14 Ekim 2011 Cuma

ÜÇ DİREK ARASI FUTBOL-İZM…

ÜÇ DİREK ARASI FUTBOL-İZM…
Kalbimiz kırık. Kalbimiz kırıldı futbolu yönetenlere. Eski haline döner mi bilinmez kırıldı bir kere. Yöntemler belgelense de belgelenmese de kırgınız.
Kalbimiz kırık. Kalbimiz kırıldı operasyonu yürütenlere. Sekiz ay öncesinden başla, şike yapılabilir şüphesiyle say, dök, topla ve bekle. Sonra  şampiyonluğa atbaşı giden iki takımı mercek altına al, ayıkla. Bu iki takımın son beş maçının sonucunu önceden kestiremeyen bir sporsever var mıydı acaba. Oraya kadar gelmişler maç kaybedecekler öyle mi. Eğer skor içinse yaygara durum başka ve vahim.
Yargıdaki işi fazla kurcalamaya da gerek yok aslında. Adaletin tecelli edeceğine inanmaktan başka çare de yok. Ama yinede kalbimiz kırık.
Kalbimiz kırık. Kalbimiz kırıldı bir kere siyaseti yönetenlere, ülkeyi yönetenlere ve fırsat gelirse yönetecek olanlara. Artık düzelmesi bir hayli güç, kırıldık bir kere. Yemin edilse de edilmese de, mahpus vekiller salınsa da salınmasa da kırgınız.
Hafta sonu geldi, yerimizden kıpırdayamıyoruz. Yıldırım düştü ocağımıza şimşekler çaktı. Yaz sıcağından fazla terletti toplumu şu son yaşananlar. Tanıklık ettiğimiz ne varsa utançların en utancını yaşattı gönüllere. Derinden sarsıldık ve hala ayılamadık.
Duvarımıza bir çivi çakıldı ki çatladı duvarın saten alçısı. Rengarenk döküldü yaldızlı boyası. Ustalık nasıl icra edilecek izleyeceğiz. Macun tutar mı çatlaklar, tutsa da tutmasa da kırgınız.
Kalbimiz kırık. Kırık çünkü insanımızı sosyalleştiren, sıradan veya sıra dışı her bireyi için iki tutkusu var denilebilir. Futbol ve siyaset. Bu iki olgudur insanımızı hayata bağlayan, saatlerce günlerce fındık içi yorumları yapılan. Hayallerimizi süsleyen, ikisi adına söze başlandığında akan suların durulduğu iki dosttur siyaset ve futbol.
Bu kez ikisi de birbirinden beter durumda. Yerlerde sürünüyorlar sere serpe. İkisinde de kimin kazandığı kimin kaybettiği hala muallâkta. Kırgınız elbette. Ve dahi kızgınız.
Kerameti kendinden menkul yöneticiler ve yönetenler yüzünden paramparça oldu hayallerimiz. Nefesimizi kesti yeminli yeminsiz, şikeli şikesiz maçlar. Her iki arenada da kazanmak uğruna her şey, her yol mubah mantıksızlığının dışa yansıması tüm yaşananlar. O nedenle Kalbimiz kırık.
Kırgınız elbette. Güneş yakar bedenimizi, tenimizi, ellerimizi. Akıllara zarar noksanlık notaları çalınır kulaklarımıza, rotası kaymış bir gemide kamaralarımızda bekleriz. Yuvarlak buğulu camlardan hava taşıtlarının denize çakılmasını izlemeyi içimize sindiremeden. Aslında Top yekun kızgınız, belli edemesek de. Hem kırgın hem kızgınız.
Siyasete ve futbola kırıldık. Yönetenlerine yöneticilerine kırgınız. Cömertlik huyumuzdan dağıttığımız aşırı sevgi ve körlemesine tutku belimizi büktü. Esaretimizi artırdı dilimizde özgürlük şarkıları olsa da.
Sözde dürüst ve güvenilir tüccarların ve işbirlikçi simsarların yönettiği kurum ve kuruluşların sonu, yeni bir şeylerin başlangıcı olsa da kalbimiz kırık. Kırgınız ahkam kesmek için günü güne ekleyenlere. Oysa adaletin keskin kılıcından nasiplenmek parayla değil sırayla.
Kalbimiz kırıldı. Kırgınız düne kadar hayran olunan, ufacık dokunuşta ayranı kabaran, şimdi cingözleri çapraz bantlarla gölgelenmiş resimlere ve gölgelettirenlere. Resmi gayri resmi, meclisten içeri meclisten dışarı yaşanan tüm buhranlara bastı geçti memleketime özgü manzaralar. Tek başımıza kalsak bile kırgınız, kızgınız, kalbimiz kırık, kırıldık bir kere.
Sözümüz meclisten dışarı onca akıllı bir topun peşinde. Meclisten içeri üç direk arası gol, darağacı dar açı, kelleler gidecek gibi, partiler yenilense de takımlar düşmese de… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder