oldu. Dövülenler bol oldu.
İşte o meclis bir dönüm noktası oldu Türkiye için aslında, bilenler bilir. Bu güne uzadı kara tahtadan köprü…
Bu gün meclistekilerin büyük çoğunluğunun haberi yoktur yaşananlardan. Ya çocukturlar daha, ya da siyasetten bir haber pembe hayaller kuruyorlardır o tarihlerde. Gelecekte vekil olacakları beklentisi dışında hayaller.
İşte onbeş yıl sonra öyle bir meclis inşa edildi ki babalarca hayaller gerçek oldu birileri için. Güle değmiş özlem iğnesi kimin umurunda, kimin uğurunda halk. Lideri canhıraş alkışlayın gitsin, gelsin, gitsin yeter…
Bir kuru gürültü başladı sürüyor. Meclise gelmeyenleri belki anlamak olası. Yemin etmeyenleri de anlayabiliriz biraz. Hatta kıyı köşe kaçarak partisinden dışlanmış gece yarısı yemin edeni bile anlayabiliriz. Ancak iktidarın ne yapmak istediğini anlamak mümkün değil. İktidar partisinden seçilmişlerin anlamsız yorumlarını dinledikçe de, üstlerine vazifeymişçesine dağılıyor insanın zihni.
Bir mümkünler, imkansızlar meclisi oluşturuldu ki el birliğiyle kimsenin mızırdanmaya hakkı yok. Akıllara zarar düşünceleri, soyut görüşmeleri ve lakayt kriz çözüm önerileri bile gün yüzüne çıkarılamıyor. Realite ve rasyonellik ne kelime. Bunlar nasıl yeni baba yasa yapacaklar heyhat. Kilit vuruldu sanki ülke siyasetine.
Park bahçelerin dizaynı üzerinden primlenenler, kaldırımların ve kaldırım taşlarının yakinlere ihalesini iyi belediyecilik görüp, övünüp hala bu yoldan geçinenler, geçimsizliğiyle ün salıp balkon sefalarında saflığa vuranlar, on beş yıl sonra halkın yarımıyla canciğer kuzu sarması olduklarında, diğer yarıyı yarınlarından olmaya itiyorlarsa bu meclis tıkanır. Vekiller darlanır...
Bir meclis var ki etliye sütlüye dokunamayacak denli bağımlı liderlerine. Medyaya yaranma projesi hazırlayanlar, milletini tanımayan tanımadığını arkadaş sohbetlerinde dillendirmekten çekinmeyen vekiller, örgütlülüğün ne manaya geldiğini bilmeyenler, örgüt deyince akıllarına kürt ve sol dan başka adres gelmeyenler, halkı iki parçaya bölüp sonra tek parça ol diyenler hepsi, hepsi vekil olmuş mecliste.
Meclisin gülü olmuş, doğuda başka batıda başka söylemlerle şirinlik yapanlar, dilini tutamayanlar, tutamayınca deliliğe sahte kabadayılığa vuranlar, kendi kadrolarını bile beğenmeyenler, sağdan yamalı sosyal demokratlar, soldan apartmalı muhafazakarlar, elçilerin darıltan eli bacadan girince göz yumanlar, parti kapılarını partililerine kapatanlar, halka açtım deyip halktan kopanlar, tabanıyla yeterlilik tartışmasına girenler, seçim başarısız olunca faturayı örgütüne, başarılınca lidere kesenler, muhalifleri lidere kesip kestirenler, bağımsızlar, bağlılar, bağımlılar, yemin edenler, etmeyenler, edip tutmayacaklar, etmeyip tutacaklar, pompacılar kolpacılar sağlam, muhteşem bir seromoniye çıktılar, meclisin gül bahçesinde.
İşte bu vekil profili ile çıktık yola. Önümüzde dört yıllık bir işkence. Gül daneler Nankör ve kör dolmuşa binerlerse çabuk inerler, binmezler ise birilerine ayıp ederler. Koltuklarda kellelerde gider, kepenkler halka kapatıldıkça. Umutlar karanlığa gömülüyor, alaca aklıkta. Kepenkler açıldığında ise “iyi tohum Karataş üzerinde yeşerir”..
On beş yıl sonrada bunlar anımsanır…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder