“SEÇMEK VEYA SEÇEMEMEK” MESELESİ…
Yarın seçim. Yapılanlar muhakkak bir şekilde karşılığını bulacak. Güzel işler yapıldı denilerek, haddini aşan yanaşmalar da layığını bulacak. Sessiz çoğunluk belirleyecek her şeyi. Destekler ve imkânlardan yararlanacaklar koymaya çalışacak ise de son noktayı, öyle görünmüyor.
Kıskaca alınan; düğünler, dernekler, vakıflar, sendikalar, federasyonlar, işadamları, sanatçılar, işçiler, işsizler, öğrenciler, kadınlar, köylüler, kentliler, evliler, evsizler, yerliler, yabancılar, kötü gidişe yol verip vermeme, bozguna tanıklık edip etmemek için sandığa gidecekler.
Yaptıklarına hatırlı tanık arayan iktidar için, idareyi değiştiremiyorsak irademizden vazgeçtik, kulluk edelim kullaşalım, temizlenmeyelim temizleyelim resmi çizenler baş tacı. Çünkü saçıp savrulan zenginlikten, ilk elden son ele tezelden aktarım sürdürüldükçe pay kavgası seçim kavgasının önüne geçiyor. Yani görmezden gelenler arttıkça sürdürülen hayat tarzı modernleşiyor. Görmezden gelenler artırıldıkça modernizmin içten içe bastırılması hırsı ve açgözlülüğü etkiliyor. Aşırı israf edilen ilişkiler de sosyal yaşama eklenince hatırlı ve hatırşinas tanıklar “kitaba” rağmen kitapsızlığa meyilleniyor. Bu meyletmişler de sandığa gidecekler.
Sandıklar yarın kuruluyor. Yarınlar büyük ihtişamlı muhteşem çılgınlıklara gebeymiş, günlerdir yankılanan yalanlara dur denilmedikçe başka idari modeller rejime montelenecekmiş, ya da gerekli sandalye temin edilirse rejim kökten realize edilecekmiş, halkının özgürlüklerini engelleyen bir dengesel kör döngü oluşacakmış öngörüsü ve endişesiyle içlerinde fısıldayan ilk sese göre tavır alacaklar da var Allah’tan. İkinci fısıltıyı yıllardır malı götüren kışmaklara bırakarak.
Evrenin derinliklerinde gizli kalmış ne kadar uhde varsa sunuldu seçim arenasına. Titiz davranmayı düstur edinmişler bile çekiliverdiler kurulan kumpasa. Sosyo-politik denge çekememezlikler üzerine kurulunca ve diğer nasırlaşmış unsurlarda bu anlayışa eklenince, gereksiz söylemlerle kirletildi seçim önü. İktidar bu dengesizliğe çanak tutarak kan kaybetmeyi önleyeceğini umdu. Görülen o ki beklediğini bulamayacak. Çünkü çanak antenler bu sefer ikiye bölündü.
Yarın cumhuriyet döneminin 24. Seçimi veya son seçimi. İşte seçmenler dokuz yıllık iktidardan bu ülkeyi kurtarabileceği bir fırsatla karşı karşıya. Kötü söz ve yararsız kelimelerden medet umanları, başkanlık düşüyle yatıp kalkanları, iktidar nimetlerinden faydalandıkça halkı unutanları, kirlenmişliğin içinden temizleri, ulusu ve vatanı var eden temel değerlerden uzaklaşanlar ile vatanseverleri, velhasıl bir çok şeyi eli varır yüreği yeterse birbirinden ayıklayacak.
“ Seçmek ve seçememek işte bütün mesele bu”. Aslında tüm Mesele seçilmişler diktasına giden bu eğri büğrü, bol virajlı stabilize yolda her halükarda bir yol bulurlar, bulacaklardır masalına aldanmamak. Çünkü Dostlar değişir ama aldanışlar baki kalır.
Biz Tek tip elbise yerine çok tip elbiseler uğruna baş koymuşuz. Bedeli tek tip hükümlülük olsa bile. Ok yaydan çıktı bir kere. O nedenle savruk-kavruk dalgalanmalardan korkmayız. Hayatın üstünü de altını da düşünerek, iki cihanda rahat bir nefes almak için, Erki ehline vermek için, kemal’e ermişine, halk adına halk adamına;
“Altı umdeye basarız o şerefli mührü…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder